~seni daha yakından tanımak;
seni daha yakından tanımak istemiyorum.
burası güzel, duralım burada.
vedalaşma fasıllarındaki, mütereddit el kol hareketlerin hep olsun istiyorum.
pardon, daha fazla tanımak istemiyorum seni.
bana eski fotoğraflarını göstermene gerek yok.
ben sadece, seninle onbinlerce fotoğraf biriktirmek istiyorum, mesut insanlar fotoğrafhanesi’nde çekilmiş.
lütfen beni yanlış anlama.
seni daha iyi tanımak istemiyorum.
ben sana çaylar demlemek istiyorum. cevizli ekmekte, domateslibeyazpeynirli tostu sever misin’i, ilk defa birlikte kahvaltı ettiğimizde öğrenmek istiyorum.
şiir sever misin, bilmek istemiyorum. edebiyat tarihçileri tahkik etsin onu.
ama sana şiirler okumak istiyorum. şairlerinden söz etme bana. benimkiler ikimize de yeter.
ismet özel ölmedi, / cemal süreya çok önceden söyledi, / fazla şiirden öldü edip cansever / ve söylediği gibi ah muhsin’in, / kuşlar ölürlerse yere düşerler.
seni daha yakından tanımak istemiyorum. lütfen.
ben sadece;
seninle fotoğraflar biriktirmek istiyorum.
sana çaylar demlemek istiyorum.
sana şiirler okumak istiyorum.
mızıkamla muğlak ezgiler çalmak, kâğıttan gemiler yapmak istiyorum.
uzak diyarların çocuklarına ve onsekiz yıl öncesinin yangınlarına -söndürmezama- gözyaşları dökmek istiyorum seninle.
seninle gülmek, hemen akabinde ağzında oluşan kıvrımda kaybolmak istiyorum.
en bilinmez esnaf lokantalarında, lezzetini samimiyetine borçlu tatlar keşfetmek istiyorum seninle.
seninle iklimlerarası yolculuklara çıkmak istiyorum, sırtımızda birkaç parça eşyayla.
karkaplı kaldırımlar üstünde sıcak kestane yiyerek yürümek istiyorum.
eski kokulu sahaflar gezmek, plaklar dinlemek istiyorum.
sana hediyeler almak istiyorum.
seninle, mutlak bir sonsuzluğa gebe, her seferinde farklı yarım kürelerin sabahlarına kadar sohbet etmek istiyorum.
sesini hep daha yakından duymak istiyorum. ama,
anla beni.
seni seviyorum.
seni daha yakından tanımak istemiyorum.
- belki tanısam, seni de sevmem.