Dershane yıllarıydı, üniversiteye hazırlanıyordu. Üniversiteye hazırlanırken boş bulduğu vakitlerde ise kitap okuyordu. Bazen ders çalışmaya isteksiz olup kitap okurdu bazen de boş bulduğu vakitlerde kitap okurdu. Okumayı sevmişti, bir kere içinde okumanın ateşi yanmıştı ve körüklemezse içindeki ateşi sönüp gidecekti. Bunun olmasını kendi de istemiyordu. Derken sınavlar bitti ve tercih dönemi başladı. Herkes ayrı bir heyecanla istediği bölümü ilk sıraya yazıyor, umarım olur isteğiyle hayallere dalıyordu. Aslında kendisi de böyleydi, edebiyat bölümü isterim yazı bile yazıyorum, yazmışlığım var diyordu kendince. Bu arada yazmaya lisede kitap okumaya başlayıp, bu okuma ateşini harladıkça bir yandan da okumanın etkisiyle yazmaya da başlamıştı. Tercih günü için randevusunu aldı ve zaman gelip çattı. Heyecanlıydı ve de istekliydi. Umarım olur düşüncesiyle hayallerini yanına alarak gitti dershaneye. Başladı anlatmaya, edebiyat istiyorum. Ama kendi lisedeki bölümüm muhasebe de olur diyordu hocasına. Hocası sordu, yazı yazma yeteneğin var mı? Tam evet diyecek iken bir soru daha, öğretmenlik yapabilir misin? Bu sorunun cevabını verecekti ama hala yazılarını gösterme merakından duyamamıştı soruyu. Sorusu cevapsız kalan hoca, bence sen kendi bölümüne yönel ve edebiyatı bırakma. Hobi olarak yazmaya devam et demişti. Halden anlar hocalarımız, birazcık kendinden emin değildi. Hep endişe ile yaklaşıyordu her soruya. Yapabilirim demek varken yapabilirim herhalde diyordu. Biz yine de yazalım ama tutarsa okur, tutmazsa sağlık olsun demişti hocası. Biraz yıkılsa da, hocasının edebiyatı bırakma demesi içini rahatlattı bir nebze. Sonuçta hayaller her zaman gerçekleşir ve hiçbir zaman umudumuzu da yitirmemeliydik.
Şimdi ise üniversitede okuyor ve hala yazmaya devam ediyor. Bu satırları okurken bile ufak ufak tanımaya başlayacaksınız zaten çünkü kendisiyle konuşuyorsunuz.
Dipnot: Eleştirmek, bir yazara yön vermektir. Yazarın hikayeleri ve yazım hayatı buna göre şekillenir. Keyifli okumalar.
Aleksandr Zerowski