Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
#Travma #AcıKayıplar #kişiselGelişim - Sözümoki
27 Mart 2022, Pazar 04:02 · 461 Okunma

#Travma #AcıKayıplar #kişiselGelişim



TRAVMA
“Acı bir kayıp hayatımızı kökünden söküp yeniden eker.”

Sara’nın uzun çocukluk yıllarından sonra, güzel giden bir hayatı vardı.Hayatında ki tüm engelleri aşmış artık üniversite çağına gelmişti.Sara çocukluk hayatını çok zor geçirmişti hatta tam anlamı ile bir çocuk bile olmamıştı. Çok duygusal, kırılgan ama bir o kadarda güçlü bir yapısı vardı.Henüz yirmili yaşlarındaydı.İlk üniversite heyecanı yaşayacaktı,çok güzel hayalleri vardı hem kendisi hem de kendisinden küçük kardeşi için.Sara’yı hayata bağlayan küçük kardeşi ve annesi idi tüm hayatını onlar üzerine şekillendirmişti.Tek gayesi onları mutlu edebilecek bir geleceği onların önüne serebilmekti.Kendisi içinde elbet planları vardı fakat daha çok annesi ve kardeşini düşünüyordu çünkü hayata her zaman ‘benim için geçti ben yaşayamadım ama yaşatacağım' diyordu.İçinde kopan fırtınalara rağmen o hep çok güçlü bir kız olmuştu.Çocuklugunu hep erkek çocuklar ile oynayarak geçirmişti,oyun oynadığı zaman şiddet görmüş iş yapması için zorlanmıştı.Tüm bu yaraların içinde babasından uzakta olması da bir yanını eksik bırakmıştı.Hayatı hep bir şiddet ortamında geçmişti öyle ki cinsel kimliğini bile çok sonradan lise zamanlarında kazanmıştı.Bu durum onun için çok zor olmuştu kabullenememişti bir türlü eksiklerini ve gerçeklerini.Ama hayat hep bir şekilde tokat gibi çarpıyordu yüzüne tüm gerçeklikleri.Sara hem çocuk yaşta sorunları ile baş etmek hem de annesinin yaralarını sarmak zorundaydı.Hayat onu çocuk yaşta kocaman bir kadın yapmıştı bile.kendini bildi bileli hep yalnızdı bu artık onun hayat standardı haline gelmişti.Babasini çok uzun yıllar sonra tanımıştı ama hiç sevmemişti,hiç ısınmamıştı ona.O soğukluk hiç bir zaman kapanmamıştı Sara’nın içinde zaten yaşanan şiddet olayları da bu soğukluğu iyice derinleştirmişti.Sara çocukluğu boyunca ne yaşarlarsa yaşasınlar hep annesine destek olmuş ve ona sözler vermişti ‘bir gün her şey çok güzel olacak seni çok mutlu edeceğim’.Annesi bu sözleri duyar canının acısını bir kenara bırakıp küçük kızın anlindan öperdi sonra ikisi de yüreklerinde ki kor yangınla yatardı.Sara her kor alev ile yattığı gece de nefretini büyüttü içinde kocaman bir dağ olup çıkmıştı şimdilerde.Onca yaşanan olaylardan sonra Sara’ nin bir de kardeşi oldu.Onu o kadar çok seviyordu ki canının yanmaması için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdi öyle ki kardeşine annelik yapmıştı ama bu durumdan hiç şikayetçi değildi aksine çok mutluydu çünkü onu hayata bağlayan ikinci bağı kardeşiydi.Onlarsiz bir hayatı aklının ucundan bile geçirmiyordu.Yıllar Sara için ve annesi için çok zorlu geçmişti.O kendini bildi bileli hep annesinin yoldaşı,sırdaşı olmuştu.Sara içinde ki tüm kırgınlıkları.ile hayata hiç yılmadan,tükenmeden devam ediyordu.Düştüğü yerden tek başına hep saglma bir şekilde kalkıyordu.Zaten.acilarla kırgınlıklarla dolu hayatı lise üç sıralarında daha da kırgınlıkları doldu.