Çünkü İçeriye Girdiğimizde Muhammed de Oradaydı. Oysa ki Ben Keyifli ve Eğlenceli Bir Yemek Düşünmüştüm. Ama İkimiz İçinde Böylesi Olmamıştı. Melek'e Baktığımda Yüzündeki Tedirginlik Hemen Anlaşılırdı, Korkmaya da Başlamış Olmalı ki Koluma Sıkıca Sarılmış Sıkıyordu. Azda Olsa Canımı Yakmıştı Melek'in Kolumu Sıkması. Sessizdik O An, Sessizliği Bozan Melek Oldu;
"- Gidelim Lütfen"
"- Hayır"
"- Korkuyorum"
"- Korkma, Gel Şöyle Oturalım"
Masamıza Oturduk. Tabi Biz Masaya Geçene Kadar Muhammed Her Ne Kadar Arkadaşlarıyla Konuşuyor Olsa da Gözü Hep Bizim Üzerimizdeydi. En Ufak Bir Şey Demesini Bekliyordum. Ama Melek'in Sürekli Olarak Beni Tembihlemesi Düşündüklerime Engel Oluyordu. "Keyfimizi Bozmayalım Biz" Dedim Gülerek. Menüyü Aldım Elime Uzunca Kontrol Ettim, Ne Var Ne Yok Diye. Her Çeşit Yemek, Tatlı, İçecek Vardı Maşallah. Evet Dışarıdan Güzel Bir Yer Gibi Görünüyordu Burası, Hatta İnkar Etmeyeyim Çok Güzeldi. Ama İçerisi İçin Aynı Şeyi Söyleyemeyecektim. Nezih Bir Ortam Olmasına Karşın İçerisi Serseri Doluydu. Açlığımı Unutmuştum Tamamen, O Yüzden Melek Ne Söylediyse Aynısından İstedim. Tekrar Melek'e Baktığımda Muhammed'e Bakıyordu, Benim Kendisine Baktığımı Gördüğünde İse Başını Öne Eğmişti;
"- Hala Seviyor Musun Yoksa ?" Dedim Başımı Melek'e Uzatıp Kısık Bir Sesle.
"- Hayır, Onu Sevmiyordum ki Zaten. Sadece Ne Yaparsam Muhammed'i Pişman Edebilirim Diye Düşünüyordum"
"- Eminim Öyledir. Bu Bakışları Bilirim. Eğer Öyle Düşünseydin Ben Sana Baktığımda Başını Öne Eğmez Bakmaya Devam Ederdin, Korkma"
"- Şeyy Aslında Ben..." Dediğinde Daha Lafını Bitiremeden Garson Siparişlerimizi Getirdi.
Bir Lokma Yediğimde Yemeğin Güzel Olmadığını Söyleyerek Bu Konu Üzerinden Espriler Yapmaya Başladım. Ortamı Yavaş Yavaş Yumuşatıyordum, Aramızdaki Soğukluk Gitmiş Tekrar Sıkı Fıkı Olmuştuk Muhabbet Yönünden. Yerimizde Oldukça Güzeldi, Tam Camın Kenarındaydık. Deniz Ayaklarımızın Altındaydı Sanki. Arkada Çalan Hafif Tonda Slow Müzik Ortamı Daha da Vazgeçilmez Bir Hale Getiriyordu. Üstelik Dışarıda Yağan Yağmur Cama Vuruyor, Cama Vuran Yağmurlara Elimizi Uzatıp Onları Yakalamak İstiyorduk. Her Şey Güzel Gidiyordu. Her Hangi Bir Sorun Yoktu. Ta ki Melek Beni Dürtüp "Muhammed Buraya Geliyor" Diyene Kadar. "Gelsin" Dedim Çok Rahat Bir Şekilde. Bunu Rahatça Söylemiştim Çünkü Lokantaya Giren Patronun Babamın Çok Samimi Bir Arkadaşı Olduğunu Görmüş, Selam Vermiştim. Yani Burada Bana Bir Şey Yapması İmkansızdı. Bana Bir Şey Yapamayacak Diye de Ortalığı Karıştırmanın Bir Anlamı da Yoktu Tabi. Muhammed Masamıza Geldiğinde;
"- Afiyet Olsun, Bakıyorum da Hemen Birini Bulmuşsun Melek ? Hiç Değişmemişsin" Dediğinde Melek'ten Önce Ben Atladım Söze;
"- En Azından Nasılsa Öyle Davranıyor Senin Gibi İki Yüzlü Değil" Bu Sözüm Muhammed'i Bozmuştu. Yüz İfadesinden Kolaylıkla Anlaşılıyordu.
