Sevgili...
Sen bilmezsin sana doğuştan nasıl şiirler yazdığımı.
Bilmezsin kuşlarla haber gönderdiğimi.
Sevgili...
İnanır mısın seni senle,
Seni sensiz de özlediğimi.
Sevgili...
Uçan kuşlara haber gönderdim mısrâlar arasından.
Bilirim ezelden özlersin beni ve ben de seni.
Her birine seni anlattım Sevgili.
Her birine miskuâmberimden sürüp de yolladım.
Belki yel essin kokusu gelsin dersin diye,
Ben lafını etmemen için böyle serîler ekledim düşlerime.
Ve öyle gezdirdim hayallerime.
Sevgili...
Düşlerden ipler kurdum,
Masallar uydurdum hayallerime.
Sevgili...
Günlerden bugün yağmur.
Yağar mısın, göz perdelerime?
Günlerden bugün sen.
Söyler misin, hani nerde?
Sevgili...
İçimdeki sende kayboldum.
Yollara düşerek yoruldum.
Ben seninle değil kendimle savruldum.
Savrulmalar bir amaç.
Amaçlarım varamadı hâlâ netice raylarına.
Binsem o raylar eşliğine,
Geleceğim senin yarınlarına.
Geleceğim diyorum Sevgili.
Uzun, upuzun bir yola koyuluyorum.
Yollar uzasa da bir hissiyat doğuyor içime Sevgili.
Geleceğim diyorum sana...
Söz vermem ezelden.
Tâ evvelki seneden.
İnsan böyle iken nasıl sendelenir Sevgili!
Sersemler nasıl söylenir!
Söylemeler tuttu kulaklarımı,
Kulaklarıma mı fısıldandı dudağın.
Aman Sevgili yapma!
Şah damarıma yakın olma!
Yoksa neylerim bu dünyada?
Dünya içim bir bulut.
Bir ağlar, bir güler.
Gülerken sen gelirsin aklıma.
Hâlbuki sen geldiğin için güler bu dünyam,
Güler öteki dünyam.
Duâm sen...
Zikrim sen...
Aklım, kalbim, rûhum...
Bütün uvzum sen...
Ey Sevgili!
Hâlâ mı sevmezsin beni?
Sis arasından sıyrılan güneşten bir meltem var.
Meltemden esinlenen sarı kamışlar var.
Varmâlar mâbedime doğmuş.
Mâbedime selam sunmuş.
Kapılar aralandı Sevgili...
Aralanan kapıdan lezzetler sunuldu,
Bir avuç umman.
Kanmam ey Sevgili!
Kanmalar bir tek sana.
Bir tek sen olana kadar Havsâ'ma.
Hoşgeldin diyeceğim.
Can içim...
Can şenliğim...
Can çiçeğim...