İlk aşkını bu yaşlarda yaşamıştı Sara.Onu gördüğü andan beri hiç unutamamıştı,sesi, gözleri, gülüşü hep aklının bir köşesindeydi.Nereye baksa sanki onu görüyordu.Ama olmamıştı çünkü Sara’nın bu sevgisi karşılıklı değildi.O ilk defa bu kadar çok sevmişti,birini ilk kez gerçekten ailesi gibi görmüştü belki de bunda eksik kalan baba sevgisinin etkisi de vardı.Arkadaşları ile ne zaman otursa ondan bashediyordu hep, fotoğraflarına bakıp bakıp daliyordu.Zaten canı çok yanıyordu bir de onun yokluğu Sarayı daha da yoruyordu. Öyle ki artık tamamen kaybetmişti kendini sanki hayat onsuz bir daha olmayacakmış gibi.Zaman böyle onsuz akıp giderken Sara kendisini mutluluktan deli edecek bir mesaj almıştı.Bu mesaj ondandı Sara ile konuşmak istiyordu,ne yapacağını bilemedi,eli ayağı titriyordu içi içine sığmıyordu ne yapacaktı,gitmelimiydi yoksa gitmemelimiydi.Giderse bir seçim yapması gerekirdi gitmezse de hayatı boyunca bu anı düşünecekti belki de çok pişman olacaktı.O gün bütün gün bunu düşündü bir yandan gitmek istiyordu diğer yanı ise annesini düşünüyordu.Çünkü giderse onunla bir başlangıç yapması gerekirdi o tüm hayat planlarını Sara ile beraber yapmak istiyordu.Ama Sara’nın yapması gerekenler vardı, başarması gereken hedefleri.O kadar kararsızdı ki.Gitseydi onunla konuşsaydı ona kendisini bekleyip beklemeyeceğini sorsaydı.Bekler miydi ki acaba,her şeye herkese rağmen.Sara hayatı ile aşkı arasında sıkışıp kalmıştı.Zaman geçti onun geleceği gün gelmişti bile saatler sonra yolunu gözlediği sevdiği onunla aynı şehirde olacaktı,aynı havayı soluyacaklardi ve Sara hala karar verememişti.Sara bir yandan cam kenarında oturmuş düşünüyor,bir yandan da telefona bakıyordu gözünü saate dikmişti.Sanki zaman durmuş geçmek bilmiyordu.Nihayet o beklediği mesaj gelmişti.Gelecekti sevdiği adam onun şehirine adım atacaktı.Simdi karar sırası Sara’daydi ona gelip gelmeyeceğini sormuştu.Sara derin düşünceler içindeydi belki durumu biraz olsun açıklasaydı ama mesajla olacak iş değildi.Fakat bir cevap vermesi de gerekiyordu.Çünkü biliyordu eğer giderse duygusallığına yenilirdi onun elini bırakmazdı o zaman da annesi ve kardeşi için kurduğu hayallerden vazgeçmesi gerekirdi.Gelip gelmeyeceği sorusunu tekrar tekrar okudu,derin bir nefes aldı ve hayatında her zaman pişmanlığını hissedeceği o cevabı yazdı.
“Ben,gelmeyeceğim.”
“Ne! Nedenmiş o?”
“Öyle gerekiyor yani bunu yapamam.”
“Ne demek yapamam.Saçmalıyorsun yine.Ne olmuş sanki gelsen,gene ne oldu?”
“Zorlama işte gelmicem diyorum sana!”
“Gelme Sara tamam!.”
“peki.”
“...”
