İlk sandım sonra yavaşça kayboldum direndim, korktum sonra kalktım ve dayandım.
Çünkü geçecekti, iyileşecekti o hasar yüzüne her baktığım da içim senden nefret edecekti sonra mı sonra seni çok sevdiğimi söyleyecektim.
Sonra sonra sevecektim sonra tekrar nefret tekrar sevmek.
Dayanmaya alışacaktım bu hep gülen, bu hiç solmayan tablonun üzerindeki çizgilere.
Oysa bir görseler halimi, kapatacaklar tablonun çirkinliğini.
Ne kadar güzel olduğumu düşünüyorlar biliyorum benim için kavga ediyorlar görüyorum ama tablonun anlamını bilmiyorlar hissediyorum ve üzülüyorum.
Sonra kalıyorum bir odanın içerisinde yapayalnız.
Müzenin ışıklarını kapatan görevlinin gidişini bekliyorum üzerindeki tablonun örtüsüyle, şövalyesiyle her şeyiyle.
Sonra sonra yaşlanıyorum rengiyle, yüküyle, iziyle...