Panjurları aralayarak günü pencerenin arkasından izlemeye koyuldu. Elinde içmekten keyif aldığı kahvesinden büyük bir yudum aldı. Yorgunluğunu atmanın en kolay yoluydu. Çalan telefona gülümsedi. Masanın üzerine bıraktığı cep telefonunun ekranına baktı. ‘ Cicim’ yazıyordu. Telefonu hızlıca eline alarak cevap verdi. “ efendim cicim”
“ hayatım ben İzmir’den dönüyorum şuan. Akşama üniversiteden arkadaşlar kendi aralarında parti düzenliyorlarmış. Sen hattını değiştirdiğin için ulaşamamışlar sana benim sana haber vermemi istediler” o kadar hızlı söylenmişti ki cümleler art arda bazı kelimeler yuvarlanmak zorunda kalmıştı.
Gizem gülümsedi “ arada nefes alsaydın”
“ neyse uzatma şimdi. Ben 1 saat içinde hava alanında olurum valizim var yanımda. O yüzden sen beni karşıla. Ardından da akşam için kıyafet alış verişine çıkarız tamam mı cicim”
Gizem “canım ya şu akşam davetine gitmesek evde biz bize olsak daha iyi değil mi?” dedi isteksizliğini belli ederek
“ yaşlı teyzelere benzedin farkında mısın? İstersen akşam örgü işleriz ve en entrikalı dizide birbirimize bakar acı çekeriz.” Dedi Gizem’i alaya alarak.
“ tamam, Feyza ya”
“oyyyy kızdın mı sen bana şimdi” dedi. Kızınca birbirlerinin ismini telaffuz ederlerdi her zaman. Bu kendilerince geliştirdikleri ortak bir antlaşma metoduydu.
Gizem gülmeye başladı. “ tamam ya. Şu telefonu kapatalım biran önce çıkayım. Sen İzmir’e gelirsin bir saatte uçakla da ben İstanbul trafiğin de hava alanına gelemem bir saatte.”
“tamam, cicim görüşürüz.” Diyerek telefonu kapattı.
Odasından çıkarak Dehliz’in yanına uğradı. “ canım ben çıkıyorum, acil bir durum olursa haber verirsin.”
Dehliz “ peki efendim. İyi günler” dedi.
Ofisi terk ederek otoparka doğru ilerledi. Feyza’nın ani kararlarına ayak uydurmakta zorlanmıştı çoğu zaman. Üniversite yıllarından bu yana en yakın arkadaşı olmuştu. Farklı bölümlerde okumuş olsalar da ders aralarında her an yan yanaydılar. Feyza ders çalışmayan zıpır bir öğrenci olmasına rağmen derslerinde çok başarılıydı. Mimarlık mesleğini kendi seçmesinin bunda katkısı büyüktü. Feyza’ya istemediği ya da hoşlanmadığı bir şeyi yaptırmak imkânsız gibi bir şeydi. Hayatını renklendiren tek imgenin Feyza olması biran ne kadar monoton bir hayat yaşadığını düşündürdü. Tatil planlarını, ani yolculukları, uçuk fikirleri her zaman Feyza yapardı. Kendi de eşlik ederdi. Ve hiçbir zaman pişman olmazdı Feyza’nın yanında olmaktan. Bir erkek arkadaşı vardı. İsmi Kaan. 4 yıldır süren bir beraberlikleri olsa da Feyza hiçbir zaman kendisini ayrı tutmamıştı. Birçok aktiviteyi beraber yapmışlardı. Kaan’la beraberken bile Kaan’dan çok kendisiyle ilgilenmesi her zaman Kaan’ın zoruna gitmişti. Zamanla alışmıştı Kaan da bu duruma. Ve Kaan da aktivitelerinin içinde yer almaya başlamıştı. İlişkileri Feyza’nın ruh haline göre şekillenirdi çoğu zaman. Sinirlenirse hemen ilişkiyi bitirir Kaan’ı yalvartırdı. Keyifli ise o zaman mükemmel bir sevgili olur Kaan’ı şımartırdı.
Yol boyunca Feyza ile yaptıkları çılgınlıkları düşünebilir ve katıla katıla bunlara gülebilirdi. Feyza’nın en çok sosyal tabakaya önem vermemesini seviyordu. Kim olursa olsun ne olursa olsun bir kişiye sinir olduysa mutlaka o kişiyi alt eder dalgasını geçerdi.
Hava alanına geldi. İzmir uçağı piste inmişti. Beklemesi gerekmeyecekti. Yolcuların kullandığı kapıya odakladı bakışlarını. Feyza’nın valiziyle kendisine doğru ilerlediğini görünce gülümsedi. Koşar adımlarla yanına gitti.
“cicim hoş geldin”
Feyza gülümseyerek “ hoş bulduk cicim”
Gizem, Feyza’nın valizden tutarak sürüklemeye başladı. “ İzmir de ki işlerin bitti mi artık tamamen”
Feyza gülümseyerek “ hiç sorma cicim ya. Kadın tam bir nemrut… Hiçbir şeyi beğenmiyor ucuz atlattık. Bir hafta daha uzasaydı iş yolardım kadını oracıkta”
Gizem bir kahkaha attı. “ sanki yapmadığın şey… Kaan nerde onu göremedim yanında.”
Feyza “ bitti canım o iş artık neyse anlatırım sonra. Araban ne tarafta senin”
Gizem “ yine ne yaptı Kaan. A pardon sen? Bu kaçıncı ayrılış bende şaşırdım artık” cümlesini bir gülümsemeyle bitirdi.
Feyza “ aman boş ver şu aptalı da akşam ki geceye odaklan normalde ben yarın gelecektim sırf bizim gençliği görmek ve eğlenmek için bugün geldim”
Gizem “ aman sende ne anlıyorsun böle topluluklardan”
Feyza “ öle söyleme cicim. Düşünsene kızlar ne yapmış. Bizim tayfalardan hangisi evlenmiş hangisinin sevgilisi var hangisi acı çekiyor kim kimle pişti olacak maksat geyik” dedi bir kahkaha atmayı ihmal etmedi.
