Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Trabzon Beyefendisi IX Çok İstemiştim - Sözümoki
12 Mart 2024, Salı 09:30 · 126 Okunma

Trabzon Beyefendisi IX- "Çok İstemiştim"

"Babaanne" diye bağıran Pusat'ı duyan tek kişi Asiye'ydi. Bir şey olduğunu farz ederek birden evden çıkarak üst kata çıktı.

Kapıyı çalmak yerine direk açarak içeriye girdi. Pusat yatağın yanın da yere çökerek bağırıyordu "Babaanne bak bana bir tabut daha taşıtırsan seni asla affetmem" demişti.

Ölüm bir nefes kadar yakındı işte. Asiye yatakta yatan Fatma hanıma baktı. Gözleri Pusat'a kayınca bu adamın ne kadar duygusal olduğunu fark etti.

Yankı birisinin yanın da kesinlikle ağlamazdı. Ama Pusat öyle değildi duygularını anlık yaşıyordu.

Asiye, Pusat'ın yanına yaklaşarak Fatma hanımın nabzına baktı. "Nabzı hala atıyor belki kalp krizi geçiriyor bilmiyorum Şeyma doktor onu çağırayım" diyerek gidecekken Fatma hanım kolundan çekerek durdurdu.

Tek gözünü açan Fatma hanım Pusat'a bakarak, "Akillandun mi?" diye sormuştu. Pusat ayağa kalkarken, "Babaanne iyi misin? Hastaneye getireyim mi seni?" diye sordu panikle.

"İyiyum yok bir şeyum" diyen babaannenin niyetini anlayan Pusat ayağa kalkarak, "Yok artık babaanne! Gerçekten numara mı yaptın hemde böyle bir konuda!" diye sormuştu.

Fatma hanım doğrulurken, "Doğruyu gör diye yaptum" diyerek ayağa kalkmıştı. Asiye hiç bir şey anlamazken ikiliyi izliyordu.

"Babaanne böyle bir şeyin şakası yapılır mı? Babaanne sen beni delirtmek mi istiyorsun" diye sormuştu sinirle Pusat.

Aklına gelen kardeşi ile, "Bekle babaanne bekle kardeşimi bulayım hesaplaşacağız. Seni asla affetmeyeceğim" diyerek masanın üstünde ki cüzdanını ve anahtarını alarak, kapının yanında ki terlikleri giyinmişti.

Asiye, Pusat'ı şöyle bir süzdükten sonra, "Pusat bekle böyle mi gideceksin?" diye sordu.

Evin aksine dışarısı soğuktu ve Pusat'ın üstünde sadece mavi tişörtü ve gri şortu vardı. "He" diyen Pusat'a gözlerini deviren Asiye, "Tam yaz değil ki üşürsün" demişti.

"La benim gardeşim gayıp ne üşümesi Asiye dur az" diyerek hızla nerdivenlerden indi. Fatma hanım, Asiye'nin de Pusat gibi olduğuna emin olduktan sonra, "Gızım ne durisin havu hırkayı getir da" demişti. Masanın sandalyesinde asılı duran fermuarlı seweatshirtü göstererek.

Asiye kafa sallayarak, kapüşonluyu alarak Pusat'ın peşinden koşarken, birinci katta kapıdan çıkan Rüzgar'a rastladı. İlk defa bu adamı takım elbiseli görmüyordu.

Asiye elinde ki kapüşonluyu Rüzgar'a uzatarak, "Abi Pusat'a getirir misin?" diye sordu. Rüzgar elindeki ni alarak kafa salladı. "Dikkatli olun" demeyi ihmal etmemişti Asiye.

Kendi evine çıkan Asiye'ye Şeyma, "Valla sevdim ben burayı her gün aksiyon mükemmel. Kesinlikle kendime burdan damat bulmam lazım" dedi. Ayfer gülerken, Asiye bile tebessüm etmişti.

