Dinlenmek..
Şu sıralar tek aradığım sessizlik oldu.
Ne çok yorulmuşum diyorum aslında yaşarken mi yoruluyor insan diyorum.. Dinlenirken mi yoruluyoruz yoksa? Sustuğumuzdan mıdır bilmem? Kimseyi dinlemeye halimiz kalmadı yoksa? O kadar acizleştik mi? Benim içine sığdıramadığım kalbim.. Seni içine sığdıran dünyanın huzursuzluğu ile mi baş ediyorsun? Ellerinle mi öldürüyorsun mutluluğunu? Seni lal yapan kalbinin dünyası ile mi suskun kalıyorsun? Sen de mi sessizken öldürüyorsun? Haklısın sessizliğim.. Herkes konuştuğunda bir şey değişmiyorken bizim cılız sesimiz mi dünyayı değiştirecekti? Ben artık sabır rüzgarlarına bıraktım geceyi.. Her rüzgarın oyuncağı oluşumda gece bugün yine omuzlarıma bıraktı sabrını diyorum. O ay.. zehir gibi gecenin arkasında gizlenirken. Sabrın rüzgarı dokunmuyor mu sanıyorsun Tenime? Duy beni! Dokunuyor en ücra yerlerime.. Sen.. zehrin her yakışı.. sabrın her savruluşu.. Beklemek.. O kadar özlem ki.. İnsan öldürürken anlıyor beklemeyi.. Hiç duymayacak gibi.. Hiç görmeyecek gibi.. Beklemek.. öyle imkansız ki.. sabrın nefessizliğini bilir misin? Hani o tükenecek olan kalemin ucunu inatla bastırmak gibi.. Öylece beklemek.. Sabrın rüzgarının bitişini beklemek.. İşte hepsi bu.. Herkes öldürür.. Kimi beklemeyi.. Kimi görmeyi.. Kimi duymayı.. Kimi sabrını.. Kimi nefesini.. Ama herkes yaşar ve öldürür.. O olmazsa yaşayamam dediğin kalbini bile kendi pençesiyle her gün öldürür.. Çünkü insan severse öldürür.. Yaşayamam dediğin kalbin varya seni ilk o öldürür..