Olması gerektiğinden biraz daha ağırım şimdi. Biraz daha yağmurda ıslanmış, üşümüş gibi. Yorgun ve garip olan bu akşamda döküyorum bu kağıda yalnızca sana kalan son sözlerimi. Bir daha asla konuşmayacağım seninle. Umarım gelirsin, umarım anlarsın yaptığın hatayı. Amacım seni süründürmek değil, yaptığın hatayı bir daha yapmamanı sağlamak. Benim defterim kapanmıştır çünkü artık. Bir kez daha açılması mümkün değildir. Herkese büründüğüm o maskeyle senin de karşına çıkmam çok da zor değil inan. Çevremde beni seven herkese ben üzülmüyorum iyiyim numarası yaparken, hiç tanıyamadığım sana mı yapamayacağımı zannediyorsun. Açta kulağını iyi dinle o zaman. Pişman olacaksın. Pişman olacaksın beni bu kadar üzdüğüne. Belki benim yüzümden değil, ama türlü sebeplerden pişman olacaksın. Çünkü sen busun. Bunu hep yapacaksın. Hep kontrollü yaklaşacaksın, hep kontrollü seveceksin.
Aşk ne demek bilmeyeceksin hiçbir zaman. Hissetmeyeceksin o risk alıcı duyguyu. Aşk, tüm riskleri göze alabilmektir. Aşk, düşü gerçekte,gerçeği de düşte yaşayabilmektir. Aşk, yakaladığın anda kaybetmekten korktuğun tek şeydir. Seni, kaybetmek duygusu bile derinden yaralarken, onun için her fedakarlığı yapabilmektir aşk. Aslında formülü basittir. Bir oyundur, bir stratejidir. Ne bulunduğun yerde ol, ne de olduğun yerde bulun. Tek olay bu. Bunu yapabildiğin an, aşkın güzellikleriyle tanışır hislerin. Aşkın güzelliğiyle yeniden doğarsın sanki. Yüzüne gülümseme yayılır, hiç kapatamazsın ki ağzını. Ağzını açık tuttuğunda aşkın her damlasını daha fazla içine çekmiş zannedersin kendini. Daha fazla senin gibiymiş gibi.
Ama aşkı formülüne göre oynamazsan, benim gibi olursun işte o zaman. Benim gibi boynu bükük, yazı yazma peşinde koşan bir yazar olursun yalnızca. Aşkı bucak bucak arayan, bulduğu anda da kaybetmeye meyilli bir yazar. Onun için aşkım; özlemeyi özle her zaman ve özlen özlenebildiğin kadar…
Bundan sonra sana söyleyebileceğim tek cümle, bir insanın değerini yalnızca karşıdaki insan belirler ve değersizmişsin ama çok değer vermişim…