Özür diliyorum; dilemediğim her özür adına.
Her şeyi yerle bir edip, taş üstünde taş bırakmayıp,
Kırdığım her kalbin de başka kalpleri kırmasına vesile olarak,
Özür diliyorum; dilemediğim her özür adına.
Anne, sen ki pınarlara pınar deryası,
Hangi şiir sana denk gelir ki, hangi lugatte karşılığın?
9 ay kuruturken şefkat menbağını, yüreğin yüreğime su tası,
Özür diliyorum anne; dilemediğim her özür adına.
Baba, lafzınla donanmalar çöker buralara.
Çekilir, gider, sayende gayba karışır bi'anda; kar, kış, fırtına,
Sen ki zorluklara gerilmiş kuvvet; göğüs, mat kanat,
Özür diliyorum baba; dilemediğim her özür adına.
Sonra Bursa, Bursa'yı, Yenişehir'i bana miras bırakan ecdat.
Biliyorum bu şehrin altında maneviyat yatar,
Mana diye haykırır bu münbit toprak.
Ve siz ay gibi, bu diyarların göğüne asılı şanlı tabela,
Özür diliyorum ecdat; dilemediğim her özür adına.
Başladığım, geçtiğim, bitirdiğim; derslik, okul, eğitim,
Pek tabi hocalarım, öğretmenlerim... Sizleri haz edemedim
Ama, vardır hakkınız; hakkıyla, layıkıyla, sizlerden de
Özür diliyorum; dilemediğim her özür adına.
Sonra, hatta önce; arkadaşlarım, ki dostlarım,
Pek tabi kardeşlerim, var mı gerek ifade etmeye yerinizi?
Ben ''ben'' deyince ararım sizi. Siz; nefes gibi, su gibi,
Duyu gibi elzem; şart, gerekli... Sizler ki çölde vaha gibi,
Özür diliyorum; kardeşliğin yüreklileri, dilemediğim her özür adına
Nihayetinde sen sevdiğim; çözülmez bir ilmek, bir türlü göremediğim basiret.
Her şeyden daha uzak, her şeyden daha yakın, her şeyin ''her şey'' olduğu yer.
Ay yalnız geceleri aydınlatır dünyayı, ben yalnız geceleri sana şiir yazarım;
-Ne yazık, değil dahası! Özür diliyorum; dilemediğim her özür adına.
Ve eşya, yerdeki karınca; özgürlüğüne kanat çırpan kuş, dükkandaki Kurt...
Eşitlik terazisi arşta dengelenir; hakkını alır her varlık, fark etmez cins.
İnsan, hayvan, bitki, eşya; birdir bir, suçumu biliyorum;
Dilemediğim her özür adına, özür diliyorum...