Serakib
Yıkık ve virane ye dönmüş bir şehirde yaşama tutunan, ve sadece allaha güvenmiş bir halk....
Bütün dünya üç Maymunu oynarken, etten ve kemikten uçaklara bombalara göğüs geren bir halk... İşte idlib bu azim ve kararlı halkın barındığı bir şehirdi....
Senaryo hep aynıydı sabahın erken saatlerinde başlayan bombardıman gece geç saatlere kadar devam ediyordu...
Parasıyla Öğünen arap ülkelerinin ortasında yalnızlığa mahkum edilmiş bir mazlum millet..
Günler haftaları haftalar ayları kovalamıştı.. seherle evliliğimizin 5. Ayıydı 3 odalı şirin müstakil bir evimiz vardı.. ve ben ona halen ilk günkü gibi aşıktım şartlar gittikçe ağırlaşmış rejim askerleri gittikçe idlibe yaklaşıyordu ama seher burda kalmayı kafasına koymuş kararından vazgeçmiyordu.
Konuyu her açtığımda "bunu bile bile benle evlendin şimdi neden beni zorluyorsun"
"Biliyorum ama sen ölürsen ben ne yaparım yalnız başıma" diyordum..
kararından vazgeçmiyor buda beni günden güne derin düşüncelere sevk ediyordu...
Hergün onu kayb etme korkusuyla evden çıkıyordum... yine böyle bir sabah evden çıkmış işe gidiyordum önce bir toz bulutu ve ardından kulakları sağır eden bir ses... kulağımda uğultulu sesler sersemlemiş bir şekilde arabadan indim etrafa bakıyor ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ayaklarım da bir sıcaklık his ettim ayakkabım kanla dolmuştu yere yığıldım nefes almakta zorlanıyordum....Bir an bütün hayatım gözümün önünden geçti.. Seher,seher dedim kendi kendime dilim ağırlaşmıştı ağzımda kendi kanımın ağır tadı vardı.. uğultulu sesler arasında bir feryat yankılanıyordu seherin sesiydi bu doğrulmak istiyordum ama yapamıyordum, bana sarılmış yüzümü oksuyordu sesini bir inilti gibi duyabiliyordum ancak...
Gözlerime bakıyordu sarsıyor ses ver diyordu feryad ederek sadece gülümsü yordum onun kollarındaydım çaresiz çe bana bakıp ağlıyordu... gözlerim kararmış sadece havanın soğukluğunu his ediyordum.. gerisini hatırlamıyorum apar topar hastaneye kaldırmışlar.. Babamın girişimleri sayesinde Reyhanlı ya getirmişler...beni
Gözlerimi açtığımda annem ve seher yanıbaşımdaydı halen nefes almakta zorlanıyordum. Burası neresi bana ne oldu diyordum... Annem yok birşey oğlum şükürler olsun rabbim seni bize bağışladı..
O ana dair birşey hatırlamıyordum ayaklarımı kendime doğru çektiğim de derin bir acı his etmiştim ayaklarımın ikisinde de platin ve demir vidalar vardı...
Hareket edemiyordum sonra sehere baktım iki büklüm olmuştu âdeta yanıma yaklaştı...
"şükürler olsun rabbim sensiz bırakmadı beni, Öleceksin diye çok korktum" ellerimi sıkıca kavramış öpüyordu vücudum ağırlaşmış bacaklarımı zor his ediyordum..
Nerdeyiz diye sordum Reyhanlı dayız dedi Reyhanlı mı. ? İyide nasıl geldik buraya baban sayesinde dedi... biraz duraksadım hızlı nefes alıp veremiyordum...
"Bak seher hanım sen gelmem dedin, ayrılmam dedin ama; Cenabı hak bizi buraya getirdi... şuan bunumu düşünüyorsun sen yanağımı sıkmıştı "bak anneme söylerim" dedim..
Dene istersen "anne" diye bağırdım annem "ne oldu oğlum" yok birsey." babam nerde" dedim
"Seher kızımın evraklarını hal etmeye gitti oğlum gelir birazdan"
Ne evrağı dedim "bilmiyorum oğlum baban gelince sorarsın" barınma kağıdı felan diyordu baban... dedi...
Ayaklarım acıyordu ama içimde bir sevinç vardı babam muhtemelen seher için oturum izni alıyordu bugüne kadar nüfuzunu kullanmayan babam seher için devreye girmişti... sonra seher oturdu yanı başıma...
Ben birşey hatırlamıyorum ne oldu, "uçaklar yol üstündeki binaları bombalamış arabanın içinde olmasan Allah korusun ölürdün"... patlamayla beraber içimde birşeyler koptu kendimi sokakta buldum yola doğru baktığımda diz üstü oturmuş boynun önüne düşmüştü, o an Hayır! hayır! olamaz olamaz diyordum kendi kendime sana doğru koştum baygındın, hastaneye getirdik ordanda babanı aradık...sonrası malum burdayız..
"Kaç gündür buradayız" dedim 8 gün oldu "8 gündür uyuyormuyum" evet dedi Seher...
Sana sekiz gün ama bana sekiz asır gibiydi kimseden net bilgi alamıyordum, cok dua ettim..
Allahım eğer ölürse benim canımı da burda al diyordum... ama sen uyandın şimdi yanımdasın. Sonra elimi tuttu karnına götürerek "ikimizde çok üzüldük" dedi ben kekelemeye başladım ki ki kim ikiniz derken baba mı oluyorum evet dedi o anki duygu tarif edilemez di hem seherim yanımdaydı hemde çocuğumuz olacaktı bu ap ayrı bir duyguydu...
"Beni söylediğime pişman etme utandırıyorsun beni" tamam ama ne yapayım bu mucize gibi dedim...
"Seher" dedim "efendim ne oldu " beni dürtermisin dedim" rüya değil degilmi" sonra burnumu sıktı bak bakayım rüyamı değilmi ? Tamam tamam değilmiş..
Sonra babam geldi içeri girer girmez gözleri dolmuş "oğlum ne yaptın sen böylemi dönecektin diyerek sarılmış tı bana..
çok korkuttun bizi deli oğlan çok dedi..
iyiyim baba şükür allaha iyiyim mevlam beterinden korudu.. Elhamdulilah Elhamdulilah oğlum... sonra ayaklarını fazla hareket ettirme oğlum biraz sancılı olacak ama geçecek inşallah...Annem içeri geldiğinde işaret ettim yanıma yaklaştı "babama sorsana seherin işi ne oldu hal etmiş mi" bu yaşıma kadar babama direk soru sormamıştım hep annem aracılığı ile soruyor öyle cevap alıyordum...
Annem bey gelinin işlemlerini ne yaptın sıkıntı yok hanım o iş tamam gelin burda artık... ohbe dedim işte buydu ey allahım sen nelere kadirsin kendi başıma bu işi çözemezdim ama sen öyle bir yol çizdinki herşey bir anda hal oluverdi... Sehere baktım bana bakıyordu sessiz sedasız ayaktaydı, onun edebi iffeti vakurluğu beni o kadar etkiliyordu ki anlatamam...