SIFIRDAN BİRE Mİ, BİRDEN SIFIRA MI?

Kişisel gelişim ya da insanı motive eden hikayeler genelde hiçlikten doğup ve hayallerine kavuşan insanların hikayesi olmuştur. Yani ilk başlarda hiçbir şey iken bir anda çok önemli insan konumuna gelmiştir. Filmler, kitaplar hatta diziler bu konulara sık sık değinmektedirler. Lakin ben buna katılmıyorum. İnsanın bir dizi kendisini kandırmasına teşvik eden yapıtlar olduğunu düşünüyorum. İnsanın motiveye ihtiyacı olduğu anda insanı motive edecek şeylerden çok insanı teselli edecek, avutacak eserler piyasa sunuyorlar...

Gerçek tecrübe ve gerçek kişisel gelişimi göz önünde bulunduran bireyler kesinlikle başarı hikayelerinden çok başarısızlık hikayelerine odaklanmak isteyecektirler. Çünkü insanlar yükselmeyi bilirler ancak düşüş anındaki psikolojiyi bir nebzede olsa anlamak adına bu tür hikayeler okuyarak, filmler izleyerek kriz yönetimini güçlendirmektedirler. Doğru olanda budur. Bir işin yanlışını görürseniz, yanlış yapıldığındaki süreci bilirseniz doğrularınız her daim artacaktır. Bizlere sadece işin doğrusunu gösterip bırakıyorlar. Unutmayın ki doğru birdir, ancak yanlışlar birden fazladır. Yanlışlara hakim olmak doğruyu her zaman arttıracaktır.

Tabii insanların tercihleri farklı olabiliyor. Ben tecrübe edinmek açısından başarısızlık hikayelerini severim. Başkalarının hatalarından tecrübeler edinmek güzel. Doğrudan önce yanlışı bilmek daha da güzel. Doğruya ulaşmak için en önemli etken önce yanlışları bilip onları elemekten geçiyor. Çalıştığım iş yerlerinde, muhabbet ettiğim büyüklerimden hep bana doğruları anlattıklarını fark ettim. Doğruyu anlatmakla yanlış yaptığımızın farkında değiliz. Bu ne zaman düzelir bilmiyorum. Lakin yanlışı bilmek, doğruyu bilmekten daha kıymetlidir. İnsan ne yapacağını bilir lakin ne yapmayacağını bilmesi insanın kendisine inancını diri, güvenini her daim taze tutacaktır.... Ben birden sıfıra diyorum. Ya siz?

SEVGİLER.