Ey damarlarım!
Ey kederini gama vurmuş gönüllü dudaklarım!
Mâsumiyetin hırçın rüzgarından sana sesleniyorum.
Yağ içime,
Dökül kalem kalem,
Çizil alnıma.
Uyansın devler!
Uyansın kurtsuz puslu ekinler!
Yağ içime,
Arındır derdimi.
Âşikâr olsun ekin tarlalarındaki buğdalar.
Tâne tâne ayrılsın yapraklarım.
Bereketim olmaszan nasıl açarım?
Ben garip bir toprağım.
Meltem tutmuş bir kuru dalım.
Sen olmazsan öleceğim.
Sen yok olursan, ben çürüyeceğim.
Damar damar iliklerimde hissettiğim nefesim!
Esenlik doldur, serinleyeyim.
Ben süt çiçeğiyim.
Köklerim nârin, yapraklarım sert.
Kırılmaz sanırsın ya,
Akmaz sanırsın içimdeki derdim,
Lâkin çok dolu bir geceyim,
Ansızın kopabilirim.
Kavurucu güneşten sıyrılıp sana ulaşmalıyım.
Fırtına içinde toz bulutu olmalısın.
Hiç kimse görmesin diye beni sarmalısın.
Buğulu yağmurun suyuna aldanma!
Kan pınarları sarmasın sana.
Ayazlı ormanda yanma!
Kuru çamurlara bulanma!
İçime dökül ve beni arındır bu yalancı sükûttan.
Benim derdim sana.
Yağmayan toprağa.
Sızmaya güneş damlalarına.
Evrenin her yerine dağıl.
Kara buluta mesken tut.
Seslensin sana yetimler.
Kepçe gelin yapsınlar,
Akmasın gönüllerine kuru çınarlar.
Sen derdi olana dermân ol.
Ve benim dermânıma sen mesken ol.
Benim göz damarlarım akmasın gönlüne,
Sen onları da tut,
Esîr et kendine....