PRANGALARDAN KURTULMAK
Şaşırmadım,üzülmedim,hiç bir şey hissetmedim. Kocamla yanındaki kadın apar topar,panik halinde giyinmeye çalışırken ben sadece hemen bir fotoğraflarını çektim ve yatak odamızda geceleri kitap okumam için koyduğumuz koltuğa oturup onları seyrettim . Fotoğrafı ise sadece boşanma sürecinde kızımın velayetini almak için kullanmayı düşünüyordum. Kocam ve yanındaki kadın kıyafetlerini giymiş,şaşkın bir hâlde bana bakıyorlardı. Kocam "aşkım dinle bak" gibi bir şeyler geveliyordu ama gerisi gelmiyordu. Ne söyleyecekti ki,"hayatım bir yıldır ilişkiye girmiyoruz,ben de insanım,ancak bu kadar dayanabildim " mı diyecekti. O da haklıydı kendince,yaratılışının gereğini yerine getiriyordu.
"Şimdi,giyindiyseniz ikinizde karşıma oturabilir misiniz lütfen?" Hâlâ avanak gibi suratıma bakıyorlardı. "Lütfen,rica ediyorum". Oturmaktan başka seçenekleri olmadığını düşünerek oturdular. Suçluluk psikolojisi insana herşeyi yaptırabilir. Kişilik yapınıza göre ya bağırıp çağırıp üste çıkarsınız,ya da herşeye boyun eğerek günahınızdan arınmaya çalışırsınız. Kocam suçunu üste çıkarak örtecek biri değildi.
"Kendini kötü hissetmene gerek yok " diyerek girdim söze. "Nasıl yani?" dedi yarım yamalak. " Cinsel birliktelik bir ilişkiyi bitirmek için başvurulabilecek en basit yöntem olabilir. Biz seninle uzun zamandır birbirimizi aldatıyoruz. " İkisi de donmuş,ifadesiz bir suratla bana bakıyorlardı. Benim,tepkim aldatılma tarihinde verilmiş en ilginç tepki olabilir. Genelde aldatılan taraf eğer kadınsa salya sümük ağlayarak oradan uzaklaşması beklenilir. Yok eğer erkekse iş mutkaka şiddete,hatta cinayete gider. Çünkü yazık,onlar bizden daha hassas,onların gururu daha narin. " Sen beni hiç aldattın mı?" diye sordu. "Evet aldattım. İkimiz de uzun zamandır kendi dünyalarımızla aldatmıyor muyuz biribirimizi? Sadece seni suçlayamam bu durumda. Ortada mutsuz bir evlilik vardı,tıpkı bir cenaze gibi ve ikimiz de o cenazeyi yerden kaldırmadık. Her gün o cesetin iğrenç kokusuyla yaşamaya başladık. Koku öyle bir sardı etrafı,öyle bir sarhoş etti ki ikimizi. Ne birbirimizi gördük,ne mutsuzluklarımızı, ne de çırpınışlarımızı." Yanındaki kadını göstererk " bu arkadaş senin için oksijen görevi gördü yani bir nevi. Ortadaki cesetin kokusuna dayanamayıp ilk kaçan sen oldun. Hatta cesaretinden dolayı seni tebrik ediyorum. Birimizin bir şey yapması, bu ilişkiye bir son vermesi gerekiyordu. Sen suçlu taraf olmayı göze alarak büyük bir cesaret örneği sergiledin."
" Ne diyorsun sen Başak. Asla bırakmam seni. Bak dediğin gibi,ilişkimizde bir sorun vardı,hata yaptım fakat seni çok seviyorum Başak. Lütfen,lütfen bana bir şans ver." Yanındaki kadının kalbinin kırılma sesi bana kadar geldi. Muhtemelen kocamla yatarken,kendisini orospuluktan daha başka tanımlara yerleştirmişti. Ancak kendini savunma,onurunu kurtarma hakkını görmüyordu kendinde. Çünkü o "ikinci kadın " dı.
" Yo yo yo. Lütfen bana sakın seni bırakmam ayakları yapma. Biz birbirimizi çoktan bıraktık. Birbirimizin gözü önünde eriyip,yine birbirimizi kurtarmak adına hiç bir şey yapmadık. Mutsuzduk Ege. Hem de çok mutsuzduk. Her gün,birbirimizi ilgisizliğimizle öldürüyor,ayrılma cesaretini gösteremediğimiz için mecburi bir evliliğe hapsediyorduk kendimizi. Bu birbirimizin kul hakkına girmekti Ege. Bu cinayetin,insan öldürmenin en vahşi hali. Birini mutsuzluğa mahkûm etmek,onun kalbini,yaşama sevincini yavaş yavaş elinden almak,kendisinden uzaklaştırmak cinayetin en vahşi halidir. Biz birbirimize bunları yaptık. Sorun sadece on dakikalık sevişme olsaydı çözülebilirdi belki. Ama sorun biziz,bizim birlikteliğimiz. Biz birbirimizi zehirliyorduk. Şimdi. Ben gidiyorum,uygun bir zamanda eşyalarımı ve kızımı almaya gelirim, en kısa zamanda da resmi işlere başlarız " diyerek çıktım odadan. Özellikle kızımla ilgili tek bir söz söylemesine bile müsaade etmedim. Bencilce olduğunun farkındayım ama anlaşmak için masaya oturmayacağım tek konu,kızımın velayeti. Bir tek bu konu pazarlığa kapalıdır benim için.
Ve,daha rahat nefes alıyordum. Aldatılmış bir kadın değilde,prangalarından kurtulmuş bir kadın gibi.
