Solmayan Çiçek
Aralarındaki küçük sürtüşme büyümüş, tartışmalar ve birbirlerine kırıcı sözler söyleyip, istememelerine rağmen işi hiç olmayacak yere getirmişlerdi. Sonradan birbirlerine boşanma lafı etmeye başladılar. Adam “sen aç davayı” demiş kadın ise “hayır sen açmalısın” diye karşılık vermişti. Biri “on beş gün sonra boşanalım” dese de diğer “çocuğun sınavı var etkilenmesin, bir ay sonra boşanalım” dedi ve bu konuda da anlaşmaya varamamışlardı.
İkisinin de evlendiklerinden beri, gözleri gibi baktıkları, çok sevdikleri çiçek vardı. Tartışma sırasında gözleri çiçeğe takıldı. Sevgiyle baktıkları o çiçeğe şimdi hüzünle bakıyordu ikisi de. Kadın “Çiçeği kendi haline bırakalım, ne zaman solarsa o zaman boşanalım” dedi. Adam sanki bu sözü beklermişçesine hemen “olur” dedi.
Aradan bir gün, üç gün, bir hafta derken çiçek bir türlü solmuyordu. Hiç sulanmayan, bakımı yapılmayan çiçek nasıl olurdu da solmazdı?
Bir gece çocuk su içmek için kalktığında, babasını elinde şişe ile çiçeği sularken gördü ve babasına “Geç kaldın baba, annem senden önce kalkarak o çiçeği suladı zaten. Siz bu kadar severken o çiçek zaten solmaz” …