"Aleyna nerede?" diye soran Ayfer'e kimsenin verecek bir cevabı yoktu. Eymen, Ayfer'in önüne gelerek, "Tosbik araba da kaldı kesin onu almaya gitti annem" dedi.

Asiye kafa salladı. Eymen oyuncağı olmadan uyumazdı.

Toprak, bilmediği gibi arabayı da bilmemezliğe sürüyordu. Gitmek istediği yeri oda bilmiyordu. Belki de bilinmezliğe gitmek istiyordu.

Direksiyonu sıkarak, "Yüz karasıymış! Ben mi dedim doğurun beni diye" bağırdı arabanın için de.

Dişlerini dudağına geçirirken keskin virajdan dönmüştü Toprak. Kafasını kapıya çarpan Aleyna, doğrularak oturdu.

Toprak birden direksiyona sertçe vurarak bağırmaya başlayınca Aleyna'da "Yeter" diye bağırmıştı.

"Ne yeter ne? Herşey senin yüzünden biliyorsun değil mi?" diye bağırdı Toprak arabayı sürmeye devam ederken, dediklerine Aleyna bile sinirlenirken, "Benim yüzümden mi? Benim?" diye bağırmaya devam ederken iki koltuk arasından Toprak'ın yüzüne baktı.

"Benim değil senin ve aptal gururun yüzünden tamam mı? Bana herşeyi anlatacaktın" diye sözlerine devam etmişti.

"Ben sana herşeyi anlattım zaten" demişti Toprak, Aleyna işaret parmağını Toprak'a doğru sallarken, "Yalan söyleme bana, babanın yaptıklarını niye anlat-" Aleyna'nın sözü yarıda kesilmişti.

Toprak'ın yaptığı ani fren ile ön cama yapışacak olan Aleyna'yı yine Toprak tutmuştu.

Toprak kendine yeni gelmiş gibi hissederken, Aleyna'ya "Senin arabamda ne işin var?" diye sormuştu. Aleyna yutkunurken, Toprak ile olan yakınlığından fazlasıyla endişe duyuyordu.

Aleyna bir şey arar gibi kafasını sağa sola döndürürken, koltuğun üstünde Tosbik'i görmüştü.

Oyuncağı eline alırken, "Bunu almak için arabana binmiştim ama sen o ara binip hızla sürdün" diye yalan söylemişti.

Toprak, Aleyna'nın elinde ki oyuncağa bakarken, "Oğlunuda mı getirdin?" diye sormuştu. Toprak aslında bir sorudan daha çoğunu sorsada Aleyna, 'Oğlumuzu getirdim, gün geçtikçe seni soruyor ve ben artık yalan söylemek istemiyorum' demek istese de sessizce kafasını salladı.

"O şeyi buraya getirdin yani? Benim yanıma, kocanın yanına?" diye sormuştu kelimelerin üstüne basarken, "Oğluma sakın bir daha şey deme onun bir adı var" dedi Aleyna sinirle. Babası olduğunu bilmese de Eymen'e 'Şey' diyemezdi.

Aleyna sinirle arabadan inerken, kapıyı çarpmayı ihmal etmemişti. İleriye doğru yürürken, aklına gelen gerçekle geri dönüp Toprak'ın yanına geldi.

Hızlı hızlı cama vururken, Toprak camı açar açmaz, "Oğlumu eski kocamın yanına getirmedim, getirmemde! Kardeşim burada onun için geldim. Yoksa elimden gelse senle aynı ortama bile girmem" diyerek yürümeye devam etti, elinde oğlunun oyuncağı ile.

"Geri kafalı bu, bildiğin geri kafalı" diyen Aleyna yürümeye devam ederken, kendi kendine söylenmeyi ihmal etmemişti.

Pusat evden çıktıktan sonra bahçede ki babasının önün de durdu. Hemen arkasında da Rüzgar vardı.