Bu kadardı son mesajları bunlar.Gitmemişti, gidememişti Sara.İçi o kadar aciyordu ki,nefes almakta zorlanıyordu.Sanki kocaman bir yara açılmıştı kalbinde, durmadan kanıyordu.Öylece durmuş yüreği ise koşa koşa sevdiği adama gidiyordu.İcindeki kırgın çocuk sevdiği adamın sevgisine sarılmak için çırpınıyordu ama yapmamıştı kendi sorunları için onun hayatınıda erteleyemezdi.Gitmedi kaldı, uzaktan izledi onun gelişini.Zaten bu son gelişi olacaktı o bir daha buralara adım bile atmayacaktı bunun eksikliğini iliklerine kadar hissetmişti.Güçlü durmak zorundaydı, üzgün olduğunu annesine ve kardeşine yansitmamalıydı.Zorla gülmeye çalışıyordu,ruhu ölmüş gibiydi.Sanki içinden bir parçayı koparmışlar gibiydi.Annesi onun bu ruhsuzluğunu seziş fakat üstüne gitmemişti.Zaten bu en iyisiydi sara için bir soracak olsa “ne oldu kızım?” diye işte o an Sara dayanamazdı.O zaman da annesi çok üzülürdü,bunu istemiyordu.Onunn gelişinin üzerinden bir hafta geçmişti.Sara ara arkadaşlarından ara ara işe internettne takip ediyordu ne yaptığını.İki gün sonra geri dönecekti.Sevdigi adam buradaydı.Koşa koşa gideceği yere dizlerinin bağı çözülmüştü.O gittikten sonra da kendine gelememişti Sara içindeki hayat enerjisi, mutluluğu silinip gitmişti sanki.Arkadasşları da üzülmeye başlamıştı bu haline.İçin için kan ağlıyordu Sara.Ama hala iyim diyordu her soranlara.Hereks hayrandı bir yandan da bu yönüne içi kor gibi yanarkende gülümseyebilir mi isnan diye.Sara yitip gidiyordu sanki sevdiği adam onu tamamen silmişti,belki bir umut olsaydı bile o da artık yok olmuştu.Gitmisti buradan tamamen,Sarayı silmişti.Çocukluğu çalınmıştı Sara’nın şimdide gençliği elinden kayıp gidiyordu.Çok sürmedi Sara’nın güçlü duruşu yavaş yavaş vücuduna etki etmeye başlamıştı üzüntüsü.Yemek yemeyi kesmişti eskisi kadar iştahı yoktu hatta neredeyse hiç bir seu yiyemiyordu.Herkes ona kızıyordu yemeğini ye öleceksin açlıktan diye ama kimse anlamıyordu Sara’nın yediği her lokma düğüm düğüm oluyordu boğazında.Takilip kalıyordu inmiyordu boğuluyordu Sara.Sadece uyumak istiyordu uyumak ve her şeyin geçmesini beklemek.İnsan üzulunce hep uyumak ister ya işte Sara’da sadece uyumak istiyordu ama kisme anlamıyordu onu.Git gide zayıflamış aşırı bir kilo vermişti Sara.Bir sabah uyandı annesinin yanına gitti ve hatırladığı tek şey buydu.Gözlerini açtı annesi ağlayarak onu tokatliyordu ama yerinden kalkamadı sanki birisi kafasına ağır bir cisimle vurmuş gibiydi.Uyy.ak istiyordu Sara çok yorgundu.Tekrar yumdu gözlerini.Sanki hafiflemişti tüm yükleri alınmıştı ve her yer kap karanlık oldu.Gözlerini hastahanede açmıştı,kolunda serum başında ağlayan annesi,sersem gibiydi.Annesini öyle görünce bir yumru gelip oturdu Sara’nın boğazına içi acımıştı.Ama ağlamadı güçlü durmaya çalıştı,bu harap olmuş haliyle bile annesini düşünüyordu.O gün serum aldıktan sonra çıktılar hastaneden.Annesi Sara’ya bir yatak serdi yatup dinlenmesi için.Sara uzandı az sonra karanlıkta tek başına kalınca dayanamadı hıçkırmaya başladı sesli ağlamadı olacakki annesi duyup koştu kızının yanına.Uzun süre sonra o gün ilk defa Sara annesine sarılarak hıçkıra hıçkıra ağlamıştı.Onu