Bazen,
derin bir sessizlik içinde kayboluruz,
zihnimiz hüzünle sarhoş,
ruhumuz ise uçsuz bucaksız bir okyanus gibi.
Her dalga,
bir hatıra taşır,
her okyanus,
kaybolmuş bir benlik.
Sonsuz derinliklere daldıkça,
kaybolan şeyin biz olduğumuzu fark ederiz.
Bir zamanlar tüm renklerle dolu olan dünyamız,
şimdi gri ve solgun.
Ama belki de,
ruhunun en karanlık köşelerinde,
gözlerini araladığında
bulduğun ışık,
en parlak olanıdır.
Çünkü her yarada bir iyileşme,
her kırılmada bir onarım vardır.
Zaman,
gizlice içimize işlediği acıları
şifaya dönüştürür.
Ve o derin deniz,
bizi içindeki en saf haliyle bulur.
Ruhumuzun derinliklerinde,
kaybolduğumuzu sandığımız her şey
gerçekte bizdir.
Ve belki de,
kendi içimizdeki derinliklere inmek
gerçek özgürlüğü bulmaktır.
Çünkü ne kadar derine inersek,
yüzeye çıkacak kadar güçlü oluruz.