Asiye apartmanın girişinde kapının arkasından Pusat'a bakıyordu. Yeni uyanmış ve ağlamış olduğu için gözleri şişmişti.

Pusat babasının önünde durarak, "Bunu yapmayacaktın baba, bu kadar insanın içinde yapmayacaktın" diyerek arabaya bindi.

Rüzgar peşinden arabaya giderken, Irmak yanına koşarak, "Abi" dedi. Sesi çatallaşıyordu. Rüzgar, Irmak'a sarılınca "Kemal, Toprak abimi bıçakladı" demişti.

Rüzgar geri çekilirken anlamazca Irmak'a baktı. "Annemle ablamın yanın da diyemezdim" diyen Irmak'a kafa sallarken arkasını döndü.

Amcası ile göz göze gelen Rüzgar işaret parmağını kaldırarak, "Dua et kardeşime bir şey olmasın, eğer kardeşimin kesip attığı tırnağa sizin yüzünüzden zarar gelirse, o zaman oğlunu farklı fantezilerle ben öldürürüm. Öyle Toprak gibi de meşeye atmam. Başını yırmaktan götünü dağdan toplarsın" diyerek, Pusat'ın yanına bindi.

Aile. Dört harf üç hece olsa da içine neler sığdırıyordu. Asiye düşündü, Gürmanoğlu ailesini düşündü. Yanlış yapınca kızan babayı, ne olursa olsun evlatlarının arkasında duran anayı ve asla birbirinden ayrılmayan kardeşleri düşündü. Kendi ailesi böyle değildi.

Mesela yanlış yapınca babası ona kızmadı, hemen olayın üstünü örterdi. Annesi, annesi nasıl yapardı bilmiyordu. Annesi hakkında anımsadığı tek şey ismi gibi Alev kırmızısı saçları.

Asiye, hayatın verdiği acılar ile kendi katına çıktı. Kızların yataklarını serdikten sonra oturma odasında camın önünde ki tekli koltuğa otururken, hafif çizelemeye başlayan yağmura bakıyordu.

"Teyzoş annem hala gelmedi mi?" diye duyduğu ses ile kafasını sağa çevirince, Eymen'in kendisine baktığını gördü.

"Gelmedi kuzum" diyerek kollarını açtı. Eymen teyzesinin kucağına tünerken, Asiye başına minik bir öpücük kondurmuştu.

Aleyna kendi arabasının yanına gelince kapıyı açarak, tükenmişlik ile koltuğa oturdu. Acaba Toprak gerçekleri bilseydi ne olurdu? Hata yapmıştı biliyordu. Eymen'i demesi gerekiyordu ama ne kadar Toprak'a kızsa da onu da gururu bırakmamıştı.

Aleyna derin bir nefes alıp verdikten sonra, cebinde ki kendi yüzüğünü çıkarttı. Toprak sinirle arabayı sürerken, Aleyna ipleri asılan kolyeyi cebinden almıştı. Yüzüğü, yüzünde ki tebessüm ile parmağına takarken bu yüzüğü ilk taktığında verdikleri sözler gelmişti aklına. "Meğerse hepsi laf cambazlığıymış" demişti.

Pusat, nereye girse nerden çıksa bulamıyordu Toprak'ı. "Yok yer yarıldı içine girdi, gök ayrıldı yukarıya göçtü" diyen Rüzgar ile Pusat arabayı durdurdu.

"Ne dedin sen?" dedi Pusat abisine dönerken, Rüzgar da kardeşine bakarken "Ne dedim?" diye sordu.

"Gök dedin, biz yanlış yere bakıyoruz hacı" diyerek arabayı döndürdü. Mahalle bakkalının önünde duran Pusat kapalı bakkalın açık dolabında üç tane limonlu gazoz alarak arabaya bindi.

Rüzgar anlayarak, "Ha köprüye gitti" diyerek gülmüştü. Kafa sallayan Pusat, Fırtına deresinin üstünde ki taş köprüye sürdü.

