STEPHEN HAWKING'IN ARDINDAN
STEPHEN HAWKİNG’İN ARDINDAN
Hawking; bilindiği üzere dünyaca ünlü İngiliz bilim adamıdır. Oxford'da dünyaya gelmiş ve Oxford Üniversitesi’ni birincilikle bitirmiş. Cambridge Üniversitesinde de Kozmoloji üzerine doktora yapmış.
Evleneceği sırada doktorlardan 2 yıllık ömrü kaldığını öğreniyor. Hastalığı; motor nöron!. Fakat eşi ve kendisi buna rağmen hayatlarını birleştiriyorlar. ( Bu arada filmini de izlediğim için biraz ayrıntıya girebilirim) Hastalığı gün geçtikçe ilerlemesine rağmen 3 tane çocukları oluyor.
En büyük keşfi; kara deliklerin kuantum fiziğinin izin verdiği ölçüde dalgalanmasıyla yarattığı enerji parçacıklarının etkileşip birbirlerini yok etmesiyle ilgili yaptığı ve 'Hawking Radyasyonu' olarak bilinen teoriydi. Dünya çapında milyonlar satan kitaplar yazıyor. Vücudunda yalnızca kullanabildiği organları gözleri olmasına rağmen; “ Ben elektrikli sandalyeye mahkûm, işe yaramaz adamın tekiyim!” fikrine kapılmıyor bilâkis; profesörlüğe kadar yükseliyor.
İnsan filmini izlerken bile empati yaparak kendini umutsuzluğa kaptırabiliyor. Fakat başarılarını izledikçe motive olmaya başlıyor. (Filme kitaplarından birinin adı verilmiş: ‘Her şeyin Teorisi) Hatta hayran kalıyor, alkışlayası geliyor.
Gelelim biraz da özel yaşamına. Eşi Jane; çocuklar, ev işleri ve Hawking'in bakımında artık çok zorlandığını, bir bakıcıya ihtiyaç duyduğunu dile getiriyor. Jane'nin bekâr müzik hocası, Hawking'in bakıcısı olabileceğini teklif ediyor. Filmi izlerken: ‘Bekâr bir adamın genç, güzel ve evli bir bayanla sürekli bir arada bulunması pek hayra alamet görünmüyor.” Diye düşünürken ikisi arasında aşk başlıyor. Jane'nin kayınvalidesi bu durumu fark edince, işlerin daha çok sarpa sarmaması için bakıcı evden ayrılıyor. (Magazin yazarı gibi hissettim bugün kendimi ) Daha sonra Hawking de hemşiresiyle aşk yaşıyor ve Jane'den ayrılıp hemşiresi ile evleniyor. Tabii ki Jane de eski bakıcı ve eski müzik hocasıyla evleniyor. Fakat Stephan ve Jane'nin dostlukları hiç bitmiyor.
Magazin haberciliği de yaptıktan sonra gelelim asıl konuya. İki yıllık ömrü kaldığı söylenen bir adam nasıl oluyor da evleniyor, 3 çocuk sahibi oluyor, profesör oluyor ve hatta ikinciye evlenebiliyor? Ben genelde engelli insanlarda daha çok azim, istek, çaba ve kararlılık olduğuna inanıyorum. Çünkü onlar; bahçede özenle büyütülen ağaçlar değiller. En kuvvetli kasırgalara, rüzgârlara maruz kalmış ağaçlar. Öyle sağlamlaşmışlar ki onları hiç bir şey yıkamıyor. Ta ki Takdir-i İlâhî gelene kadar.
Hawking geçtiğimiz hafta hayata veda ediyor. Fakat ardında bir çok eser bırakarak. Allah (c.c) Einstein, Hawking gibi olmasa da, ardımızdan insanlığa faydalı eserler bırakmayı nasip etsin...