Gizem direksiyonun başına geçti “ nereye gidiyorum leydim” kontrolü Feyza’ya bırakmıştı.
“ Bebek şu sıralar idare eder. Güzel kıyafetler buluruz hem pişti olmamamız lazım değil mi?”
Bir kahkaha attı Gizem “ aynen şekerim. Pişti olursak üçüncü dünya savaşı çıkar zaten”
Bebek semtinde bulunan tüm AVM’leri gezip reyonda ki abiye kıyafetlerin birini çıkarıp birini giyiyorlardı. Üzerine yakışıp yakışmadığı hakkında birbirleriyle fikir alış-verişi yapıp tekrardan kıyafetlerin arasına dönüyorlardı. Kıyafet denemek bir oyuna dönüşmüş gibiydi. Birbiriyle alakasız kıyafetleri deneyip aynanın karşısında dil çıkaran Feyza’ya katıla katıla gülüyordu.
Bebek semtinde ki kendilerine yakışan en iyi kıyafetleri bulduklarını düşünerek ayrıldılar semtten. Evin yoluna doğru hareket ederken Feyza “ senin sokağın köşesinde ki kuaförden randevu almamıza gerek yok değil mi?”
Gizem “ kuaföre gitmesek de olur ben yaparım saçlarımızı”
Feyza “ ofsun Gizem ya. Amaç saç yaptırmak değil. Bunu anla artık. Tamam, sen saçlarımızı güzel şekil verirsin bundan kuşkum yok ama” dedi cümlesinin sonunu getirmedi.
Gizem gülümsedi. “ sen benle yalnız kalmaktan mı korkuyorsun anlamadım” boynunu Feyza’dan tarafa büktü hafifçe.
Feyza “ canım 2 aydır. İş, Kaan bunalttı. Nefes almak özgürlüğün tadını çıkarmak ve eğlenmek istiyorum hepsi bu” söylediklerinde o kadar içten davranmıştı ki hayatında köklü değişiklikler yapmaya karar vermiş olduğunu sezdi Gizem.
Gizem “ tamam o zaman. Sen pizzayı çok seversin. Kuaföre gitmeden önce pizzalar benden”
Feyza bir kahkaha attı. “ sen mükemmelsin cicim”
Gizem, Feyza ile birlikte üniversite yıllarında ders aralarında soluk almak için gittikleri pizzacıya kırdı direksiyonu. Feyza’nın kafasından geçen tilkileri anlamak için kontrolü bırakmak gerektiğini öğreneli uzun zaman olmuştu. Uygun zamanı belirleyecek Feyza idi. O zamana kadar en yakın arkadaşının yanında olması gerektiğini bir borç biliyordu.
Pizzacıya geldiklerinde iki karışık pizza söylediler ortaya bir tane büyük boy patates cipsi. Pizzanın yanına vazgeçilmezi olduklarını düşündükleri büyük boy iki tane kola…
Feyza bir kahkaha atarak oraya gelen büyük boy cipsi dudağı ile burnu arasına götürdü. Patatesi sabitleyerek “ Gizem kızım, kendine ne zaman bir sevgili yapacaksın.” Dedi. Tok bir sesle.
Gizem Feyza’nın jest ve mimiklerine kayıtsız kalamayarak kahkahasına eşlik etti. “ bilemiyorum efendim. Ben alıştım bir erkeğin hayatımda olmamasına” cümle kahkahaların arasında ezilmiş gibiydi.
Feyza “ yavrum sen hayatına bir erkek almadın ki erkeksiz bir yaşama alışacaksın”
Gizem Feyza’nın dudaklarının üzerinde ki patatesi aldı. Dudaklarının arasına götürürken “ hiç de bile Mert’i unutma.”
Feyza pizzasını keserken “ evet canım ne demezsin hatırlamaz olur muyum? Çocuk seni öptü diye bir hafta okula gelmemiştin”
Gizem “ buraya benim erkeklerle olan ilişkimi mi konuşmaya geldik Allah aşkına ya” dedi. Feyza’nın söylediklerinde ki doğruluk payının yüzde yüz olması gerginleştirmişti kendisini.
Feyza “ buraya gelme sebebimiz akşam ki parti canım. Akşam alıcılarını açıyorsun ve birinden hoşlanmaya odaklıyorsun kendini. Asosyal davranışları bir kenara bırakıp hayatına birini alıyorsun bu kadar basit anlaştık mı?”
Gizem omuzlarını silkerek “ bana diyene bak. Sen Kaan ile 4 yıl yaşadıktan sonra benim gibi yalnızsın işte.”
Feyza ağzında ki pizzayı yutmaya çalışarak başıyla onay verdi. Ardından “ Hayatım deneme yanılma yöntemi gibi düşün. Denedim ben Kaan ile bir hayat kurmayı. İstedim de inan ama olmayınca da olmuyor ne yapayım yani şimdi senin hastaların gibi ağlayıp sızlayıp yanına gelip senden nasıl sosyalleşeceğimi mi öğreneceğim. Sen kendine bak. Zaten anlamıyorum bitkisel hayatta yaşarken bitkisel hayatta olanları nasıl tedavi ettiğini”
Gizem burnundan soluyarak “ Feyza ileri gidiyorsun” dedi. Sinirlerine hâkim olmaya çalışarak.
Feyza acı dolu gülümsedi. Masanın üzerinde bulunan Gizem’in elinin üzerine elini bırakarak; “ farkındayım canım. Ama gerçekten hayatına birini ya da birilerini almamız gerekiyor bunu anla. Sen 28 yaşındasın ben 29. Ne zaman evlenip çocuk sahibi olacağız bunu düşündün mü?” bu cümleyi söylerken Feyza’nın gözleri tavana odaklanmıştı. Ne zaman gözlerini bir yere odaklasa ağlamamak için kendini tuttuğunu biliyordu Gizem.