Tamda Pusat'ın tahmin ettiği yerde oturmuştu Toprak, küçük çocuklar gibi dereye taş atıyordu.

Rüzgar acele ile inip Toprak'ın yanına gidince "Nerdesin lan sen eşek herif" diye sordu sinirle. Toprak abisine baktıktan sonra yine bir avuç taş aldı eline.

"Fiziken burada, kalben karımın yanında, aklımı soruyorsan meşenin dibinde, ruhum da boşlukta can çekişiyor" diye açıklama yapmıştı.

Rüzgar derin bir nefes verdikten sonra arkadan kardeşine sarılmıştı. "Gittin mi hastahaneye" diye sorunca Toprak, "Sen nereden biliyorsun? Irmak mı dedi?" diye sordu. Rüzgar, Pusat'ı fark edince, "Abin bilmiyor" demişti. Toprak kafa salladı. Çünkü biliyordu aralarında en kindar olan ve çok intikam hırsı ile yanan Pusat'tı. Abisine bakarak, "Gittim hastahaneye" dedi.

"Bu ne la köşe başında buluşan aşk böcükleri gibisiniz" diyen Pusat ile hepsi gülmüştü.

Toprak'ın yanına oturan Pusat, "Hayır yani yengelerim olmasan dönmesiniz diyeceğim ama-" derken Rüzgar araya girerek, "Höst lan dangalak nasıl konuşuyorsun sen abinle atarım aşağıya ha" demişti.

Pusat ellerini havaya kaldırarak, "Diyeceğim dedim dedim demedim ki" diye kendini savunmuştu.

Rüzgar da Pusat'ın yanına oturunca, Pusat elinde ki gazozları anahtar ile açarak abisine ve kardeşine verdi.

"Dayak yemişsin Kemal'den niye vurmadın başta" diyen Rüzgar'a Toprak'ın cevabı netti. "Haklıydı, kardeşini savundu" dedi. Bu sefer Pusat, "E oğlum adam madem haklıydı niye meşeye yuvarladın?" diye sorunca Toprak gazozundan içerek, "Cesur abime laf etti, Nehir'in adını ağzına aldı" dedi.

Rüzgar ve Pusat aynı anda aynı cümleyi söylemişlerdi "Has ettun ona!"

"Ne lan adı" dedi Rüzgar, Toprak'a. Toprak abilerine bakarken, Pusat araya girerek, "Gitse bile unutamayacak kadar sevdiğinden bahsediyor" diyince, Toprak kafasını Pusat'ın omzuna yaslayarak, "Asya" demişti aşkla.

Pusat'da kardeşi gibi başını abisinin omzuna yasladı. "Sevda, Asiye'ye nişanlıyız dedi" deyince Toprak ve Rüzgar, "Ne?" demişti.

"Ne ne dedi işte birden" diye kızarak açıklama yapmıştı. "Peki sen ne dedin?" diye sordu Toprak.

"Ne diyeceğum demedum bişey" diyen Pusat ile Rüzgar yüzünü sıvazladı.

"Allah'ım şunlara birazcık akıl verde bana bakıp aşk nasıl yaşanır evlilik nasıl sürdürülür dersleri alsınlar" demişti.

"Yengemi sana kaçırdığımız da birbirinizi bırak sevmeyi tanımıyordunuz bile" diyen Pusat ile Toprak gülmüştü.

Rüzgar dik dururken, "Tamam da oğlum bizimkisi hem görücü hem aşk usulü" demişti konuyu kapatmaya çalışarak.

"Rüzgar abi?" dedi Toprak, Rüzgar biten gazoz şişesini kenara bırakırken, "He" demişti.

"Şimdi ben böyle abime o da sana yaslandı ya sen kime yaslanacaksın? Hep dimdik duramazsın ya" demişti.

Rüzgar az ileriye kayarak kendini Pusat'a doğru yaslayıp, başını Pusat'ın başının üstüne yasladı.

