"Boş yere canı yanmaz insanın. Ya bir eksiklik vardır geleceğe dair, ya da bir fazlalık vardır geçmişten gelen." demiş Fuzuli. Peki ya geçmişten gelen geleceğimin eksiğiyse?
Herkesin hayatında takılıp durduğu trajikomik sayılar vardır değil mi? Benim iki tane; 9,9 ve 29. Biri herkeste olmayanı, en tatlısını yaşayacakken yok olan; biri de yıllar sonra kurumaya yüz tutan o garip hissin yeniden en güzeli, en özeli yaşanacakken hiç var olamayan. Birinde yan karakterim, birinde ana karakter. İkisi de kaldı içimin en derinlerinde. Biri için kısmet değilmiş derken diğeri için şans dedim. Ancak ikisinin de ortak bir noktası var: sabır. Aceleye gelmeseydi, sabredilseydi kursakta kalmayacaktı. Olsaydı çok da güzel olacaktı. Ama sabredilseydi...
29, başrolünde olduğum, bakış açımı değiştirdi yaşanan her trajikomik durum gibi. Eskiden olsa hiç düşünmeden, sorgulamadan 'Her insan ikinci bir şansı hak eder' derdim. Şimdi ise durup 'Her insan ikinci bir şansı hak eder mi..? Etmeli mi..? Acaba ?' diye uzun uzun düşündüğüm oluyor. Çoğu zaman da komik geliyor ya, hoş. 'Neyse'
Sabırlı olabilmek dileğiyle diyelim...