çok özlemişti şimdi şurada annesine söylese ‘anne ben onu çok özledim ne olur bir kez sesini duysam bir saniye bile olsa kendime geleceğim’ deseydi.Ama yapamadı hiçkira hıçkıra ağladı.Biliyordu ki onu arasa sesini duysa hayata geri dönecekti sanki.Sonra sustu annesi sırtını sıvazlayıp teselli etti kızını geçecek dedi her şey geçecek.Onun gidişinin üzerinden altı sene geçmişti ama sara dün gibi hissediyordu hala onu.Sesini, gülüşünü daha dün gibi kazımıştı aklına.Üç yıl tüm bedenini içine hapseden hastalıklarla uğraştı Sara sürekli hastanelerdeydi.Sayısız raporlar,tahlilleri vardı ama bir şey çıkmıyordu.Çünkü Sara’nın içi hastaydı,kalbi kırıktı.Kalp kırık olup üzgün olunca tüm beden vazgeciyordu sağlığından.Ama üç yılın ardından yavaş yavaş kendine geldi .Altı yıldır olmayacağını bildiği bir sevgi büyüttü içinde.Aradan onca zaman geçtikten sonra gene karşısına çıkmıştı o.Ama bu sefer bir fazlalık vardı.Artik onun hayatında bir başkası vardı.Gorunce yine kalbine bir sızı konmuştu,derin derin nefes aldı nasilda özlemişti onu ama artık bir şey yapamazdı onun hayatı bir başkası ile inşa oluyordu.Evlendigini hayal etti kim bilir nasilda güzel gülecekti o gün yüzündeki o mutluluk ifadesi,sonra baba olacaktı belki nasılda yakışırdı babalık ona.Gülümsedi Sara ‘seni hala seviyorum' dedi içinden.Onu artık tamamen unutması gerektiğini biliyordu eskisi kadar zor değildi,buna alışmıştı artık.Sara uzun yıllardan sonra hayatının ilk güzel heyecanını yaşamıştı üniversiteye gidecekti.Annesinin de kardeşinin de hayatını kurtacağı ilk adımları atmaya başlamıştı.Annesi de çok mutluydu ama tek sorun uzağa gidecek olmasıydı annesini ve kardeşini o adamla yalnız bırakmak Sara’yı çok düşündürüyordu.Zaman gelmişti Sara annesinden ve kardeşinden ilk kez ayrılacaktı saatlerce uzaklıkta ki başka bir şehre gidecekti aslında bu bir yandan da iyi olacaktı onun için en azından biraz olsun dinlenmiş olurdu.Valizni hazırladı, ihtiyacı olan her şeyi yanına aldı,otogarda annesine ve kardeşine sımsıkı sarıldı onlara verdiği sözleri tutacaktı annesi ona minnetle baktı.Otobüse bindi,annesi Sara gidinceye kadar baktı arkasından.Artik bu şehirden uzaklaşıyordu Sara.Yavaş yavaş tüm acıları yaşadığı bu şehirden uzaklaşıyordu yeni insanlar tanıyacaktı.Kim bilir belki iyi belki kötü anıları olacaktı.Gerci kötü anılara alışmıştı.Yolda fırsat buldukça aradı annesini heyecanını dile getirdi, onları şimdiden özlediğinden bahsetti.Saatler süren yolu nihayet bitmişti.Güneş gözlerini yakıyordu çok yorulmuştu.Otobüs yolculuğu gerçekten yorucuydu.İner inmez valizlerini aldı kalacağı yurda geldi.Evrak işlerini halletikten sonra kendisine verilen odaya çıktı yavaş yavaş yerleşti.Dolabini yerleştirmeyi bitirdikten sonra Cam kenarına geçti dışarıyı izledi içi sıkılıyordu annesini ve kardeşini çok merak ediyordu onları öylece yalnız bırakmak iyimiydi ama bırakmazsada hayatının temelini oluşturmazdı.Bu düşünceler ile okula başladı.Sara 'nın liseden sonra geldiği bu ortam çok değişikti.Bin bir türlü insan vardı kimin ne olduğu anlaşılmıyordu.Sara burada çok zorlanıyordu kendi kendine zaman zaman ‘insan nasıl bu kadar sadece