"Aslan gibi gardaşlarım var lan benim. Beni kim yıkabilir" dedi gülerek.

Gürmanoğlu kardeşlerine göre kardeşin yanın da olursa sırtın yere gelmezdi. Bin dosta bir kardeşi değişmezlerdi.

Merdivenlerde oturan Irmak'da sırtını ablası Nehir'in göğsüne yaslamıştı. "Eskisi gibi olacak mıyız abla?" diye soran Irmak'ın ağzına vurdu Nehir.

"Neyimiz var da ne olacağız?" diyen Nehir'e gülerek baktı. "Cesur abim gelse de alsa seni artık bu ne ya her zaman şiddet" diye yalandan yakındı.

"Gelecek dimi Irmak? Sen inanıyorsun dimi?" diye soran Nehir'e döndü Irmak. "Gelecek tabi ablam bırak inanmayı aklımdan bile geçirmem. Benim Cesur abim adı gibi cesurdur ve sen de ona layık bir eş olarak cesur kal. Nenem ne der 'Sabır imandandır' sabret ki en güzeli senin olsun" diyerek ablasını öptü.

Aleyna iki kardeşe bakarken, tebessümle "İyi geceler" demişti. Nehir kafa sallarken, Irmak, "Otursana" demişti.

"Rahatsız etmeyeyim şimdi sizi" diyen Aleyna'ya, Irmak "Estağfurullah hatta Asiye ablayı da çağıralım" diyerek başını yukarıya kaldırdı.

"Asiiiş" diye bağırdı. Kendi adını duyan Asiye kucağında uyuyan Eymen'i kendi yatağına yatırarak, pencereden aşağıya baktı.

"Efendim" diyen Asiye, Aleyna'ya gözleri ile 'Nerdesin sen' bakışı atarken, Irmak "Aşağı da oturuyoruz gelsene sen de" demişti.

Asiye, "Tamam" derken Irmak yine araya girerek, "Elin boş gelme Nescafe varsa yapsana normalde Türk kahvesi isterdim de şimdi uğraşma" diyerek bacak bacak üstüne atmıştı.

Asiye gülerken, "Tamam" demişti. Aleyna şaşkınlık ile Irmak'a baktı iki gün önce bu kızı öldürmek istiyordu, ama şimdi ne diyeceğini bile bilmiyordu.

"Yetmedi mi on iki yıldır bu kavga" diye sordu Rüzgar, Pusat dikleşirken, "Sence yetse şuan bu halde olur muyduk abi?" dedi.

"Yakalım fındıklığı" dedi elinde ki kalan son iki taştan birini dereye atan Rüzgar, Pusat inanamayarak abisine baktı. Rüzgar hep orta yolu arardı, herkesin gönlünü yapmaya çalışırdı. Pusat düşündü, 'Eğer abimde böyle diyorsa artık bir şeyler gitmiyordur' diye. "Sebep?" diye sordu yine de.

"Yetmedi mi Pusat? Dedem öldüğünden beri 23 ocak fındık için birbirimize giriyoruz araya birde kız mevzusu soktular..." diyerek Toprak'ı gösterdi. "... bu çocuğun bir eşi olmasa sence evlenir miydi Gül'le? Gül bize göre sadece bacımız değil mi?" diye sorarak elinde ki son taşı attı dereye Rüzgar.

"Haklısın" demişti. Toprak ayağa kalkarken, "Ben yakarım" demişti, arkasını dönüp köprüden inerken Pusat bağırdı.

"Dalları yakma kestiğimiz odunları açık yerde yak. Benzin var bagajda" diyince Toprak kafa sallayarak abisinin arabasına bindi.

Pusat, Irmak'ı aramak için telefonunu cebinden çıkartırken, elinde ki bütün taşları dereye atmıştı.

Asiye ısıttığı suyu bardaklara döktükten sonra, karıştırdıktan sonra tepsiyi eline aldı anahtarları cebine atarak evden çıktı.