Gizem “ canım sen iyi misin?” dedi. Arkadaşının gözlerinin odaklaması ve içsel savaş içerisinde olduğunu izliyor ve hiçbir şey yapamıyor olmanın çaresizliği vardı.
Feyza “ iyiyim.” – koca bir parça pizza kesip dudaklarının arasına götürürken – “ daha da iyi olacağız cicim bundan emin ol” dedi.
Gizem “ hadi biraz daha oyalanırsak akşam ki partiye geç kalacağız”
Feyza silkelendi “aynen cici. Hadi hazırlanma vakti.” Acele ile kasaya doğru giderken Gizem kolundan çekiştirerek. “ cicim pizzalar benden arabada öle konuşmuştuk” dedi. Feyza elini saçlarına daldırarak “ pardon cicim ya artık çok geç” dedi. Gözlerinde ki yeşil daha bir ortaya çıkmıştı. Ela gözlü olmanın vermiş olduğu avantajı Feyza çok iyi değerlendiriyordu. Kıyafetlerine göre gözlerine sürmeler çekiyor ve göz rengi kıyafetinin rengini andırıyordu. Bir üstünlük ve zafer kazandığında gözlerinde ki yeşil parıltılar ortaya çıkıyor. Hüzün ve acı ortaya çıkınca eğer gözleri turkuazla karışık gri oluyordu. Gizem dudaklarını büzerek “ her zaman böle yapıyorsun ama ya” dedi çocuklaşarak.
Feyza “ tamam cicim ya sende kuaför de gösterirsin kendini” dedi.
Gizem gülümseyerek “ çok küstah olduğunu söyleyen olmuş muydu sana?”
Feyza arabaya doğru ilerlerken “ evet cicim en az bir milyon kere söylemişsindir” ses tonunda en ufak bir kırgınlık yoktu. Aksine yüzünde bir tebessüm vardı.
Gizem arabayı çalıştırdı. Arabanın içinde ki sessizlik düşünmeye zorluyordu kendisini. Feyza’nın ruhundaki met cezirleri okuyabiliyordu. Kendisinin ruhu da Feyza’dan farksız değildi aslında. Feyza’nın cümleleri geçiyordu zihninden. Bir çocuk bir eş… Bunları neden kendisi hiç düşünmemişti. Fırsat mı olmamıştı düşünmek için yoksa bir aile kurmaktan mı korkmuştu. Tam anlamı ile bir aile olamamışlardı hiçbir zaman. 10 yaşında kaybettiği abisi ile tamamen değişmişti hayatları. Abisinin acısına dayanamayan annesini abisinin ölümünün ardından 1 yıl sonra kaybetmişti. Ani kap krizi demişlerdi doktorlar. Doktorların bilmediği kendisinin bildiği bir şey vardı. Annesini abisinin cenazesi kalkarken kaybettiklerini bilmiyorlardı doktorlar. Kimse bilmiyordu. Sadece kendisi görebiliyordu. Annesinin yüzüne baktığında yaşadığı acıyı… Sadece kendi. Annesini de kaybettikten sonra yaşamda tutunacağı tek dal babası kalmıştı. Lakin üst üstte gelen bu acılara babası da yenik düşmüştü. Beraber acı ile tatlı 5 yıl yaşamışlardı. Ardından yaşanan bir evlilik…
“cicim” sesiyle irkildi.
Başına Feyza’dan tarafa çevirerek “ efendim cicim”
“eve gitmiyoruz tatlım durman gerekiyordu az önce” dedi. Gizem’in dalgın olduğunu ima ederek…
Gizem “ özür dilerim cicim dalmışım” diyerek başını arkasına çevirdi. Arabanın arkasını gözlemleyerek geriye doğru ilerliyordu. Kuaför merkezinin otoparkına arabayı park ederek içeri girdiler.
Gizem kendisini bir koltuğa attı. Düşünceleri yormuştu. Uzun zamandır düşünmekten kaçındığı anıları düşünmek kendisine acı bile vermemesine şaşırdı. Hissizleşiyordu. Ve bu halinden korkmaya başladı. Bu hayatta elinde kalan tek şey duygularıydı. Duygularını kaybedip robotlaştığı an hayatın içinde kaybolabilirdi.
“ kadının başınızı geriye doğru bırakın lütfen” komutuna kulak verdi. Saçlarında ki el ve ılık suyun birleşimi iyi gelmişti kendisine. Biran kendisini tamamen kadının parmaklarına bıraktı. Rahatlamış görünüyordu.
Saçlarına sarılan havluya dokundu. Kadının “ sizi şu koltuğa alayım isterseniz” demesiyle yerinden kalktı. Kadının gösterdiği koltuğa doğru ilerlerken “ saçınız için model beğenelim isterseniz?” cümlesini başıyla onaylarken. Feyza “ bakar mısınız kıyafetin göğüs ve bel dekoltesi var sakın Gizem’in saçlarını açıkta bırakmayın. Mümkünse dağınık topuz yapın” dedi. Kadına dikte veriyormuş gibi çıkmıştı ses tonu.
Kadın Gizem’e baktı. Cevabını bekler gibiydi. “ Evet Nurcan. Feyza’nın dediği gibi olsun. Zaten model seçecek moda değilim.”
