Biz karanlığı yüzünden dökük bulduk nedense?
Hani ben ve kalbim; ikimiz.
Biliyoruz sevgilim deniz gözlüm, şimdi
Etrafımızı saran şu güz görünüm
Yıkılmış gibi, ölmüş gibi;
n'olduysa,
Ağaçların,yeşilin akıllarından umut
Peşinden uykulu geceler çekip gitmiş kırgınlıkla.
Yokluğun olsaydı bahanem;
Sensizlik olurdu aradığım.
Ama neredee! o ellerinin sıcaklığı,
yoksul ufuklarda.
Ekim'de geldi geliyor;
Bıldır yazdan esen aynı sözcükle.
Alem çiçeği,baharı sorsa
Senin deniz gözlerin ne güne!
Ama bir yerde yaralı mektuplar,
O kanepe de nasıllar, iyi misinler degil mi?
Bu yüzden şiirlerim sürçüyor
Yağmur, düştüğü yere;
Tatlı bir gülüşle yağıp duruyor.
Değil mi ama?
İlkbahardır insanı hep mutlu kılan?
İşte sen öylesin sevgilim
Sen hep mutlu; sevinçli bir yaprak ol.
Sen güz nedir bilme.
Sen yeşil ol;
Mavi kitapların kökünden
Ve bahçede bize şarkı söyleyen
Uyanık kuşların içinden.
Geçenlerde soğuk demişsin.
Kıyamam!
Şimdi nasılsın?
Akşam olunca
Bir keman gibidir sesin.
Bir de aktı mı omuzundan saçların;
Dilsiz bir müzik ben.
İşte sen öylesin;
Kirazlar,elmalar,nergizler, yaseminler,
yapraklar dallar ve polenler!
İşte şiir, işte kalbim;
Bu çarpıntı yalnız senin için!
Aceba geldiğini duyar mıyım?
Hışırtısı ile yapraklardan adımlarının
Ah beyaz tenli kardelenim Hülyam ;
Bu acı kaç zamandır konmuş sokağa.
Ben de uykulu ve sıcak bir kasaba bulsam
koşa koşa giderim.
Ama güz işte;
Ama ellerin baharından bile güzeldir
Sende ki güz hayat bu;
Masmavi bir yazıdır gök ve mor bir kitaplıktır orman.
Seni sevmek nasıl da okumak.
Bana dizlerini ver n'olur!
Az biraz uzanayım,çayır çimen olsun;
saçlarını dağıtta gel.
Belik belik saclarini örerim
Senin güzellerinle kendimden geçerim
Ben seni sevmekle haksız değilim kardelenim
.