Bilinçaltı oyun oynamakta bugün, paralel bir evrene işaret ediyor, her şeyin daha mutlu olduğu bir evrene. Ama o çocuk mutluluğun içine şu notu bırakıyor: "Çok sevinme, üzüleceksin." Bu mutluluk zirvesinden düşeceğine işaret ediyordu. Çocukluğun o karanlık tarafında kaldıysan, yer yer aydınlık ve karanlık çatışıyorsa, senin aslını öldürüp yepyeni bir karakter kurduysa okul, o da evindekiyle savaş halindeyse durum çift karakteri mecbur bırakıyor. Sonrasında bu karakter bir olmaya eğilimleniyor. Ölü bir çocuğa evrimleniyor yani.. Çünkü yaşayan taraf yaşatamıyor okuldakini. Sonra okul ölüyor, içerisindeki karakter yine sende kalıyor. Kaygı ve korkuların vücut bulmuş hâline dönmüşsün. Dokunduğun her yere bulaşan bir çamur bu. Kalbine de irin hâli.. Yine de umudun var, ruhuna minik bir rol biçiyorsun. Diyorsun ki temiz kalan tek şey o, öyle inanıyorsun.
Sonra yeniden rüyana dönüyorsun, yaşadığın mutluluğu paylaşmak istiyorsun, en kolay yol da ona dönüyor. Ama bilinçaltından yine bir not:"Geçmişte yaptın, sonu mutlu bitmiyor." Oysa ki sen orada 10 yaşındasın. Geçmişte neye üzülebilirsin ki... İşte mesaj o yüzden zihninde, şimdiden geliyor.. Ardından diyorsun ki sorun değil ben mutsuzluktan gocunmam. Sonra yeni bir mesaj "Sadece senin için değil.". Orada sildin, bıraktın elinden. Ardından bilinçaltından sana bir soru geldi: "Bu kadar önemsiyorsan neden insanları karalıyorsun?". Karalamadan da geçtin artık, sustun bu soruya ve bıraktın insanları eleştirmeyi. Şimdi diyorsun ki yazdıklarımın hepsi beni kastediyor. Benim insanlarla derdim yok. İnsanlar diye başlayan cümlelerin bile seni kastediyor ama kendini acındırmış görünmemek için insanlar diyorsun. İçine dönüyorsun sözlerinde, bakıyorsun ki hepsi aslında sensin, tüm insanlık sana dahil olmuş. Gördüğün tüm iyi-kötü şeyler sana aitmiş. Rüya sona erdi, bilinçaltının ders seansı da orada bitti. Dünyaya yine bir şey kalmadı..