kendini düşünebilir ‘diyordu.Buraya geleli tam bir yıl geçmişti yaz tatillerinde bir iki kez gitmişti annesi ve kardeşinin yanına ama çok durmamıştı çünkü uğraşması gereken bir çok şey vardı buraya geldiğinden beri bir çok hobi edinmiş her işe dört elle sarılıyordu aklında ki tek şey başarmaktı.Onun toparlaması gereken bir hayat mutlu etmesi gereken birileri vardi ve bunu yapacaktı.Zaman akıp gidiyordu Sara burada edindiği bir kaç arkadaşlığını şimdiden bozmuştu buna mecbur kalmıştı çünkü onun hayatı herkesten farklıydı kimsenin hayatı mükemmel değildi Sara’nın da öyle ve Sara bunun farkındaydı.Onun başarması gerkenler vardı kimse ona engel olamazdi.O çocukluğunu çalan herkesten intikam alacaktı, canının acısını alacaktı.Annesinin canını yakan herkesi kafasına yazmıştı ve başaracakti onu mutlu edecekti.Durmadan okuyor,araştiriyordu son zamanlarda yazmaya da başlamıştı.Güçlü kendinden emin bir kalemi vardı.Sozleri sert,açık ve çok net biriydi.Bu yönü ile öğretmenlerinin de sevgisni kazanmıştı.Ne yazikki arkadaş yönünde çok iyi değildi.Yalniz kalmıştı onu dislamislardi ama bu onun umurunda değildi çünkü herkes öyle zannediyordu fakat Sara hiç te umursamıyordu bu durumu o çocukluğundan beri her zaman yalnızdı.Güçlü yani herkesi kendine imrendiriyordu.Dik basliydi ve azimliydide.Hayati güzel gidiyordu yavaş yavaş istediklerine ulaşıyordu annesi ve kardeşini mutlu edecekti onalardan başkası yoktu onları çok seviyordu.Son zamanlarda bir iki kişi ile konuşmaya başlamıştı ama bu sefer temkinliydi,bu arkadaşlıklarında belli sınırlar çizmişti ne çok yakın ne çok uzaktı mesafesini korumasını iyi biliyordu.Eskisi gibi bir şeyleri ertelemiyordu bir şeyleri gerçekten başarması ve bunun içinde çok çabalamasi gerketigini biliyordu durmadan da çalışıyordu öğretmenleri ile sürekli iletişim içindeydi.Üniveriste hayatı onun için bir dönüm noktası olmuştu.Her şeyin değiştiği nokta.Sara böyle azimle ilerleken hayatta duruyordu elbette onun için yeni şeyler inşa ediyordu.Sara her şeyden habersiz her zaman olduğu gibi mücadele ediyordu.O sabah yine mutlulukla derse gitti.İcinde uzun yıllardır hapsolan bir enerji ortaya çıkmış gibiydi ve bu onun için paha biçilmezdi çok üzülmüştü,çok yorulmuştu ama bu kısa zamanda yaşadıkları biraz olsun onu mutlu etmişti geçmişin izlerini biraz olsun silmişti.Bir ara öğretmen gelen önemli bir telefon için dışarı çıktı.Sara öğretmenlerine son zamanlarda daha da yakın olmuştu onlar Sara’nın annesi kardeşine olan bağlılığını ve verdiği mücadeleleri biliyorlardı artık.Onun bu azmi gerçekten çok güzeldi ve basaracagina inanıyorlardı.Az sonra öğretmen içeri gelmişti ama bir sorun var gibiydi yüzü bembeyaz kireç gibiydi.Sanki biri kurşun sıkmış gibi öylece donuklaşmısti Sara gibi herkes şaşkınlıkla öğretmen bakıyor ağzından çıkacak kelimeleri bekliyorlardı.Ogremten az sonra tüm sınıfa bugün dersin iptal olduğunu söyledi normalde olsa bu cümle onalrı çok mutlu ederdi ama bu sefer herkes ağır adımlarla sanki sırtlarında kocaman bir yük varmış gibi yavaş yavaş çıkıyordu sınıftan.Sara da hazırlanıyordu ki öğretmeninin sesi ile irkildi.
“Sara ,sen kal kızım!.”

