Riba, sömürü düzenin öteki adıdır.
Riba, kelime olarak artma, çoğalma, şişme demektir.
İki kişiden biri, ötekinden altı ay sonra ödemek için 100 kilo buğday istiyor. Buğdayı veren diyor ki, vereyim ama, altı ay sonra 120 kilo buğdayını alırım. Anlaşıyorlar. İşte bu antlaşmada ödenecek olan 20 kilo buğday ribadır, yani karşılıksız fazlalıktır.
Oğlumu evlendiriyorum diye on çeyrek altın istiyorsun arkadaşından, bir yıl sonra öderim diyorsun, o da senden bir yıl sonra 11 çeyrek altın istiyor. İşte bu bir çeyrek altın karşılıksız fazlalıktır ve bu ribadır.
Emek ve gayret sarfetmeden, çalışıp çabalamadan ve risk girmeden elde edilen her türlü karşılıksız fazlalık, ribadır.
İnsan için çalışıp kazandığından başkası yoktur. Necm 39
Başka bir ifade ile Riba, karşılıksız elde edilen maldır, paradır.
Rüşvetle elde edilen para böyledir.
İhaleye fesat karıştırarak elde edilen mal ve para böyledir.
Ölçüyü ve tartıyı alırken kendi lehine, satarken sattığının aleyhine kullanıp para kazanmak böyledir.
Kendisine emanet edilen bir malı, görevi, parayı hile ile kendi parasına katmak böyledir.
Ama bunların toplumda yeri yok, konuşulmaz. Sanki Kuran böyle şeyler söylememiş gibi.
Bankaya verdiğin yüz liradan bir yılda aldığın beş lirayı faiz diye bağıranlar, öbür taraftan çalışmadan kazananlar sütten çıkmış ak kaşık gibi olduklarını ilan ederler.
Ribayı sadece banka faizi olarak sınırlayanlar, öbür yandan deveyi amudu ile götürmektedirler. Aynı kanunla kurulmuş, aynı iş ve işlemleri yapan iki bankadan biri kendine verilen paraya enflasyon oranında artış sağlarken, öteki kar payı adı altında insanları kandırmaya devam etmektedirler. Nedense, bu kar payı dağıtanlar enflasyon üstü bir fazlalık da dağıtmazlar.
Bu bankalara siz gidip kredi aldığınızda size şu kadar faiz diye de sizden faiz alırlar. Dinimizi kullanarak sizleri kandırmaya çalışanlar olacaktır, ama sizin de bunlara kanmamak gibi bir göreviniz vardır.
Riba, çalışmadan, riske girmeden elde edilen mal elde etmektir.
Allah bunu şiddetle yasaklamıştır, haram kılmıştır, büyük günah saymıştır.
Karşılıksız elde edilen tek kuruş, bir başkasının hakkıdır. Bu başkası dediğimiz, bir insan da olabilir, bütün insanlar da. Her kuruş yerli yerinde harcansa, o ülkenin insanları aç ve açık kalmaz. Bazı cingözler mallarını sınırsız artırma yoluna giderken, öbür yanda aç ve açıkta insanlar kalacaktır. Toplumun dengesi bozulacak, ölçü kaçacaktır.
Ölçü bozulunca toplumun temelleri çatırdamaya başlar. O toplumda huzur ve güven kalmaz. Onun için yapılması gereken şey, nerde bir haksız kazanç varsa, onun karşısına önce devlet çıkmalı, sonra da insanlar.
Riba, ahlaksızca insanların ve milletin parasını çalmaktır.
Riba, devletten ve insanlardan gizlenerek, hak etmeden zenginleşmektir.
Riba, sadece kendini düşünmek, başka insanların haklarına saygı göstermemektir.
Haksız yere elde edilen her türlü mal, para ve makam vicdan ve merhametten uzak olmaktır.
Etrafınızda birden zengin olan insanlara bakınız, gurur ve kibirden başka bir şey görmezsiniz. O halde riba, insanı insan olmaktan çıkarıp aklını kullanmamak ve hayvanlaşmaktır.
