Özür dileriz çocuklar. Yine biz büyüklerin hatasının ceremesini siz çekiyorsunuz. Her zaman olduğu gibi.... Gönül isterdi ki şıkır şıkır giyinip o güzel kahkahalarınızla gezin ortalıkta ancak ne yazık ki sadece hoparlörlerden okunan İstiklal Marşıyla yetinmek durumunda kaldınız. Biz sizin hayatınızı sadece bu dönemde,bir günde karartmadik ki. Bunu her daim yapıp sonra yılda bir gün "alın çocuklar,bu sizin gününüz sevinin diyoruz " Atatürk'ün bu bu günü size bu niyetle hediye ettiğini hiç sanmıyorum. Daha doğumunuzdan itibaren herkesin başından atmaya çalıştığı,kim bakacak kavgalarının şiddetle yasattigimiz sizlere yılda bir gün vermenin ne anlamı var ki. Hiç bir iletişim çabanıza kulak vermeyip telefonlara,tabletlere gömüldükten sonra yılda bir gün hadi sevinin demenin ne anlamı var ki. Elimize kitap alıp okumayıp,ama sizi hapishanelere tıkıp hocalarınıza "çocuğum kitap okumuyoooor" dedikten sonra hadi yavrum bugün eğlen demenin ne anlamı var ki. Ya da o hapishaneye muhtaç olduğu halde sanayide çalıştırılan çocuğa,bugün senin günün demek ne ifade eder ki. Yılda bir gün şımartmayı biz büyükler kendi aramızda da yapıyoruz. Sahte sevgi sözcüklerinin arkasına sığınarak. Oysa sizin o tertemiz dünyanıza sahteliği sokmamamız gerekirken,hiç utanmadan sahteliği tattırıp ondan sonra siz bizim geleceğimizsiniz diyoruz. Özür dileriz çocuklar. Kendimizi yetiştiremeden sizi dünyaya getirdiğimiz için. Ne de olsa anne baba olcaz ya. Sizin duygularınız olduğunu,herşeyden önce bize muhtaç olduğunuzu anlamadığımız için özür dileriz. Ama biliyorum ki özür dilemek yeterli değil,bir şeyler yapmak,harekete geçmek lâzım ancak biz ondan bile aciziz. Size sadece savaş tarihini öğretip kimseyle kavga etmeyin diyoruz,sizin neye yeteneğiniz olduğunu anlamaya çalışmadan apar topar sisteme yetiştirmeye çalışıyoruz. Oysa keşke "geleceğimiz olan sizlere sistemi uydurmak için uğraşsak. Aamir Khan'ın tek bir çocuğu hayata döndürmek için gecesini gündüzüne kattığı filmi hayranlıkla izledikten sonra," kızım,oğlum lutfen sus artık kafam kkaldırmıyor diye yakınıyoruz ". Ama olsun anne babayız biz, cennet bizim ayaklarımızın altında ve biz yaşlanınca siz bize öf bile dememek zorundasınız. Aksi takdirde hakkımızı helal etmeyiz. Özür dileriz çocuklar,Tanrı'yı ve sizi bir türlü anlamadığımız için. Özür dilemek yeterli değil biliyorum ama elimizden şimdilik bu kadarı geliyor. Daha fazlasını anlayacağımız ve yapacağımız günler dileğiyle. Musmutlu bir bayram diliyorum size ?