O gün de diğer günlerden pek farklı değil diye düşünüyordum. Okuduğum bir kitapta, altını çizdiğim sözcükler defterimde öylece bana bakarken... Bir an dalından koparılmış bir meyve gibi göründü gözüme...El yazımın acelesi vardı sandım bir ara...lambanın titrek ve sabırlı ışığı masamda son gün batımı gibiydi. Son kuşlar şimdi nerede diye düşündüm ve sustum... Sevdiğim bir türkünün yürek yakan bir ezgisinden sonra bir susuştu bu an … Akşam kızıllığının geri getirilemez güzelliği gibiydi … Sokak lambaları gece mesaisine erken başlamış olacak ki, serçeler hala tüm sevincini etrafa yayıyor … Tüten bacalar kışın habercisi olmalı... Rüzgar, penceremde yazdan kalma tozları silerken ,kuruyan son yaprakların hışırtılı ezgisine de fısıldıyordu... Ay bu gece düş gördüğüm gecelerdeki gibi bana gülümsüyor ne söyleyeceğini bilmeden … Uzaklardaki belli belirsiz ışık kümeleri çocukluğumun mutlu masallarını anımsatıyor... Uzaklara baktığım bir akşam yine ateş böceklerinin son şarkısını söyler buluyordum...Uykusuz kargaların uyuduğu kasvetli akşamlarda … Kitaplığımda ciltli bir kitaptan çıkan gülümseyen bir bebek fotoğrafı yine gülüyor bana...Fotoğrafın arkasında yazılanları okuyunca merakım daha da arttı...Bebek gülüyor lakin ben henüz doğmamışım... Ne derin anlamlarla yazılan ve verilen hediye bir kitaptaki sözler gibiyim...İsimler, tarihler, talihler, unutulan ve adı hatırlandığında hiçbir tepki verilmeyecek şehirler , son doğum günü hediyesi, en güzel temenni kokan sözler … Bir çöpte yalnızlığına terk edilen sararmış ve işe yaramaz görülen o güzel kitapların yitik değeri.... Sözler durağında daha nice mana yüklü kelimeler dolaşacak... Öyle ki sanki hiç unutulmayacakmış gibi...