İnsan sorun kendisinde iken onu güçle yapılandırır, onu kutsiyetle besler ve büyütür. Hatta sorun olmadığını, hayatının bir parçası olduğunu; ama güçsüz kaldığını söyler. Sorununu kendisinden büyük görür. Aynı sorun başkasında ise küçültür ve yapısı bozuk, basit bir sorun kabul eder. Kişiyi sorunundan daha büyük görür.
İnsanlar kendilerinde çözülemeyen sorunlar olmasını ister. Hatta çözülemeyeceğine kendini inandırarak kendini tüketme eğilimindedir. Ancak bu durum olumsaldır. Yani çözülemez sorunlar olduğu gibi çözülebilirler de vardır. Ancak insan çözülebilir, çözülebilirliğine inanılmayan, çözülebilir olmayan, çözülebilirliğine inanılan sorunlar olarak dört kategoride yansıtır. Elbette sorunların nasıl çözüldüğü de önemlidir. İnsanı uyuşturan yöntemler ne kadar doğrudur bilinmez. İnsanı öldüren sorunlar, onu yaşatanlardan daha kıymetli de olabilir. Yine de basit düşünmek gerekirse, sorun kolektif ruhtur. Toplum sorunlar yaratır, bunu çözmenin yolu ise insanların bireysel olarak varlığını dünyaya kondükte etmesinden ileri gelir. Böylece yüklenen şiddetli varlığı tüketmesi sağlanır. Nietzsche ve Breuer dostluğu yeterlidir aslında, yalnızlık esaslı çözümler zordur. Dost esaslı, tabi ki kolektif ruh dışında kalan dost ilişkileri sorunları yıkıcı bir etkiye sahiptir.