Akşamın kızıllığı ağaçlarla çehreli kadınım
ve ellerine saçılmış kutbun yıldızı bu kentte
mavi bir düş gibi yabancı kalmış aşinalara
düşünceli ve satrap elinde bir gömüt hayalin
Hiçbir şey yazmaksızın, günlerce
Aşılamayan bir şiir
Can yoldaşım
Akşamları bir yar gibi derinleşen
Kalabalık eğlence sahillerinde
Bir iskeleye oturuyorum ıslanmak için
Usulca devrilen sarı bir çamın
İğneleri yüzümde bir sevgili sıcaklığı
Önümde gelip geçen kadınlar
ve geçmiş bunca güzellikten bir anı koparan
Kaçış hikayesi
Akşam akla alınmaz ihtirasları idam mahkumu
Kahvaltı yapamayan milyonlarca sokak
çocuklarının
Kalabalık içinde yüzen milyonlarca çınarın
Hangi mevsimlerde yaprak döktüğünü niçin
ihanet savaşlarında yok olmuş ordular gibi
arkadından vurulmuş geçip giden dostlukların
Bir karanfil gibi boynunu surlardan sarkıtan
Bizim için susup
Savrulduğunu
Akşamların sabaha dönük saatlerinde kadınım
gizlenmiş bir kavga var bedenim de
Her saatin yeniden çınlayışında yarı çıplaksın
Görünüyor gölgeli yatağımın
Ayak uçları ve topluyorum
Sende ki hayalim kırık bir adak gibi
Cennet aralıklı görünüyor gözlerinde
Karşılıksız değil bu sahiden ne var karşılığında
Defterimi yazmış Rakib ve Atid
Bağışlanma çekim ellerinde
Ya da sonsuz uyku
Yunus ÖZTEKİN