Sara öylece durdu.Yüregine bir ağırlık gelip kondu.Cok tanıdıktı bu ağırlık Sara daha öncede çok kez yaşamıştı bunu ama bu seferki onu nefes alamayacak hale getirdi.Hissetmişti ama sustu düşünmek istemedi ilk defa düşünmek istemiyordu beyni tamamne.donsun istiyordu tam şu an da yok olmak kaybolmak istiyordu.Dunya durmalıydı.Yuregi koşa koşa gene çocukluğuna gitmişti çocukken evde yasnana tartışmalardan sonra annesinin yaralı bedenine sarılır sımsıkı dua ederdi titreyere Allah’a lütfen ban guc ver diye ama hu sefer onu bile yapamadı nefes alamıyordu.Az sonra diğer öğretmenide girdi içeriye onunda yüzü bembeyazdı.Tamane anlamıştı artık sadece sözlere dökülmesini bekliyordu sanki işte acılar söze dökülünce daha da ağır hale geliyordu.Kendimizdne sakaldigimiz acıları bir başkasından duyunca kocaman bir taş olup yüreğimize konuyordu.Ogretmen sessizce yaklaştı Sara’ya derin derin nefes aldı yüzü bembeyazdı her ikisininde.Biri Sara’nın yanına gelip oturdu.Dogeri ise Sara’nın beyninde yıllarca yankı yapan o cümleleri söyledi.
“Sara...Sara,annen ve kardeşin...Ben çok üzgünüm,yani ne diyeceğimi bilemiyorum Sara’ ben gerçekten çok..!”
Devam ettirmedi göz yaşları döküldü usul usul yanaklarından.Duymuyordu Sara hiç bir şey hissetmiyordu sanki üzerine büyük bir sakinlik çökmüştü.Hiç tepki vermiyordu, öylece oturmuştu konuşulanları duymuyordu, öylece donup kalmıştı.Öğretmenleride tedirgin olmuştu sanki Sara söyleninleri duymuyordu donup kalmıştı orada değil gibiydi.Oysa ağlaması bağırıp çağırması gerekmez miydi,neden böyle sakindi? İçi acıyordu Sara’nın biri kalbini sökmüş gibiydi ama sesini çıkaramıyordu şu an sadece gidip uyumak istiyordu.Olduğu yerden sessizce kalktı her şeyini masasının üzerinde bırakıp çıktı okuldan öğretmenlerinin ardından seslenmesini duymuyordu bile,sessizce izlediler onu arkadaşlarıda sessizce bakakalmıştı kimse ne olduğunu anlayamamıştı.Öylece sessizce izliyorlardı.Sara kollarını bedenine sardı ağlamak istiyordu,bağırmak ama yapamıyordu donup kalmıştı öylece.Sessiz sessiz yürüyordu,sadece uyumak istiyordu kendini çok yorgun hissediyordu.Kimseyle konuşmak istemiyordu.O önde öğretmenleri arkasında yurda doğru yürüdüler,yol bitmiyordu bir türlü.Sanki asırlar geçmişti üstünden,bitmiyordu işte.Öğretmenleri de çok tedirgin olmuşlardı bu durum karşısında onun bu kadar sakin kalması, ağlamaması onları çok endişelendirmişlerdi.Sara yurda geldi onu ve arkasındaki öğretmenlerini gören arkadaşlarıda çok şaşırmıştı,Sara adete bir ruh misali odasına çıktı,her şey yabancı geliyordu ona sanki kendi bedeni değildi,bu eşyalar kimindi bu oda tüm bunlar kime aitti.Onun değildi hayır tüm bunlar ona çok yabancıydı.Kapıyı bıraktı açık bıraktı öylece ,kendini yatağa attı yorganı kafasına kadar çekti.Öğretmenleride hemen arkasından geldi bu sırada,yanına geldiler seslendiler durumdan endişelenen arkadaşlarında toplanmıştı şimdi odanın kapısına ama Sara sadece uyumak istiyordu.Hayir eğer ağlarsa eğer tüm her şeyi dinlerde kaldıramazdı,yapamazdı bu kadarını yapamazdı bu kadar güçlü değildi.Gözlerini kapattı sımsıkı yorganı iyice sardı.Kulkalrını kapattı sımsıkı herkes üstüne üstüne geliyordu,susmasını istiyordu herkesin onu rahat bırakmalarını,nefes alamıyordu.Arkadaslari, öğretmenleri durmadan ismini sesleniyorlardi.Herkes çok korkmuştu Sara’nın kalbi sıkışıyordu, daralıyordu.Dayanamıyordu artık,yatakta doğruldu,ona korku dolu bakan yüzlerde gezindi gözleri hayır lütfen hayır diye düşündü içinde.Herkesin gitmesini istiyordu, kısık kısık nefes alıp vermeye başladı.Dayanamıyordu,avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı,önündeki yastığı elleriyle yumrukluyordu,parçalamak istiyordu her şeyi.
