Serakib
O günün akşamı kardeşimi aradım arabamı satmasını parayı bana göndermesini söyledim. Nedenini sordu onlara burada kalacağımı söyleyemedim...
Heyecanlıydım seherle aynı yerde olmak, aynı havayı solumak, bu benim için cenneti andıran bir şeydi...
İkimizde çok mutluyduk konuyu ablasına açmıştı,ablası inanmamış olacakki benimle konuşmak istemişti. Bana "Kızkardeşim le dalga geçmiyorsun" değil mi? Diye sordu
Ona" ben onu çok seviyorum o benim bahar gözlüm onu üzmek bir yana onun için kendimi feda edebileceğimi söyledim...
Ablası ciddi olduğuma kanaat getirmiş olacakki" akşama ikinizde bize gelin" dedi
Bir taraftan sevinç diğer taraftan da korku içindeydim, ya ailesi beni istemezse onu bana vermezlerse diye düşünüyordum içten içe nefesim daralıyor kalbim sızlıyor du..Seher korkacak bir şey yok gönlünü ferah tut ben seni kimselere bırakmam diye beni teselli ediyordu...
sabahın erken saatlerinde kalkıp hazırlandım
Beraber otobüse bindik ablam akşam yemeği için gelmeni rica etti dedi bende çok heyecanlıyım bilmiyorum içimde acaip bir tedirginlik var dedim korkma bende orda olacağım, ben yanında olacağım dedi
varmıstık üniversite ye harabeye demek daha doğru olurdu sanırım
yıkık beton yığınları içinde mücadele etmeye çalışan insanlar,gıbta edilecek bir davranıştı bu.
Selman hoca beni diğer öğretmenler le tanıştırdı hepsi de cana yakın bir o kadar mutevazi insanlardı.. bana küçük bir oda verdiler camı ve Çerçevesi olmayan bir oda içeri girdiğimde hüngür hüngür Ağlamış kendi okuduğum üniversite ile burayı kıyaslıyordum zenginlik ve şımarıklık içinde okuyan bizler eğitimin ne demek olduğunu bu insanlardan öğreniyorduk...Her birinin ayrı bir hayali vardı geleceğe dair... tabi sağ kalmayı başarılarsa...burayı görünce ne kadar muazzam şartlara sahip olduğumuzun farkına varmıştım her tarafın resmini çekip arkadaşlarıma yolladım ve ellerinden geldiğince gençlere göstermelerini söylemiştim...
oda dan dışarı çıktım etrafı gezerken seherim geldi" ne o ağladın mı "dedi gülümseyerek" biz alıştık sende alış gel sana yaralandığım yeri göstereyim" dedi.dershane bölümüne gittik.
işte bu ankaz altında kaldım ve ilk defa seni ne kadar sevdiğimi bu enkazın altında anladım dedi gözleri dolarak ellerime camlar batmış umudumu kayb etmiştim diye ekledi...
Ama şükürler olsun sen şimdi yanımdasın ve aynı enkazın yanında sana seni ne kadar sevdiğimi söylüyorum. Bu benim için bir mucize iyiki varsın ve iyiki yanimdasın..seni seviyorum hemde çok dedi ilk defa bu kadar uzun cümle kurmuştu ve her cümlesinin sonunda elhamdulilah elhamdulilah kelimesini ekliyordu.. O konuştukça benim içime tarifi imkansız bir huzur doluyordu ve ben ona ne kadar aşık olduğumu anlıyordum...O gün huzur ve mutlulukla beraber hüzünüde tatmıştım...
işim bitince beraber çıktık akşam geç kalma diye seslendi otobüse binerken o kadar mutluydu ki anlatamam yürürken biraksalar bağıra bağıra haykıracaktı mutluluğunu, ama içinde yaşıyordu ve bunu bir ben biliyordum.
Demekki insan el ele tutuşmadan da birine sokulmadan, öpüşmedende yaşayabiliyordu aşkı. Bizimki öyleydi sadece bakışlar dan kaleme döksen destan yazardın...