Saat 03.16'ydı. Kadın küfrederek yerinden kalktı ve saate baktı. Bu zaman dilimi ona hatırlatmıştı adamı. Sigarasını yaktı. Karşıdaki aynadan yansımasına bakarken gördü, gözlerindeki ışığın artık sönmüş olduğunu. Sonra hüznü gördü o aynada, umutsuzluğu, çırpınışını gördü delice, adamın dokunuşlarını hisseti, nefesini, o sıcak yaz günündeki temiz ellerle dokunduğu ilk adam sahi nerdeydi şimdi? Nasıl uyuyodu? Gelir miydi aklına arada sırada? Sorular aynada çoğaldı
Onlar çoğaldıkça kadın boğuluyordu. Sigarasıda bitmek üzereydi zaten, sigaranın dibinde buldu kendini, birdenbire. Acı, baş döndürücü olarak. Dayanamıyordu artık. Sorular tükenmiyordu. Aynaya baktı tekrar, saçlarına baktı bu kez. Ah hemen kesmeliyim dedi. Rapunzel olmamam dedi. Güzel olan şeylere tahammülü yoktu çünkü. Saçları güzeldi kadının. Kaç erkek beğenmişti o uzun buklelerini? Kaçı aşık olup ardından kaçmayı seçmisti? Hatırlamıyordu bile. Yerdeki uzun bukle bukle saçlarına baktı. Yoktu artık "Kıvırcık Rapunzel". Aynaya baktığında kahkahalar attı kadın. Biri uzaktan izlese, deli damgasını vurar, korkarak uzaklaşırdı ondan. Kadında korkuyordu artık kendinden. Gölgesiyle konuşmaya başladığından beri çok farklılaşmıştı dünya.
Bağırarak uzaklaşmaya başladı. Belki kendinden, belki aynadan uzaklaşıyordu. Ama kaçamıyordu. Bu bir labitentti çünkü. Karar vermişti kendince. Her duvara adamı resmedecekti. Kaçtıkca beynine kazıyacaktı onun resimlerini. Kararları hızlıca değişirken, güneşin doğdugunu fark etti. Gece bitmişti her guzel şey gibi. Artık gelmesini bekliyordu sadece. Yakışıklılığını herkes severdi amenna. Ama kalbine bir tek o aşıktı.
#NK