Koltuğa oturdu yavaşça. Koltuğa yerleşerek gözlerini kapattı. Fön sesi ve saçının çekiştirilmesine sadece gözleri kapalıyken katlanabiliyordu. Fönün sıcak nefesine kaptırdı. Düşünmemek istercesine. Çölde serap görmek görme arzusu nüksetti yüreğine. Serabın ismi: AŞKTI… Uzak da olsa şuan için belki de kendisine iyi gelecek tek duyguydu. Aradan ne kadar zaman geçti hiçbir fikri yoktu. “ Gizem” sesiyle gözlerini açmıştı. Feyza’nın kendisini izlerken bulmuştu. Feyza saçlarını açıkta bıraktırmıştı. Saçlarının kısa olmasının bunda etkisi büyüktü. Kısa küt olan saçları boynunu daha bir ortaya çıkartmıştı. Saçlarının aralarına maşa yaptırmıştı. Kıyafetinin zümrüt yeşili olduğundan sanırım gözlerine de zümrüt yeşili sürme çektirmişti. Dudaklarında abartısız bir parlatıcı vardı. Her zaman sadeliği seven arkadaşı bu haliyle kuğulara benziyordu.
“ Feyza bana ne bakıyorsun cadı aynaya bak. Çok güzel olmuşsun” Gizem bakışlarını Feyza’nın yanında ki aynaya çevirdi. Dağınık topuzun kendisine gidip gitmediğini düşündü. Saçlarının bir kısmı arkada bırakılmıştı. Ve bukle bukle serpiştirilmişti. Tepesinde ki saçları kabartmışlardı. Bir bütün olarak bakıldığında saçı hoşuna gitmişti. Feyza “ lütfen göz makyajını siz yapın siz çok güzel yapıyorsunuz” dedi Nurcan hanıma.
Nurcan gülümseyerek “ teşekkür ederim Feyza hanım beni çok mahcup ettiniz”
Feyza Nurcan’ın gülümsemesine eşlik ederek “ bizimkinin göz makyajında “koyu kahve ve siyahlıklar olsun kıyafetti ona göre de”
Gizem Feyza’ya ve az önce kurguladığı seraba gülümsedi. “ tüm bunlar bana bir aşk verir mi sence?”
Feyza bir kahkaha attı. “ istemek yapmanın yarısıdır kuzum sen bugün kesin aşık olursun. Zaten havaya bir baksana tam bir aşk havası…”
Gizem makyajını yapmakta olan Nurcan’a aldırmadan “ Nasıl oluyormuş bu aşk havası bakalım”
Feyza kendi etrafında dönerek “ hava biraz bozuk, inceden atıştıran yağmur ılık rüzgâr ve nefes kesen bir öpücük fena mı olurdu şimdi yani”
Gizem’in makyajının bittiğini görünce “ Nurcan hanım sizden bir şey rica edebilir miyim?”
Nurcan “ tabi Feyza hanım buyurun”
Feyza “ canım biliyorsun bu cadının evi hemen sokağın başı. Şimdi oraya gider kıyafet değiştirmek bana aptalca geliyor kıyafetleri burada değiştirsek hem saçlarımıza bir şey olursa sizin el atmanız kolay olur.”
Gizem “ Feyza” dedi. Bu fikri çok aptalca bulmuştu. Kıyafetlerini kuaför dükkânında giymeyi düşünmek kendisini tedirgin etmişti.
Nurcan “ benim için sakınca yok Feyza hanım” dedi. Gizem’in ani çıkışından ürkmüş gibiydi.
Feyza “ arabanın anahtarlarını versene cicim bana arka koltuk da ki kıyafetleri alıp geleyim” dedi az önce Gizem’in çıkışını hiç duymamış gibi yaparak.
Gizem “ burada giymeyeceğiz değil mi kıyafetleri bu kadarı da olmaz cicim” dedi.
Feyza gülümseyerek “ canımcım koskoca AVM de kıyafetleri küçücük kabinde deniyorsun bir şey olmuyor da kuaför dükkânında hazırlanmamak mı sorun oluyor. Bırak kuzum şu tabularını evinden çok ayrı kaldın bence o senin başına vuruyor “dedi cümlenin sonunu bir tebessümle bitirmişti. Gizem ister istemez çantasından arabanın anahtarını çıkarıp uzattı Feyza’ya.
Gözleri aynada ki aksine takıldı. Gözlerine yapılan koyu makyaja baktı. Gözlerinde ki mavi bilye siyah da daha da canlanmış gibiydi. Yüzünde ki fondöten bronzlaştırmış görünüyordu. Beyaz teni biraz esmerleşmiş gibiydi. Dudaklarında bordoyu andıran kırmızının en koyu halini kullanmışlardı.
Feyza arabadan elbiseleri getirmiş malzeme odasına geçmişti bile. Üzerini birkaç dakika da değiştirirdi. Malzeme odasından çıkarken göz göze geldiler. Gizem, Feyza’yı süzdü. Süper mini diye adlandırılan stramtez elbisenin içinde harika görünüyordu. Göğüsleri her an dışarı çıkacakmış gibiydi. Her zaman dik durduğu için göğüsleri dik ve bir o kadar dikkat çekici olmuştu. Feyza Gizem’in etrafında dönerken “ nasıl cici”
Gizem “ tek kelime ile muhteşemsin cicim”
Feyza Gizem’in ellerinden tuttu. Hadi sende hazırlan da çıkalım “geç kalacağız yoksa”
Gizem isteksizce malzeme odasına doğru ilerledi. Kapıyı açıp içeri girdiğinde, küçücük odaya eline ne geçerlerse fırlatılmış gibiydi. Bir düzen yoktu. Ağda malzemelerin arasında balyaj için kullanılan boyalar vardı. Etrafı incelemekten vazgeçerek elbisesini çıkardı kutudan. Üzerine geçirirken bir yere dokunmamaya özen gösteriyordu. Kıyafetinin kuşağını bağladı hızlıca ve ardına bakmadan malzeme odasından çıktı acele ile.
Feyza uzun bir ıslık çaldı. “ tatlım çık güzel olmuşsun ama o mükemmel elbisenin altına spor ayakkabı gitmiş mi sence”
Bakışlarını ayaklarında gezdirdi. Aceleyle çıkarken diğer kutuda bulunan ayakkabıyı giymeyi unutmuştu.
