Sana öylece uzun bakınca,
İnim inim bir derinlik oluşurdu gözümde.
Kalabalıklı bir hapsoluşun,
Kısa pantolonlu çocukları koşardı içimde.
Meylini kaybetmiş bir su söndürebilir miydi yangınını ?
Gülüşler kopardı ve sen yine apar topardın.
İçimi sarmalayan büyük bir tutku.
Ezgizisini karşılamaya çıkan sessizliğe bürünürdü.
Sonra kalbimde derin bir obruk.
Tam da eskisi gibi olmadığımı anladığım yerden
Düşüyorum zamana..
Yeni ben
ayrı nefes almayı reddeden
bir soluğa dönüşmüştü.
Tek başınalık göğsümde bir şeyleri yırtıyordu sanki.
Ortaya çıkmaya çalışan sancı.
Eski beni daha kolay kandırıyordu.
Satır satır düşüyorum geceleri.
İmkansız örtüsü örtülmüş ,
Bir sabrın rüyası gözlerinmiş meğer.
Kör karanlıklardan siyah öfkeler sızmadan önce.
Sana uzanırken ne kadar da ürkekmiş düşünceler.
Bir fanusa hapsedilmiş ,
Keşkeler mırıldanılmış sularıma.
Şimdi boğulsam sana yakın bir kara da boğulurum.
Sussam , avazım sana yakın dudaklarda .
Adımlarım sana yakın duraklarda.
Oyulmuş ruhum alacalı bir karanlıkta.
Güzelliğin uçamaz benden ,
Vedasıyım kanatlarının.
Kızaran çehre ,
Yeşeren bir toprak olur bir gün.
Çimenler kollarında söyler türküsünü.
Sana yakın.
Sana rağmen..