Ayağa kalkti. Hafif bir ruzgar vardi. Birakti saclarini. Kulaginda bir muzik caliyormus gibi yavasca sallanmaya basladi gozlerini kapatip. Siyah botlarinin icinden cikardi ayaklarini zorlanmadan. Denize karsi bir adim atti kumsalda. Tisortunu cikardi yavsca. Parmaginda sallanan tisort ufak bir hareketle yere dustu. Sudyenini acti. Belinden bacaklarina surunerek yere değdi oda. Birkac adim daha atti. Yerdeki taslar, ve ictikleri yuzunden sallanarak, agir adimlarla yuruyordu. Gece vucudunu yaladi. Bir elindeki sarap sisesinin son damlasina vurdu dili. Sanki o damlaydi ona dunyayi teslim eden. Ve bir cocuk gibi sevindi bu tada. Kollarini acti iki yana. Ay isigi sirtinda zarif bir balerin edasiyla dans ediyor, ince beline kadar sürüyordu. Saclari ruzgara direnmiyor, bir bayrak gibi dalgalaniyordu. Onun dunyasinin bayragi. Onundu. Onundu. Onundu. Hala havadaki elinde asili duran sarap sisesini, tutan parmaklarini gevsetti. Ses cikarmadan yeri buldu sise. Gerideki kiyafetleri ve oteki siseleri gorecek sekilde dusmustu uzerindeki tipa. Bir kac adim daha atti ellerini indirmeden. Gozleri, hala kapaliydi. Parlak gozlerini, uzun siyah kirpikleriyle muhurlemis gibiydi adeta. Icindeki kuduran atesi serbest birakircasina bagirdi. Birak beni gideyim yankisini duydu kulaklari. Sesini sevdigini dusundu. Kirmizi dudaklarini kitleyip bir melodi mirildanmaya basladi dalga ayaklarini opunce. Burnuna deniz kokusunu cekti. Mutlu oluncaya dek o buyuk gozlerini geceye gostermeye niyeti yoktu.
Tahtını hayal etti. Okyanusun ortasinda sonsuza dek uzayan ihtişamlı bir taht . Bayragini tutuyordu birileri, bir grup ise marsini soyluyordu. Onundu, onundu, onundu. Bembeyaz yerlere dokulen hoş bir elbise sarmisti vucudunu. Gerdani acikta kaliyordu. Uzun ve ince boynunu takilarla kapatmayi hic bir zaman sevmemisti. Gozunun kenarindan boynuna kadar inen siyah, kivrimli, dovmeleri vardi. Zarif gorunuyordu. Bir kuğu gibi. ayaga kalkti tahtının kenarinda duran kristalli sarap bardagini şık bir hareketle kaldirarak. Herkes mutlu gorunuyordu. Insanlari mutlu gorunuyordu. Saraptan bir yudum aldi. Dudaklarinda kalan kirmizi damlalari yaladi tutkuyla. Sahilde ictiginin aynisiydi. Bir kahkaha atti. O sirada bir damla bacaklarindan suzulerek bilegine uzandi. Bileginde döndü , döndü. Döndüğü yerde bir yazi olusmaya basladi. Sonsuz yaziyordu. Sonsuz... Birden devasa kanatlari cikti sirtindan. Bembeyaz, melek kanatlari. Herkes gulumsuyordu. Sevgiyi hissetti. Sevkati hissetti.
Hayalinden siyrilmasina neden olan sarilisi hissetti. Hala sahildeydi. Arkasinda duran birinin nefesini hissetti teninde. Sonra belinden sarilmis , boynunda dudaklarini hissettigi kisinin o oldugunu biliyordu. Kokusundan tanimisti onu. Kipirdamadi. Gozlerini acmadi. Onu seviyordu. Kollarini biraz daha kaldirarak boynuna doladi. Onun arkada durmasindan mutlu olmustu. Hala baktigi deniz, karsi durdugu hersey onundu. Kafasini hafifce geriye cevirerek dudaklarini onunkilere degdirdi. Kafalarindaki sarkinin ritimleriyle sallaniyorlardi. Vucudunu bahşetti kiz. Sarkinin sesi yukseldi. Yildizlar biraz daha fazla parladi. Bu arzuydu. Ve ikiside kumlara uzandilar sirtlari kumlari ortecek sekilde. Sımsıkı tuttu kizin elini cocuk. Mutluydu kiz. Kirpiklerini kaldirdi. Gozlerine yansimasina izin verdi dolunayin. Seni seviyorum lafi gecmedi. Ama sevgiyi tuttular avuclarinda. Huzurla kapadilar gozlerini. Asirlarca uyudular. Milyonlarca, milyarlarca yil uyudular. Ve asla birakmadi ellerini. Avuclarindaki sevgiyi birakmadilar . Uyudular, uyudular. Ta ki dunyanin tepesindeki buyuk fermuar sonuna kadar acilip disaridakini iceri alana kadar...
Ah, Layona. Tanri sevgi degil, sevgi tanridir. Avuclarimdaki tanri...