Feyza malzeme odasına girdi. Elinde kutuyla tekrardan çıkarken “ sporlarını çıkar da giy şu ayakkabıyı gidelim”
Gizem sporlarını çıkararak Feyza’nın uzattığı ayakkabıyı giydi. Siyah deri bantlardan oluşuyordu. Çivi topuk olan ayakkabının topuğu tahminen 9 cm idi.
Oturduğu koltuktan ayaya kalktı. Duvardaki boy aynasından kendisini süzdü. Diz üstü koyu kahve tonlarının arasına siyah geometrik sekiler çizilmiş elbisesine baktı. Boynunu kıyafettin kalın şeridi kapatıyordu. Sırtı ise tamamen açıktaydı. Modacı, elbise de ince beli ortaya çıkarmak için kuşak tasarlamıştı.
Kuaför merkezinden çıktılar. Otoparka doğru ilerlerken Feyza “ bugün çok mu can yakacaksın ne?”
Gizem gülümsedi “ senden bana fırsat kalmaz emin ol. Zaten herkes senin etrafında fır döner her zaman olduğu gibi.” Feyza’nın en tuhaf yeteneklerinden biri her zaman popüler olmasıydı. İnsanları kırsa bile insanlar her zaman Feyza’nın etrafında toplanırdı.
Feyza “ Bunun nedenini hiç düşündün mü tatlım.” Dedi düşünceliydi bu soruyu sorarken.
Gizem “ sevildiğin ve güzel olduğundandır neden olsun başka” cümleyi söylerken Feyza’nın bu soruyu sorarken zihninden ne geçtiğini bilmek istemişti.
Feyza arabanın kapısını açarken “ kuzum insanların her zaman bir soytarıya ihtiyaçları vardır. Onları eğlendiren keyiflendiren ve ortamı canlandıran birine” –bir kahkaha attı. Kahkahasında acıyı boğdu. – “ ben her zaman en iyi soytarıydım.” —Saçlarını geriye doğru atıp koltuğa oturdu- “ hala da öyleyim”
Gizem “ saçmaladığının farkında mısın?” arabayı çalıştırdı. Feyza’ya ne olduğunu anlamıyordu. Bir gariplik olmuştu İzmir’de. Bir şeyler ters gitmişti. Yoksa bu Feyza olamazdı. Hiçbir zaman karamsar olmayan, umursamaz arkadaşına ne olduğunu anlamaya çalışsa da zihninde oturmayan kareler vardı. Feyza’nın kendisini açıp ne olduğunu anlatana kadar susmaya çalışmalıydı. Bunu yapmakta zorlanıyordu şuan. Uzun zamandır tanıdığı arkadaşının kişiliğinde ki bu büyük değişime isyan etmek istiyordu.
Göz ucuyla Feyza’ya baktı. Başını pencereye dayamış pencere dışından akan manzaraya dalmıştı. Ne düşündüğünü merak etti. Sormak istese de şuan sessizliği bozmanın akıl dışı olacağına karar verdi. Bakışlarını yola çevirdi. Partinin Feyza’nın keyfini yerine getireceğini umut etmekten başka şuan yapabileceği bir şey yoktu.
Feyza “ canım ilerden sağa sapacağız. Sana söylemeyi unuttum. Akın Üsküdar da caz bar açmış. Orada toplanacağız. Her zaman toplandığımız lokal iptal”
Gizem sağa döndü. “ babasının işlerinin başına geçmesi için Akın iktisat okumamış mıydı caz bar açması sence de garip değil mi?”
Feyza “ belki de babasıyla ipleri koparmıştır olamaz mı?”
Gizem omuz büktü isterik “ olabilir tabii”
Aralarında daha önceden anlaşmışlar gibi kesildi konuşma. Sessizlik yol boyunca devam etti. Barın girişi kalabalıktı. Az ilerdeki otoparka girmek kalabalık da park yeri aramaktan daha mantıklıydı.
Otoparka aracı park etti. Aşağıya indiğinde Feyza’nın bakışlarının ileriye odaklandığını görünce bakışlarını Feyza’nın baktığı yöne doğru çevirdi. Kendilerine doğru yürüyen Mert’i görünce donuklaştı biran. Üniversite bittikten sonra hiç görmemişti Mert’i. Lokal’e ve hiçbir davete katılmamıştı. Şuan burada neden olduğunu anlamış değildi. 1.80 boylarında olan Mert üniversiteye geç başlamıştı. O yüzden kendilerinden büyüktü. Nisan da 33 yaşına girmiş olmalıydı. Yanında yoktu lakin üniversite yıllarında doğum gününü kutlamıştı birçok kez. Ayrıldıktan sonra Mert’in “ arkadaş kalalım” cümlesine itaat etmemişti. Saçlarında tek tük beyazlar oluşmuştu. Olgunlaşmış görünüyordu.
Mert Feyza’ya yaklaşarak “hiç değişmemişsin cadı” dedi. Belinden kavrayarak kendi etrafında bir tur çevirdi. Ardından yanağını öptü.
Feyza “ sen değişmişsin sanki” – duraksadı- “ yaşlanmış gibisin”
Mert “ olsun o kadar cadı sende daha bir güzelleşmişsin.”
Feyza bakışlarını Gizem’e çevirerek “ bir selam verebilirsiniz birbirinize sanırım”
Mert Gizem’e doğru birkaç adım attı. “ bir selam veremeyecek kadar kötü anılarımız olmadı hiç” –elini uzattı- “ seni gördüğüme sevindim”
Gizem uzatılan eli sıktı. “bende” dedi sadece. O kadar söylenilecek kelime ve cümle vardı. Fakat o cümlelerin hiç biri şuan kullanılmak için söylenmemişti sanki
Mert gözlerini Gizem’in gözlerine dikti. İki ayrı mavi bilyenin birbirine çarpması şimşek etkisi yaratmıştı kendisinde. Aradan geçen uzun zaman aralarındaki tartışmalara yaramış olmalıydı. Belki Mert’in “arkadaş kalalım” cümlesi bundan sonrası için anlam kazanabilirdi.
