Sen Susunca Dünya Başıma Yıkılıyor, Susma
Cehennemin ortasındasın tam da bu gece. Sevdiğin adamlardan biri hiç acımamış ve kırmış seni. İnsanın en yalın halisin, yalnızsın bir o kadarda öfkelisin. Adımların hızlı, nefesin sık, sesin gür, saçların dağınık, avcunda yeryüzünün en sıcak ateşi var, hissediyorum. Sen mükemmel bir detaysın ve anlatmaya doyamıyorum.
Onlarca söylenmemiş sözün var, tıka basa dolu gırtlağın. Bir konuşsan neler söyleyeceksin, tahmin ediyorum. Şimdi ve hemen, bırak elindeki her şeyi. Sil bugüne dair ayrıntıları tek celsede. Karanlık bir odaya sığın, çırılçıplak öfkeni dizginle. Bu gece, kendin için süslen mesela. Geç aynanın karşısına, en güzel rujunu sür, kes saçlarındaki kırıkları, tara… Ojeni bul, en sevdiğin elbiseni giy, hiç giyilmemiş ayakkabılarını çıkart dolabından. En güzel parfümünü sık ve bir masa hazırla kendine. Bu gece senin gecen!
Yorgun kadınsın, güçlü ve öfkelisin. Bencilsin, seviyorum her halini. Avuçlarının arasında daima bir bıçak, dudaklarının iki arasında sürekli bir öfke, gözlerinde hırs, sırtında bıçak yaraları ve ışıklar sönüp, makyajın yastığa bulaşınca gözlerinde kopan kıyamet. Seni anlatmaya doyamıyorum.
Beyaz bir örtü ser salonda misafirden misafire kullandığın yemek masana, tek bir tabak koy, tek bir çatal getir, tek bir kaşıkla başla yemeğe. Rakıyı başköşene, kadehi soluna, hatıralarını önüne koy. Sen mükemmel bir detaysın, ayrıntılarla süsle bu geceyi.
Kurumuş papatyaların, solmuş sardunyaların ve yaralı bir kalbin var. Bu gece tüm şarkılar senin için. Radyoda Müzeyyen, aklında bin bir isim, kalbinde fırtına; dizlerin yaralı ve sen koşmayı öğreniyorsun şimdi.
Korkma, aç radyonun sesini sonuna kadar. Telefon çalsın, açma; kapı çalsın bakma; gözyaşların göz pınarlarına kadar gelsin, tutma. Bu gece bütün şarkılar senin için, cehennemden bir parçasın sen; alev alev yanıyorsun karşımda. Feryatlarına şahitlik ediyorum, kalem titriyor, kağıt lime lime, öfkeden kopmuş bir parçasın yanı başımda.
Sabret biraz, yarın sabah her şey geçmiş olacak. Isırma dudaklarını, ağla; sıkma dişlerini, konuş; sustukça ölüyorsun; susma. Varlığın yokluğun fazlası, anlat. Nasıl kırdılar seni, kaç kere aynı yerden kırıldın, susma. Gözlerin bir bir söylüyor feryatlarını, susma. Bir duble daha koy, bir yaraya daha tuz bas, bir perdeyi daha kapat, susma. Sen susunca dünya başıma yıkılıyor, susma.