"Selam" diyerek Aleyna'nın yanına oturan Asiye'ye Nehir "Hoşgeldin" demişti.

Irmak eline kahvesini alırken, "Eline sağlık" demişti.

Kızlar sessizce otururken, Irmak "Üff ya hayatımız hep monoton hiç mi ekşın olmaz" demişti.

"Monoton hayatınız bu mu?" diye sordu Asiye şaşkınca, Irmak "He" diye cevap vererek ayağa kalktı.

"Mahallede kavga çıkmıyor, ev desen öyle Rüzgar abim 'Okuldan bir daha velini çağırırlarsa okulunu değişirim' dedi. Cesur abime de takılamıyorum" diye yakınmıştı.

Nehir gülerek, "İstersen Pusat abimi, Efe'ye sar" diyince Irmak hemen, "Ya abla niye böyle kötü şakalar yapıyorsun" demişti.

Asiye "Bir dakika bir dakika limanda ki Efe senin sevgilin mi?" diye sordu şimdi anlamıştı Pusat'ın o çocuğu neden dövdüğünü, Irmak kafa sallarken, "Benim geldiğim gün dövdü o çocuğu" demişti.

Irmak yüzünü ekşiterek, "Yakaladı bizi kırtasiye de insafsız Pusat nasıl dövmüştü antibiyotiğimi" demişti.

Bu dediğine herkes gülerken Nehir, "Şu çocuğa şöyle demekten vazgeç" demişti. Irmak, "Tamam aspirinim derim" demişti.

Aleyna, "O sana ne diyor doktorum falan mı?" diye sordu gülerken, "Genel de dünyam diyor ya da fıstığım ama varya ablası bir görsen ne gada datlıdır" diye karşılık verdi Irmak.

Telefon sesini duyan Irmak arka cebinden telefonunu çıkartarak ekrana baktı. "Alllah adam resmen radar" diyerek telefonu açtı.

"Efendim abicim" derken Pusat, "Yine ne yaptın?" diye sordu. Irmak "Sizi bekliyorum ya bir şey yapmadım Allah Allah" dedi sinirle.

Pusat, "Tamam şampiyon sakin ol sinirlenme" dedi. Derin bir nefes alarak, "Irmak amcamın evine gidip kapıyı ve açılan pencereleri kilitlemen lazım. Yapabilir misin?" diye sordu.

Pusat çok iyi biliyordu yapabileceğini ama yine de sorma gereği duymuştu. Irmak hiç tereddüt etmeden abisinin bildiği yanıtı verdi.

"Yaparım ama neden?" diye sorunca Pusat, "Az sonra anlarsın güzelim ama hızlı olman lazım benim evde masanın üçüncü gözünde, kablo bağı klipsler var onlar işine yarar onları al ve dikkatli ol" deyince Irmak, "Tamam" demişti. Pusat, "Ablana söyle ev ona emanet" deyince Irmak telefonu kapattı.

Ablası ile göz göze gelen Irmak bir şey demeden abisinin katına koştu. Abisinin dediği yerden bir avuç klips alan Irmak tekrar aşağıya indi.

Binanın kapısını kapatan Irmak, anahtar ile kilitleyerek anahtarı ablasına verdi. "Pusat abim 'Ablana söyle ev ona emanet' dedi. Dikkatli ol" deyince Irmak, "Ne oluyor sen nereye gidiyorsun?" diyince Irmak, "Bilmiyorum az sonra öğrenecekmişiz. Babam evden çıkmasın" diyerek amcasının evine yürümeye başladı.

"Yapabilirsin Irmak, dedenin öldüğü zaman abinlerin yaşadıklarını hatırla" diye kendi kendine konuşurken elleri cebinde yürüyordu.

Anasının evine gelen Irmak açılan iki pencere korumalığını üç klipse klipsledi.