Feyza “ daha ne kadar öle kalmayı planlıyorsunuz” dedi alaylı.
Gizem o an fark etti. Mert’in elinde elinin olduğunu, elini çekti usulca. Feyza’nın yanına doğru ilerledi.
Barın kapısından içeri girerken Feyza Gizem’in kulağına “ sen bugün aşk istediğini mi söylemiştin bana”
Gizem dudaklarını gevdi “ ben biten üzeri çizilen bir şey istememiştim”
Feyza gülümsedi. “ hiç bitmişse benzemiyordu”
Gizem “ Feyza lütfen” dedi. Konuyu kapatmasını ve bir daha da hiç açmamasını diledi.
Feyza’nın gözleri mekânı tararken “ senin takıntın da buradaymış baksana” dedi
Gizem bar taburelerinin birine oturarak Feyza’nın kimi kastettiğini anlamak için başını çevirdi. Serhan’ı görünce gülümsedi. “ bu aptalın ne işi var burada.”
Feyza “ sırf seni görmek için geldiğine eminim.”
Gizem başıyla olumsuz işareti yaparak “ bu adam dünyada ikimiz kalsak yine de beni görmek istemez. Her zaman bana muhalefet olmuştur sanki bilmiyorsun”
Feyza gülümsedi “ sen ne kadar da toysun bu entrikalı aşk ilişkilerinde böle canım ya. Serhat hayatına Mert girmeden önce en kadim arkadaşın değil miydi? Gecelere kadar ders çalışmıyor muydunuz?”
Gizem “ e ne var bunda. Sırf sınavlardan yüksek not almak için geliyordu yanıma” Feyza’nın söylediği cümlenin altında ima ettiğini görmezden gelerek.
Feyza “ tabii! sınavlar da zaten sen Mert’i tanıyınca birden kesildi. Kuzum adam sana deliler gibi âşık üniversite de bilmeyen yoktu.”
Gizem omuz silkerek “ aman neyse ne. Sen bunu ben tez ödevimde başarılı olup ödül alırken görecektin. Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Neredeyse beni oracıkta kesip yiyecekti.” Bir kahkaha attı ardından
Feyza “ mert hiç değişmemiş ama. Hala sınıf da arka koltuk da oturup uyuklayan Mert işte” Mert’in caz bar da en ücra köşeyi seçmesine gönderme yapmıştı.
Gizem “ sen Mert’i ne zamandır görmüyordun. Seni bayağı özlemiş gibiydi.”
Feyza “ en son 2 yıl önce gördüm Mert’i. Bana iş teklifi etmişti. Başarılı mimarları bir araya toplayıp iş adamlarına özgün konut mimarisi altında proje sunmak istemişti.”
Gizem “ kabul etmedin mi süper bir teklifmiş”
Feyza “ o zamanlar özgür ruhum bir binaya tıkılmak bir ofisim olsun istemedi. Bende geri çevirmiştim” – tekilasını kaldırdı- “ bundan sonra ne olacak bilinmez ama” dedi.
Gizem kıkırdayarak “ ne planlıyorsun? Mert’in iş teklifini iki yıl sonra kabul etmeyi mi?”
Feyza olumsuz anlamda başını salladı. “ hayır, bunu düşünmedim. Ama başka planlarım var sonra detaylı konuşuruz”
Yanlarına Akın’ın gelmesiyle sohbetleri yarı da kalmıştı. “ kızlar burada sıkılmıyor musunuz canlı performans var isterseniz masa açtırayım size”
Feyza Akın’ın omzunda parmaklarını gezdirdi. “ Bence canlı performansın başlangıcını biz yapmalıyız. İlk parça dans etmek için uygundur muhakkak” dedi. Akın’ın utangaç hareketleriyle dalga geçercesine gibi biraz daha yaklaştı. “ ne dersin?”
Akın bakışlarını yere eğerek “ bir Feyza klasiği. Sen nasıl istersen” dedi.
Feyza Gizem’e göz kırptı. Ardından Akın’a dönerek “ mezuniyette dans edecek kız bulamamıştın beceriksizliğinle şimdi nasılsın dans da “
Akın “ değişen bir şey yok aynıyım ayaklarına dikkat etsen iyi olur”
Barın ortalarına geçerken canlı performansın ilk parçası başlamıştı. Gizem Feyza ile Akın’ı izlemeye o kadar çok kaptırmıştı ki kendisini yanına gelen Mert’i fark etmemişti bile.
Mert “ rahatsız etmiyorum umarım seni”
Gizem bakışlarını Mert’e çevirdi. “rahatsız olmam için bir sebep yok şuan için” dedi gülümsedi ardından “ istersen sana bir içki bile ısmarlayabilirim”
Mert Gizem’in gülümsemesine eşlik ederek “ şahane görünüyorsun.” Gizem’i süzüyordu baştan aşağıya.
Gizem “ Feyza’nın zevki” Başını arkasına çevirdi. Kokteyl hazırlayan barmene “ ben bir tekila daha alacağım. Arkadaşıma da bir konyak verir misiniz?”
Mert bakışlarını Gizem’in bakışlarına odaklarken “ unutmamışsın hangi içkiyle aramın iyi olduğunu” dedi şaşırmış görünüyordu.
Gizem “ yapma Mert. Uzun bir arkadaşlık dönemimiz oldu. Kısa da olsa flört. Tüm bunları unutmamı bekleyemezsin benden.”
Mert “ evet kısa bir flört dönemi” dedi. Bunu söylerken ses tonu boğuk çıkmıştı.