Riba, haram yemektir, günah işlemektir.
Riba, sadece haram, yani çalışmadan para kazanmak değil, hayatında haram olan şeylerden faydalanmaktır.
Riba, insanlara karşı sevgiyi , saygıyı ve onların haklarını görmemek, güzeli çirkin, iyiyi kötü, haklıyı haksız yapmaktır.
Riba yiyenler, kendilerince mallarını artmış, çoğalmış ve mutlu olmuş gibi görürler. Durum hiç böyle değildir, onlar aldanış içindedirler. İçin için acı çekmektedirler.
Allah, işte bu ve başka nedenlerle ribayı yasaklamıştır.
O ribayı yiyenler, şeytanın bir dokunuşla çarptığı kişinin kalkışından başka türlü kalkamazlar.
Niye kalkamazlar, sebep çok çarpıcıdır.
Bu böyledir, çünkü onlar, “Alış-veriş de riba gibidir.” demişlerdir.
Ribayı yiyenler bu bir alışveriştir diyorlar. On liraya aldığı malı 25 liraya satıyor, buna insanları soymak, haksız kazanç elde etmek demiyor, alış veriş yapıyorum diyor. Bakınız Allah ne diyor:
Oysaki Allah, alış-verişi helal, ribayı haram kılmıştır.
Kendisine Rabbinden bir öğüt gelip de yaptığından vazgeçenin geçmişi kendisine, işi Allah’a kalmıştır. Yeniden ribaya dönene gelince, böyleleri ateşin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada.Bakara 275
Kumar da alışveriştir o zaman. Biri kazanıyor öteki kaybediyor.
Ama kumar da Allah tarafından yasaklanmıştır. Onlara şeytan işi pisliktir diyor. (Bkz. Maide 90)
İnsanlar riba, yani daha çok kullanılan adı ile faiz denilince haksızlığı, yolsuzluğu, çalma çırpmayı düşünmüyor da bankaların verdikleri faizi düşünüyorlar.
Bankaların kendine emanet edilen paralara verdikleri fazlalığın adı faizdir. Adı faiz olunca hemen bunun karşılıksız kazanç olduğunu düşünmek ne derece doğrudur. Bunu bir örnekle açıklarsak durum daha iyi anlaşıcaktır.
Evinizde bir masaya ihtiyacınız var. Baktınız piyasada bu masanın yüz lira olduğunu öğrendiniz. Sizin de yüz liranız var. Düşünüyorsunuz, bu para ile masayı alabilirsiniz.
Ama siz paranızı bankaya götürdünüz.
Aradan bir yıl geçti, banka size 110 lira verdi. Bu on lira size karşılıksız verilen bir paradır. Ama artık o masayı almak şart olmuş. Almaya gittiğinizde masa 110 lira olmuş.
Paranızı cebinizde tutsaydınız paranız hayat pahalılığı karşısında 90 liraya düşecekti ve siz zarar edecektiniz. Paranızın değeri azalmış, ama masanın fiyatı artmıştır.
Bu sizin elinizde olan bir şey değildir. Şimdi siz parayı bankaya koymakla ordan alacağız artışla masayı da alabiliyorsunuz.
Bu on lira böyle olunca karşılıksız artmak mı oluyor?
Bu akılsızlık oluyor. İslam dini akıl dinidir.
Devletin uyguladığı yüz liraya yılda on liralık artış vereceğim demesi ve bunun uygulanması sizinle ilgili bir durum değil ve siz bunu değiştiremezsiniz.
Ama bir banka veya şahız yüz liraya on lira verirken, o elli lira veriyorsa, işte bu on liranın üstü faizdir ve haramdır.
Devlet faizi sıfır yaparsa, o zaman enflasyon da yoktur demektir bu, yüz liranıza yine on lira veriliyorsa bu on lira haramdır.
Mal artışında durum farklıdır.
100 gram altın verdiğinizde yüz bir gram alırsanız bu bir gramdır Ribadır. Neden, çünkü dünya piyasalarında altın kendini korur.
