سلاما على لون الحزن في عينك
( gözlerindeki hüznün rengine selam olsun.)
Tedavi sayesinde ufak ufak adım atıyordum yinede 10 dakikadan fazla ayakta kalamıyordum...
Ben mutluydum ama seher bana belli etmek istemese de ailesini çok özlüyordu... Apar topar geldiği için kimseyle vedalaşma şansı bulamamıştı....
Erkek kardeşimi aradım " Taha müsaitsen bize uğrar mısın" dedim.. " tabi dersim bitti müsaitim ne demek geliyorum hemen "
Kardeşim Taha İngilizce öğretmeniydi ,içimizde okuduğu bölümün hakkını veren tek kişiydi " ilahiyat okumuştum ama kitaplara olan hayranlığım dan dolayı devam edememiş Beyazıt da ufak bir dükkan açmıştım...
Sehere seslendim mutfak da yemek yapıyordu "efendim Ömrüm" dedi
"Bir şey konuşacağım seninle gelir misin" dedim
"Hayırdır inşallah, ne oldu" Yanıma geldi.
Ellerini tuttum seninle beraber bir yerlere gidelim ne dersin.. "Akşama kadar beni görmekten bıktın değil mi? Dedi gülerek.
"ben senin gözlerine bakarak bir ömür sürerim" biliyorum dedi.. iyi olur evlendiğimiz günden beri bir yerlere gidemedik.. aksilikler üst üste geldi" dedi
"Taha yı aradım gelecek birazdan , arabayı o sürer, hem kendisi de gezmiş olur biraz dedim. "
"Olur ben yemeği hazırlayayım hızlıca o zaman"
Yaklaşık yarım saat sonra Taha geldi "iyi misin yaralı aslan , ne oldu bir durum mu var. Aksiyonun eksik olmaz senin sanırım bu sefer Somali ye falan git ora da durumlar karışık diyorlar .. Seher geldi " kocamı rahat bırak" seher İngilizce bildiği için evde tek rahat iletişim kurduğu kişi Taha idi..
" alırım bak ayağımın altına önemli bir şey diyeceğim seheri gezdireyim biraz ayaklarımı uzun süre oynatamıyorum arabayı sen kullansan bizimle gelsen olur mu ?" Tabi olur abi ne demek ama nereye gideceğiz ? uzun yolsa izin alayım ben.
"Bursa, Bilecik, Balıkesir, Buraları tasarladım kafamda sen ne dersin" çok süper olur ne zaman çıkıyoruz " hemen yemekten sonra"
Funda hanımı arayayım ne diyecek bakalım" "sıkıntı yaparsa bana ver telefonu" ( Funda benim okul arkadaşımdı,özel bir kolejleri vardı babasının desteğiyle açmıştı, Taha da orada İngilizce öğretmenliği yapıyordu iyi bir arkadaşlığımız vardı Funda ile)
Taha" Funda hanımın selamı var dedi izni aldım ama yemekten sonra eve uğrarım siz yengemle hazırlanana kadar ben gelirim" Tamam olur ama arabayı da yıka istersen seher elinde tepsi içeri girdi " ben findayi sevmiyorum hiç " Taha " sen neden sevmiyorsun o findayi dedi gülerek
yapma yenge Funda abi mi abisi gibi görür sizi cok seviyor ama abim onu nasıl görüyor bilmiyorum.. dedi
"Şimdi oldu birazda benzin Dök tam olsun dedim" ben karımı seviyorum,bu gözler onun dışında kimseye bakmaz dedim...
Seher, bilmiyorum inşallah yanılıyorum dur onun gözlerinde benim Muhammed'e baktığım bakışlar var...neyse hadi yemek yiyelim..dedi
Haksız sayılmaz dı Funda eskiden beri tanıdığım bir arkadaşımdı bir iki defa benimle konuşmak istemiş ben geri durmuştum bu kadar yıl geçmişken ihtimal vermiyordum...
Yola çıktık ilk İznik'e gittik ordan da Bilecik'e Ertuğrul Gazi ve Şeyh Edebali hazretlerinin kabirlerini ziyaret ettik.. akşama doğru bursa ya geçtik Emir sultanı ziyaretten sonra ulu camiye geçtik seher çok beğenmişti bursa yı o gece bursa da kaldık... sabah uyandığımızda seher sancısının olduğunu söyledi " paniklemiştim hastaneye gidelim hemen. "Biraz bekleyelim geçmezse gideriz" dedi seher
Ama yüzünden acı çektiği belliydi "kalk hazırlan böyle olmaz geç olmadan gidelim dedim.. Taha yı uyandırdım hastaneye vardık acilde bir kaç tahlil istediler doktor bizi yanına çağırdı " hastayı ameliyata almamız lazım çocuğun kalp atışları yavaş " ikimizde tedirgindik daha 7. Ayında daydı "biz İstanbul'a gitsek doktor bey orada aile doktorumuz var " bu halde sizi yollayamam çocuk ölürse anneye zarar verebilir onun için lütfen bir an önce ameliyata almamız lazım" Tamam dedim
Seher çocuğumuz için endişeleniyordu apar topar ameliyata aldılar hayatımın en uzun bekleyişiydi saniyeler bile saat gibi geçiyordu, kendimi suçlu his ediyordum, buraya gelmesek böyle bir şey olmayacaktı diyordum kendi kendime. "Ya ikisine bir şey olursa ne yapacağım Allahım sen ailemi koru diyordum" zaman uzadıkça içimdeki korku artmaya başlıyordu kendi kendime şimdiye çıkmış olmaları lazımdı,muhakkak kötü bir şey oldu diyordum kardeşim" sakin olur musun abi, iyi geçecek yeğenim güçlüdür benim ama sen sakin ol... içimde fırtınalar kopuyor du bu bekleyiş insanı adeta eritiyordu, soldu mu acaba benim çiçeğim, ben razıyım allahım onun yerine al beni.. sürgüne çektim Sevdamı, tırnağına değişmez iken alemi, şimdi umutsuzluk kapısında bekliyorum onu köle gibi... Ben onu öyle basit sevmedim, mayinlar bombalar korkutmamış sindire memişti beni ama bu beklemek dizlerimin bağını çözmüş, kalbim ortadan ikiye ayrılacak gibi, Allahım senin zatın ezeli ve ebedidir benim ne dünya malında nede şan şöhrette gözüm var, tek bir dileğim var gönlüme yerleştirdiğini bu zayıf kuluna bağışla.