"- He Yani O.... Olduğunu Kabul Ediyorsun ?" Dediğinde Melek'in Ayağa Kalkıp Muhammed'e Tokat Atması Saniyelik Bir Durumdu. Tokata Karşılık Olarak İse Muhammed Melek'in Saçından Tutmuş, Yüzüne Yakın Bir Şekilde Hakaretler Yağdırıyordu. Çektiği Acıdan Dolayı Tepki Veremiyordu Melek, Saçını Tutmaktan Muhammed'in Saçını Çekmesine Engel Olamıyordu. O Sırada Çoktan Ayaktaydım Ben, Muhammed'i Yakasından Tuttuğum Gibi Kendime Çevirdim ve İlk Attığım Yumruğun Aynısını Tekrarladım Gözünün Altına. Yediği Yumruktan Aptala Dönmüştü, Olduğu Gibi Yere Düştü. Tam Arkadaşları Geliyordu ki Lokantanın Sahibi Olan Halit Amca Çıkageldi; "Ne Oluyor Orada !?" Arkadaşlarına Acıdım, Beni Vuramadan Yerdeki Muhammed'i Kaldırmaya Gittiler Hemen. Elimde Olmadan İstemsizce Başımı Öne Eğip Kıkırdayarak Gülmüştüm. Halit Amca Yanımıza Geldiğinde Kısaca Durumu Anlattım, Melek'e Böyle Böyle Dedi Diye..
Muhammed Yerden Kalktığı Gibi Arkadaşlarıyla Çıkışa Doğru İlerlediler. Giderken Gözümün İçine Bir Bakışı Vardı ki, Korkmadım Desem Yalan Olurdu. Fakat Muhammed'in Bilmediği Bir Şey Vardı, Allah'tan Başka Hiç Bir Şeyden Korkmazdım Ben. Eğer Öyle Olsaydı Dün Muhammed'i O Kadar Kişinin Arasında, Üstelik Kendi Mekanında Elime Almazdım. Hatta Oraya Hiç Gitmezdim. Muhammed'ler Dışarıya Çıkana Kadar Halit Amca Kendilerine Eşlik Etmiş Tekrar Yanımıza Doğru Geliyordu. Melek Ağlamaya Başlamıştı, Melek'i Sandalyeye Oturtup Bende Yanına Oturdum. Ben Melek'i Teselli Ederken Omzuma Bir El Dokundu;
"- Bir Daha Buraya Gelemezler Oğlum Merak Etme Sen, Siz Artık Gönül Rahatlığıyla Gelebilirsiniz Buraya. Ayrıca Hanım Kızıma Söyle Üzülmesin" Halit Amca Bunları Bana Söyledikten Sonra Masanın Üzerine Bir de Kağıt Parçası Koyup; "- Bu Benim Numaram Bir Şeye İhtiyacın Olursa Ararsın" Demişti.
Bunları Yapmasının Nedeni Zamanında Babamın Halit Amcaya Destek Olmasıydı, Üstelik Beni de Oğlu Gibi Sever Adeta İkinci Oğlu Olarak Görürdü..
Melek Biraz Kendini Topladığında Lavaboya Gitti. Bende Masadan Kalkıp Hesabı Ödemek Üzere Kasaya Doğru Yöneldim. Tam Ücreti Ödeyecekken Halit Amca Tekrar; "Bu İlkti, O Yüzden Benden Olsun Bu" Dedi Gayet Hoş Bir Şekilde. Ne Kadar Israr Etsem de Ödeyemedim Ücreti. Teşekkür Edip Melek'i Beklemeye Başladım. Az Sonra Çıkmıştı Lavabodan Masaya Doğru Baktığını Gördüm Beni Masada Görememesi Onu Telaşlandırmış Sağa Sola Bakar Olmuştu, Seslendim "Buradayım" Diye.
Yanıma Geldiğinde;
"- Şimdi Nasılsın ?"
"- İyiyim de Benim Yüzümden Başın Belaya Girdi"
"- Alakası Yok, Artık Bu Benimle Muhammed Arasında Zaten"
"- Ama Benim Yüzümden Yüz Göz Oldun Muhammed İle"
Melek'i Biraz Olsun Rahatlatmak İstemiştim. O Yüzden Gülümseyerek;
"- Eee Nereye Gidiyoruz ?" Dedim.
"- Seninle Mutluyum Ben Nereye İstersen Giderim" Dediğinde Gözlerinin İçine Bakmıştım, Gözlerini Gözlerimden Kaçırıp Devam Etmişti;
"- Burada mı Bekleyeceğiz ? Dışarı Çıkalım Bari" Dedi Hafif Gülümseyerek.
Dışarıya Baktığımda Yağmur Dinmiş Hafif Bir Güneş Vardı. Gökkuşağı Az İlerideydi. Rengarenk, Her Şeyi Aynı Anda Yaşıyormuş Gibi, Tıpkı Bizde Olduğu Gibi. Hem Mutluyduk Hem de Mutsuzduk. Anlamsızdı Belki Ama Öyleydi Gerçekten..