"Korkma Irmak, Cesur abin ne demişti, 'Bir şeyleri cesurca yaparsan o zaman kaybetsen de acımaz' hadi kızım göster millete kendini. Kolay mı sen Trabzon delilerinin kardeşisin" kendini motivasyon ederken, elinde kalan klipsleri kapıya takarak sıkıştırıyordu.

Elindekiler bitince gülerek geri çekildi. "Yaptım işte, yaparım tabi Irmak Gürmanoğlu'yum ben" derken ilerde ki Kiraz ağacının altına oturdu.

Toprak, elinde ki yanan kibrite bakarken, "Bütün ömrüm de böyle yandı, ben ses çıkaramadım" dedikten sonra elinde ki kibriti önünde ki çalı yığının üstüne bırakmıştı.

Aslında abisi sadece çalı çırpıyı yak onlar fındıklık yanıyor sansın demişti.

Elinde ki kibritler bittikten sonra fındıklıktan çıktıktan sonra, derince fındıklığa baktı.

Eve yürüme gelen Rüzgar ve Pusat kapının önünde ki kızları gördü. Rüzgar, Pusat'ı kolunun altına alırken, "Aklın varsa konuş kızla Sevda nişanlım değil de" dedi.

Pusat, "Şimdi olmaz abi" deyince Rüzgar "İyi oğlum bekle sen illa ki o kız birini bulur" deyince Pusat, "Abi" demişti.

Asiye ayağa kalkarken, "Pusat" demişti. "Nasılsın?" demişti. Aleyna ve Nehir heycanla birbir elini tutarken, Asiye 'Ne ara bu adamı bu kadar düşünür oldum?' diye düşünüyordu.

"İyiyim saol sen nasılsın?" diye sordu Pusat. Nehir elini alnına vururken, Rüzgar kardeşinin kulağına, "Gerizeklı" diye fısıldamıştı.

Asiye, "İyiyim saol" diyerek Rüzgar'a döndü. "Sen nasılsın abi?" diye sorunca Rüzgar, "Saol bacım" demişti gözlerini kapatıp açarken.

Aleyna araya girerek, "Sizin üçüncüsü nerede?" diye sormuştu. Pusat karşıyı gösterdi.

"Orası neden turuncu?" diye soran Nehir'e Pusat ve Rüzgar gülmüştü. Rüzgar, "Bu sene daha az fındık toplayacağız" deyince, Nehir yine anlamamıştı.

"Yanıyor" diyen Asiye herkesi aydınlatmıştı. Nehir ayağa kalkarak, "Toprak fındıklığı mı yaktı?" diye sordu korkmuş bir yüz ifadesi ile.

"He da gızım" diyen Pusat eski eve girerek semaver ile dışarıya çıktı. Kızlara bakarak, "Çay içecek misiniz?" diye sorunca, Aleyna "Nasıl bu kadar rahatsınız?" diye sordu.

Pusat yere oturarak yüzünü ellerinin arasına aldı. Sesini ağlamaklı gibi çıkartarak, "Yandı fındıklık yandı oy oy" dedikten sonra ayağa kalkarak, "Ağıt da yaktım. Gidenin arkasından ağlanılmaz" diyerek semaveri yakmak için cebinden çakmağı çıkarmıştı.

Irmak, Efe ile konuşurken artık eve gitmesine kanaat getirerek ayağa kalktı.

Arkasını döndüğün de ağzından istem dışı "Yok artık" demişti. Yüzünde ki gülücüklere engel olamazken, Efe'nin sesini duydu.

"Irmak ne oluyor desene?" demişti. "Aşkım abim fındıklığı yakmış artık kavga olmayacak" demişti.

Mutlu ve hızlı bir şekilde eve giderken, yüzüne birden çarpan araba ışığıyla durdu. Toprak arabadan inerek, "Irmak" demişti.

Abisine sıkıca sarılan Irmak, "Her şey bitti mi?" diye sormuştu. Kardeşine sıkıca sarılarak karşılık veren Toprak, "Ya herşeyi bitirdik ya da herşey daha yeni başlıyor" demişti.