Öteki mallar da öyledir. Ama para, yani kağıt para elimizde altın gibi durmadığı için değer kaybı yaşanır.
Her şeyin en iyisini ve doğrusunu Allah bilir.
Genel olarak insanlar ribayı şöyle düşünürler:
Benim malım artsın.
Başkalarının malının veya durumlarının ne olduğu beni ilgilendirmez.
Bu düşünce temelinden yanlıştır.
İnsanların dedikleri dediği değil Allah’ın dediği doğrudur.
İnsanların malları içinde artsın diye riba olarak verdiğiniz, Allah katında artmaz. Allah’ın yüzünü isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte onu verenler kat kat artıranların ta kendileridir. Rum 39
Artan sadaka ve zekattır. O da ancak Allah rızası için veriliyorsa artar, yoksa gösteriş olarak zekat verdi, sadaka verdi ne iyi insan desinler diye verilirse o da artmaz zaten.
inanan insanların davranışları ancak ve yalnız Allah rızası için olmalıdır.
Riba, çalışmadan, emek ve gayret göstermeden kazanılan paranın insana yararı olmayacağı, aksine bunun kötü bir şey olduğunu Allah bize açık olarak bildirmektedir ki, kullarım bundan kaçınsınlar, istediklerini çalışarak elde etmenin öğüdünü vermektedir.
Allah, ribadan beklenen artışı mahveder, sadakalar karşılığında artışlar getirir. Allah, nankörlüğe batmış günahkârların hiçbirini sevmez. Bakara 276
Allah’ın mahvedeceği bir şeyin insan gücü ile düzeltilmesi mümkün değildir.
Bu ayete dikkatle bakıldığında alınacak mesaj açıktır.
Helal kazanın, haksız kazancı bırakın.
Bu kazandığınız maldan, paradan bir miktarını fakirlere sadaka olarak verin.
Haksız kazanç yani riba ile elde edilen para ve malda artma olmayacağını, çalışarak kazanılan maldan verilen sadakada artma olacğını Allah kanuna bağlamıştır. Allah söz vermiştir. Allah’ın vaadi gerçeğin ta kendisidir.
Allah, haksız kazanç elde edecek olanları günaha batmış kimseler olarak kabul etmektedir. Ve böyle insanları da sevmediğini açıkta bildirmektedir.
Allah’ın emirleri, öğütleri, bizim nefsimizin arzu ve isteklerinden daima öncelikli tutulmalı, önde olmalıdır.
Çünkü yaratan O.
Çünkü Dünyayı bizim için gördüğümüz şekli ile düzene koyan O.
Çünkü bu dünyada yaşarken yapıp ettiklerimizden öldükten sonra hesaba çekecek olan O.
Bir de haksız kazançla toplumun malını çalanların bunu öyle insaf ölçüleri içinde veya bir defa çalmadıkları, bunu tekrar edecekleri, insanların iliklerini sömürecekleri, bir lira çalacakken, imkanı varsa bunu iki kat, beş kat, on kat çalacakları, insanın böyle doyumsuz arzu ve istekleri olduğunu da belirmiştir ki, öteki insanlar dikkatli olsunlar.
Ey iman sahipleri! Ribayı öyle kat kat katlayarak yemeyin. Allah’tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz. Ali İmran 130
Kat kat çalanlar Allah’dan ahret gününde hesap vermeyecekler olanlardır, Allah’tan korkmayanlardır.
Anlaşılmaktadır ki, ribayı, yani çalışmadan kazanmanın recetesi, ilacı Allah bana bir gün bunun hesabını soracak düşüncesi ve imanıdır. Bu yoksa şeytana uyan insan her şeyi yapacaktır.
Kuran’a göre riba, ya da çalışmadan para kazanıp mal mülk elde etmek, insanların mallarını haksız yollarla yemektir.
