Sade Morfin
farkındalık,
bir güvercinin kanatlarında
birikti rüyalarım
hecelediğim sözcüklerde yok artık
bir gece karanlığında,
büyük bir kentin
gecekondusu oluyor yalnızlığım
absürt bir sokağın
esnafların kepenklerine
yaslanıp ağlıyorum
koşarken sana takılmış dizlerim
içimdeki sen,
korkunç bir serseri..
aşk'ı hıçkırıp duruyoruz
karşı konulamaz bir bahsin
içinde bulunduğu bonkörlerin
etraf'a para saçtıkları vakit
karşı konulamaz,
acımasız bir hal'e bürünüyor.
deniz'e hükmeden mavi,
balıkların ruhları çıkıyor
bir kaç dalga birikintisinin kenarında
mavi,
ölümcül bir hastalığın
ilk rengi artık
bir müdahale eksik olmaz artık
ellerimizden
ayrılık, yaralı bir güvercin gibi
kanatları kırık,
gözleri kanlı..
acılarıyla saçışıyor kepenklere
müdahalesi olmayan korkunç
bir varlığın tesettürü
çocukluğum diz çöküyor ruhuma
gökyüzündeki salıncağımı söktüm
zamanla parçalandı bilekliğim
çocukluk, küçük bir anı kutusu artık
onu bana geri verin!
yüzün şuan ne halde?
saçlarınla hıçkırdık bu ay.
saçlarına yaslanıp ağladım
elinden tutup götürdüm anıları,
tıpkı yaramaz bir çocuk gibi..
sen bende bir kent iken,
ben sende kırık dökük bir gecekonduydum.
yıkmaya mı geliceksin bu gece
durma! yık bütün yasakları,
engelleri hükmet bu gece bedenine
göz kapaklarıma bir anı birikti
kirpiklerim alkışlıyor seni
artık ameliyat gerek umutlara
bağırmalıyım cerrah'a..
git gide büyüyor uykum
pusudadır,
karanlıklar..
senin adın fiyaska
kalbime bıraktığın hançerin,
dikiş tutmaz bir yaranın adıdır!
kaldığı yer, büyüsün diye
bir morfin gerek bu gece,
acılarla boğuşmadan,
karanlıklardan kaçmak için..
hey hemşire! bir sade morfin,
şekersiz..
Melih Özyıldırım