Irmak ile eve gelen Toprak, kapının önünde ki kalabalığı görünce, "Irmak uyu" demişti. Anlayan Irmak abisine bakarken, "O kadar millete hesap veremem uyu ki seni eve çıkarayım" demişti.

"Aleyna ablaya mı hesap vermek istemiyorsun?" diye sordu Irmak.

"Ne alakası var? Kız evlenmiş yuva kurmuş çocuğu bile var" dedi sinirle. Irmak kıskanç abisine bakarken, "Tamam tamam sinirlenme hemen" diyerek kafasını koltuğa bırakmıştı.

Arabadan inen Toprak'a yaklaşan Nehir'e "Sabah konuşalım Nehir" diyerek Irmak'ı kucağına aldı.

"Yatır da gel çay demledi Pusat" diyen Rüzgar'a kafa salladı.

"Bizde çıkalım size iyi akşamlar" dedi Asiye. Aleyna, "Sen çık aşkım ben arabadan bir şey alacağım" demişti Asiye'ye.

Asiye içeriye girdikten sonra, Toprak kucağın da Irmak yanın da Nehir ile yukarıya çıktı.

Nehir'in kendisinden açıklama beklediğini düşünen Toprak kucağında ki Irmak'ı yere indirip, içeriye gönderdi.

"Cesur'a laf etti" demişti. Nehir gülerken, "Sende bana inanıyorsun dimi?" demişti. Toprak ikizinin yüzünü ellerinin içine alarak, "Ben senin yanlışlarına bile inanırım, abimler ya da Irmak ne kadar kardeşimiz olsa da sen farklısın Nehir" diyerek Nehir'in elini avucuna aldı.

Toprak, kendisi gibi ikizinin de elinin üstünde ki doğum lekesinin üstünü öptü. "Sen beni ben yapan tamamlayansın" diyerek gülmüştü. Aynı karşılığı Nehir'den alan Toprak, Nehir'de eve girince Toprak kapıyı kapatarak aşağıya indi.

Toprak, merdivenden aşağıya inerken Aleyna'da merdivenleri çıkıyordu.

İkisi de aynı basamakta durunca Toprak, Aleyna'nın elinde ki yüzüğü baktı. Toprak, sesini alaylı çıkartmaya çalışarak, "Yüzüğümü geri ver. Eşin sana almadı mı?" diye sormuştu.

İçi yana yana sormuştu bu soruyu. Yıllardır korktuğu şey başına gelmişti. Aleyna başkası ile yuva kurmuştu.

Aleyna da, Toprak gibi gülerek, "Eşimin bana yüzük almasına gerek yok. Dünyada ki en değerli varlığımız olan oğlumuzu getirdik dünyaya" diye cavap verince, Toprak'ın verecek cevabı kalmamıştı.

Aleyna'yı geri de bırakarak kendi kapısının önüne indi. Birden arkasını dönünce Aleyna'nın kendisine baktığını fark etti.

Işaret parmağını, Aleyna'nın elinde ki yüzüğe uzatarak, "Ama biliyor musun? Çok istemiştim, bu yüzüğün benim boynum da durmasından çok, senin parmağın da olmasını" diyerek evine girdi. Kapıyı kapatan Toprak, kapının arkasına oturarak eliyle ağzını kapattı.

Ona göre sesin çıkmadan ağlamak aslında haykırmakta. 'Ben buradayım sadece dinlenmek için oturdum, ayağa kalkınca hepinizi mat edeceğim' demekti.

Aleyna'da kapanan kapının arkasından, tebessümle gözyaşlarını özgürlüğüne bırakmıştı.

Yüzüğü parmağına takarak, son sözlerini söylemişti.

"Çok istediğin şey gerçekleşti sevgilim"

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Futbolcu dendiğinde ilk aklına kim geliyor?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.