"Bazen aklım almıyor;onu yalnızca ben, hem de öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez, bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası sever, sevebilir?" diyor Johann Wolfgang Von Goethe Genç Werther'in Acıları adlı kitabında.
Goethe'nin bu satırlarını okuyunca göğsümde daha önce hissetmediğim bir ağrı hissettim. Sanki bu satırlar dipsiz bir kuyuya benzettiğim ruhumun karanlık ve paslı bir köşesine yazılmıştı. Şimdi bu satırları tekrar tekrar okuyorum ve her okuyuşumda daha önceden fark etmediğim şeyleri fark ediyorum. Sana olan sevgimin bir hevesten ibaret olmadığını biliyorum ancak bu sevgi ne zaman ve nasıl aşka dönüştü bilmiyorum, bilmek istemiyorum belki de.
Ancak uzun zamandır sana karşı heyecanla gösterdiğim ve aşka dönüşen bu sevginin bedelini ödüyorum göğsümdeki acılarla. Ben bu kadar severken, senden başka hiçbir varlığım yokken nasıl bana böyle davranabilirsin, ruhuma nasıl bıçak saplayabilirsin anlayamıyorum. Benim aşık olduğum insan bana bunu nasıl yapabilir? Bana böylesine hırçın ve acımasızca davranan birine nasıl aşık olabilirim? Hissettiğim bu şey gerçekten aşk mıydı onu bile bilemiyorum, ilk defa birisine karşı böylesine güçlü hislerim var. Eğer bu şey aşk değilse ne? Bu hissimi nasıl adlandırabilirim, adını ne koyabilirim hiç bilmiyorum. Aşk diye adlandırıp yola devam ediyorum sadece.
Seni düşününce hissettiğim onca güzel duygunun yanında sapladığın bıçaklar da beni bir o kadar yoruyor, hatta o kadar yoruyor ki hüznüm mutluluğumu bastırıyor. Hüznümün sebepleri sadece senin bıçakların değil, ayrılık. Bu kadar güzel bir aşk nasıl olur da bıçaklarla, kavgalarla ve ihanetle biter anlayamıyorum. Ruhuma neden bunu yaşattın, ben neden acı çekmek zorundayım inan anlayamıyorum. Kavga edişlerimiz, onları hiç unutamıyorum. Sen fark etmesen de bana her bağırışında dipsiz kuyuma koca taşlar atıyordun ve ben şimdi o taşları yukarı çıkarmakta çok zorlanıyorum. Yardım istiyorum herkesten, en yakınlarımdan, ailemden, arkadaşlarımdan ancak hiçbiri beni duymuyor.
Şimdi yaşanan her şeyi kenara bırakıyorum ancak aklımdan ihanetini atamıyorum. Ben senle geçirdiğim her an özünü kavramaya çalışıyorken senin bana bunu yapmanı kaldıramıyorum. Hayatımın en güzel günleri, ayları nasıl bu kadar kötü bitebilir kavrayamıyorum. Ancak bundan sonra ruhum bu acıyı çekmek zorunda değil, ben bu acıyı yaşamak zorunda değilim. Çünkü ruhum bedenimi terk etmek üzere, ve bu sana son yazışım. Bundan sonra beni her ne kadar anlarsan anla ulaşamayacağın yerlere gidiyorum, hoşçakal.