Feyza’nın yanlarına gelmeleri ile sohbet kesilmişti. “ hayırdır Mert fırsatları değerlendiriyorsun bakıyorum” dedi. Kendisinin Gizem’in yanından ayrılır ayrılmaz Gizem’in yanına gelmesine taş atmıştı.
Mert “ yok canım olur mu öle şey. Ben sadece içki almak için gelmiştim” dedi. Aceleyle. Düşüncelerini ele vermişliğin tedirginliği vardı üzerinde.
Feyza “ hadi öle olsun.”- Üstülüğün kendinde olduğunu hissettiriyordu ses tonu. Gizem’in elinde bulunan tekilayı aldı. Ciddiyete bürünerek “ Aslında bu gece seni gördüğüm iyi oldu Mert. Seninle konuşmamız gereken birkaç bir şey var” dedi. Elinde ki tekilayı dikti başına. Fondip yaparak masaya bırakarak garsona eliyle bir tane daha işareti yaptı.
Mert “ durum ciddi sanırım” dedi. Feyza’nın tavırlarında ki kararlılığı fark ederek.
Feyza garsonun yenilediği tekilayı tekrardan başına dikti. Bardağın dibini bulana kadar. Bardağı masaya bırakarak “ konuşuruz sonra.” Bakışlarını Gizem’e çevirdi. Boynunu bükerek “ eve gidelim mi Gizem. Ben sıkıldım” cümleyi kurarken o kadar masum davranmıştı ki cümlede ki emir kelimeleri anlamını kaybetmişti.
Gizem “ tamam cicim gidelim.”
Gizem masadan kalkarken Mert “ Feyza’nın nesi var ben ilk kez böle görüyorum.” Derken bakışları Feyza’yı izliyordu.
Gizem el çantasını bar taburesinden alırken “ inan bende bilmiyorum Mert. Bir sıkıntı var ve sanırım bu Feyza’yı ilk ve son kez böle görüşümüz. Köklü kararlar alacak gibi geliyor bana” düşüncelerini net bir biçimde anlatmıştı Mert’e. Mert ile Feyza üniversite de aynı bölümü okuyan fikirleri çok uyuşan iki kadim dosttu. Üniversite de Mert ile Feyza’nın sevgili olduğunu düşünenler azımsanmayacak kadar çoktu.
Mert “ istersen ben bırakayım sizi eve” dedi. Feyza Mert’i endişelenmiş görünüyordu.
Feyza “ parazit yapma Mert. Biz iyiyiz” dedi. Mert’in. ‘ben bırakayım’ cümlesini duymuştu
Gizem “ ben hazırım canım çıkalım”
***
Gecenin ilerleyen saatlerinde eve gelmişlerdi. Feyza günün yorgunluğunu atmak için duşa girmişti. Gizem için de Feyza’nın duşa girmesi iyi olmuştu. Normalde Feyza’ya içki dokunmazken bu gece iki tane tekila Feyza’yı sersemletmeyi başarmıştı. Zihninin karmaşıklığından dolayı olsa gerek diye düşündü.
Gizem salona geçti. Feyza’yı şuan kendi haline bırakıp üzerine gitmemesi gerektiğini yineliyordu kendisine. Beyninin için kemiren sorulardan kurtulmak istercesine sehpanın üzerinde bulunan tablette uzandı. Kanepeye geçerek tabletti açtı. Maillerini bakmayı düşünürken biran zihnine Buğra geldi.
Buğra için açmış olduğu özel msnyi açtı istem dışı. Tabletin sol köşesindeki saatte baktı. Saat 01.23 geçiyordu. Geceleri uyumadığını ve çevrim dışıyken dahi yazmasını istediği cümleler geçiyordu zihninden.
İstem dışı “ orda mısın?” yazdı. İletiyi gönderirken çok samimiyet içeren bir kelime yazdığını fark etmişti. Aldırış etmedi yazdığı kelimeye. Nevrofik bozukluğu yaşayan insanların ruh halleri dengesizleşebiliyordu çoğu zaman. Nevrofik bozukluğuna sahip bir kadın figürü çizmeye çalışıyordu Buğra’nın zihnine. Bu yüzden birden fazla kişilik sergilemesi yapması gerekecekti.
Buğra’nın bilgisayarının başında olmadığını düşündü. Şuan ne yaptığı hakkında en ufak bir fikri yoktu. Zaten düşünmesi gereken birçok olayın içindeyken neden Buğra gelmişti zihnine bunu da anlamış değildi. Kendisini sorgulamaktan ve alacağı cevaplardan çekiniyor olmasına gülümsedi.
Feyza’nın salona girmesiyle düşünceleri dağılmıştı. Dantel detaylarıyla şekillendirilmiş kırık beyaz boxer üzerinde de asklı beyaz düz atlet vardı. Feyza her zaman fiziğine güvenmiş olduğunu giydiği kıyafetler ispatlıyordu. Uzun pürüzsüz bacakları vardı. Teninin esmer olması avantajını her zaman kullanıyordu. Saçlarında havluyu gezindiriyordu. Gözlerini Gizem’in kucağında ki tablette dikerek “ bu saatte hayırdır” dedi alaycı bir ses tonuyla sağ gözünü kırpmayı ve yüzünde tebessüm bırakmayı ihmal etmemişti.
Gizem “ hiç öylesine” dedi. Suçüstü yakalanmış gibi hissetti kendisini. İçinde bulunduğu durumu anlatmanın çok güç olduğunu düşündü. Bir hasta için yaptıklarını Feyza’ya söylediği an hakkında çok farklı düşüneceğini tahmin etmek zor değildi.