Allah bu insanları küfre batmış, dinin dışına çıkmış, inkar etmiş olarak kabul ediyor ve onları uyarmak için açıkca diyor ki:
Ve ribayı almaları yüzünden -oysaki ondan yasaklanmışlardı- ve haksız yollarla insanların mallarını yemeleri yüzünden onların küfre sapanlarına korkunç bir azap hazırladık. Nisa 161
Bu ayeti iyi anlamak zamanı şimdi. Üzerinde düşünmek zamanı. İnsanların mallarını haksız yere yemek, hakkı inkar etmektir. Bunun da cezası Allah’ın onlar için hazırladığı korkunç bir azaptır, acıdır, ızdıraptır, ateşte yanmaktır.
Ne yapmak lazım şimdi? Bunlardan öğüt alıp da artık yapmayacağım diyen biri olursa Allah ona da ne yapması gerektiğini bildirmektedir.
Ey iman sahipleri, Allah’tan korkun. Ve eğer inanıyorsanız ribadan geri kalanı bırakın. Bakara 278
Bu durumda inanan için yapılacak şey, ribadan, haksız kazançtan vazgeçmektir.
Başka ne yapmak lazım?
Ve Allah yolunda İNFAK yapın, ellerinizi (kendinizi)/ellerinizle tehlikeye bırakmayın ve iyileştirin, güzelleştirin. Şüphesiz Allah, iyileştirenleri, güzelleştirenleri sever. Bakara 195
Ayeti bir defa daha düşüne düşüne okur musunuz? Teşekkür ederim.
Allah’ın iman eden kullarından israrla istediği, çalışın, kazanın, başkalarının malını haksız yollarla yemeyin, ticaret edin, adaleti yanlış yollara saptırmak için hakimlere bu kazandıklarınızdan rüşvet vermeyin.
Aranızda mallarınızı da batıl sebeplerle yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını, bilerek ve günah ile yemek için, hâkimlere aktarmayın. Bakara 188
Ey iman etmiş kişiler! Mallarınızı kendi aranızda yaptığınız ticaret şekli hariç olmak üzere, aranızda haksız yolla yemeyin, kendilerinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, size çok merhametlidir.Nisa 29
Toplumdaki düzensizlik, rüşvet, ahlaksızlık, yolsuzluk, haksız kazanmak, çalışmadan oturduğun yerden köşeyi dönmek falan var ya, bunların hepsi Kuran’dan uzak durmaktan, Allah’ı bilip de O’na iman etmemekten kaynaklanmaktadır.
Onun için aklını kullanan ve iman eden kimselerin, Kuran’ı insanlara okutmak ve düşünmelerini sağlamaktır.
Devlet te bunun için elinden geleni yapmalıdır.
Ne yazık ki, Kuran hayatın dışında tutulmuştur. Tozlu raflardan masanın üzerine inmelidir artık, açılıp okunmalıdır, okunma da Allah’ın istediği gibi olmalıdır, yüzünden anlamadan değil,anlayarak, düşüne düşüne okunmalıdır.
O zaman insanlar düzelir, birbirlerine sevgi ve saygı ile yaklaşırlar, birbirlerinin iyiliği için çalışırlar, güven ve huzur gelir.
Ortalıkta suç olarak kabul edilen çok şey ortadan kalkıp gider.
Riba yok olur.
Çalışmadan kazanmak tarihe karışır.
Yolsuzluk, rüşvet, ahlaksılzık silinip gider.
Paralar, mallar belli ellerde toplanmaz, nimetler topluma eşit dağılır.
Fazla malı olan fakiri korur, sadaka ve vergi verir.
Dünya cennete döner.
Unutmayın, Allah’a isyan etmiş şeytan var. İnsanların felakete gitmesi için çalışmaktadır.
Bu şeytanlar, hem cinlerdendir hem insanlardır.
Kötüler azaldıkca, iyiler, iman sahibi kimseler çoğalacaktır. İnsan ve cin şeytanları o zaman iyiler arasında barınamayacaktır.
Riba yasaktır, haramdır, haksız kazançtır, günahtır. Allah, sizleri ve inananları riba ve haksız kazançtan korusun.
Allah hepimize helal ve çalıştığımız kadar nasip etsin.