Feyza Gizem’in yanına oturarak “şu hiç dediğine bir bakalım” dedi. Tabletti eline aldı. Tek bir kişinin olduğu msn’e baktıktan sonra “ Kim bu Buğra Sönmez” dedi. Msn adresinde ki isim ve soy isimi okumuş gözlerini gözlerine dikmişti. Bir açıklama beklediği aşikârdı.
Gizem “ hiç yani gerçekten düşündüğün gibi değil” dedi savunmaya geçerek.
Feyza Gizem’in msn adresine göz atarken düşünceli bir ses tonuyla “ lacivert sema ve kan” tableti sehpanın üzerine bırakarak Gizem’in tam karşısında bağdaş kurdu. “dinliyorum cicim”
Gizem bakışlarını Feyza’dan kaçırarak “ hastam ve hazırlayacağım yeni tez için uygun bir aday” tek düze bir ses tonuyla söylemişti.
Feyza “ sonra” dedi. Gizem’in bir şeyler gizlediğini ima ederek
Gizem “ inan sonrası yok. Problemli biri ve psikolog olarak konuşamıyorum. Düşüncelerine inemiyorum. Sen Kaan için msn adresi açtığını söylediğin gün ben de bunun hasta için bir irtibat aracı olduğunu düşündüm”
Feyza “ hım.”dedi düşünceli bir halde. Aklı başka yerlere gitmiş gibiydi.
Gizem “ Şimdi sıra sende. Sen anlat sana ne oluyor İzmir’den geldiğinden beri garip davranıyorsun”
Feyza derin bir nefes çekti. “ her şey üst üstte geldi bende cici. O yüzden kafam karışık”
Gizem “ Anlatsana. Bir çözüm buluruz mutlaka”
Feyza “ olur cici kısa bir özet geçeyim senin için. Kaan beni aldatıyormuş. Yani kendi öle söyledi msn de ki bana. Benimle evlenmeyi hiçbir zaman düşünmemiş. Ben ona ve ailesine uygun değilmişim. Ortam kızıymışım benden bir anne bir eş olmazmış. Diğer sorun ise babam ve annem. Benim artık evlenmem ve düzenli bir hayat kurmamı istiyorlarmış. Ölmeden önce ki tek istekleri buymuş. Evin tek çocuğu olduğum için hep şımartmışlar ve hakları olanı istiyorlarmış. Bir torun haklarıymış falan filan uzun bir öğüt faslından sonra en son memlekete gelmem ve işlerin başına geçmemi istediklerinde bende film koptu. Bütün ipleri attım geldim işte.”
Gizem “ Kaan sana sırılsıklam âşıktı bir yanlışlık olmalı bunda” dedi duyduklarına inanamamıştı.
Feyza başını olumsuz anlamda sallayarak “ yok cici yok bir yanlışlık yok” ses tonunda ki vurgu da öfke patlamalarını görüyordu.
“Kaan ile konuştun mu?”
Feyza gülümsedi “ bir de konuşacak mıyım onla yapma Gizem bu kadar düşeceğimi düşünmüyorsun değil mi? Kaan benim bir şey bildiğimi bilmiyor. Ona hiçbir şey söylemedim. İzmir de ki iş bitiminde ona haber vermeden İstanbul’a geldim işte.”
“aramadı mı seni şuana kadar”
Feyza “ bilmem telefonu kapattım seninle konuştuktan sonra bir daha da açmayı düşünmüyorum.” –başını olumsuzca salladı - “ Kaan’dan daha önemli problemlerim var şuan da cici onu boş ver”
Gizem “ ne yapmayı düşünüyorsun cicim” dedi Feyza’nın alacağı kararları merak ediyordu.
Feyza derin bir nefes çekti. “ ilk önce bir haftaya ihtiyacım var. Bir hafta içinde kendime bir ev bulabilirim sanırım. Ardından bir ofis açmaya niyetim var. İstanbul’a yerleşmeye karar verdim. Göçebe bir yaşam tarzını bırakıp sabitlenmeye ihtiyacım var ilk olarak.”
“ peki, bir haftaya neden ihtiyacın var onu anlamadım” Feyza’nın neyi sorun ettiğini anlamamıştı.
Feyza “ sen bir hafta beni misafir eder misin onu söyle?” dedi gülümseyerek.
Gizem dudağını büzdü. “ şuan saçmalıyorsun. Bir haftaya filan ihtiyacın yok. Ofisi de evi de aceleye getirme. Mimarlık alanında pek bir bilgim yok ama senin aldığın her işin 4 – 5 ay sürdüğüne göre bir evi yenilemek ya da dekorasyonunu yapmak vakit alıyor olmalı.”
Feyza gülümsedi “ ince detaylara takılmazsam bir hafta da hallederim sen merak etme canımcım o konuda.”
Gizem “ zaten burada yalnız yaşıyorum Feyza. Senin yanımda olman bana da iyi gelir bunu unutma olur mu?”
Feyza “ biliyorum canım. İyi ki varsın” dedi tüm içtenliğiyle.
“ baban ve Kaan’a İstanbul da yaşamaya karar verdiğini söyleyecek misin?” soru dolu bakışlarını Feyza’ya dikmişti.
Feyza başını tavana odakladı “ Bundan sonra hayatımda Kaan olmayacak bundan eminim o yüzden benim hayatımdaki hiç bir şeyi bilmesine gerek yok buna hakkı da yok. Babama gelince bilmiyorum. Şuan için konuşup birbirimizi daha da kırmasak diye düşünüyorum.” Cümlelerinde ki kararlılıktan tüm bu detayları daha önceden düşündüğünü sezinlemişti.
Feyza “ geç oldu cicim uyumuyor muyuz?”
Gizem ayağa kalktı Feyza’nın elinden çekiştirerek “ özür dilerim cicim düşüncesizliğimi bağışla. Yol yorgunusun dinlenmen lazımken ben seni lafa tutuyorum”
Feyza gülümsedi “ abartma canımcım” diyerek Gizem’in kendisi için hazırladığı odaya geçti.