“Yeterrrrrrrrrrrrrr!Ya yeter artık yeter yeter bitsin artık yeter ya yeterrrrrrrrrrrrrr!”
Öyle bir bağırıştı ki bu içi sökülüyordu sanki, ciğeri kor alev almış gibiydi.İcinden canı gidiyordu,derisini yüzüyorlardi sanki.Bağırdı “Yeter” diye.Bu haykırışı hayataydı, çocukluğunu çalanlaraydi, kırgınlıkların,kizginliklarini tek bir kelimeye haykırarak sığdırmıştı.Sanki tüm şehirde yankılanıyordu o haykırış “Yeter” diye..Sanki tüm şehir suçluymus gibi sessizliğe bürünmüştü o gün.Oylece kalmıştı herkes kimse bir şey yapamıyordu.Yillarca yalnız olan Sara şimdi haykırıyordu “yeter” diye dayanamıyordu artık.Yillarca biri gelip “nasılsın?” diye sorsa sarılıp ağlayacak olan beedeni şimdi sarsılıyor adete yıkıma uğruyordu.Bitmisti artık uğruna savaştığı her şeyini kaybetmişti.İcini söke söke ağlıyor, hayatın acımasızlığına,canini yakanlara haykırıyordu.Öğretmeni dayanamayıp gidip sarıldi Sara’ya.Şimdi herkes sarsıla sarsıla ağlıyordu.Orada olan herkes o haykırışta ki acıyı içinde hissetmişti.Ama kimsenin elinden bir şey gelmiyordu.Sara ağlamıyordu içindeki ateşi haykırıyordu,içi yanıyordu ama kimse sonduremiyordu,kimsenin elinden bir şey gelmiyordu.Herkes kalakalmısti öylece.
“Ya yeter ne olur yeter lütfen yeter ben artık dayanamıyorum.Lutfen artık yaa ben gerçekten artık dayanamıyorum.Nolurrrr ya nolur lütfennnnnn”
Öyle büyük bir çaresizlikti ki bu.Canindan can gidiyordu ama tutamiyordu,engel olamıyordu Sara.Her şeyini almışlardı şimdide onlar.Cani çok acıyordu.Telefonu her çaldığında annesinin araması gözükmeyecekti artık, kardeşinin tatlı tatli çekilmiş videoları atılmayacaktı, gülüşleri,sesleri hiç biri ama hiç biri geri gelmeyecekti artık.Kocaman bir belirsizliğe atmışlardı sanki Sara’yı.Tüm bedeni sarsılıyordu adete.Yıllardır içinde büyüyen bu volkan patlıyordu şimdi, ateşi yakıyordu herkesi ama en çok Sara’yı.Herkes iyice endişelenmeye başlamıştı Sara için.Biri hemen ambulansı aradı, çünkü hiç iyi değildi bu acı karşısında çıldırması muhtemeldi.Bu kadar ağır bir kaybı hele ki uğruna savaştığı, acılar çektiği, hayatını bağladığı iki kişiyi kaybetme acısına dayanmak hiç te kolay olmayacaktı.Sara haykırarak ağlıyordu ,içindeki tüm zehri akıtmak ister gibiydi.Gitmek annesine ve kardeşine sarılmak istiyordu.Ambulnas gelmişti bu sırada.Saglık görevlileri hızla yukarı çıkıp adate delirmişçesine haykıran Sara’nın yanına geldiler.
“Tamam canım sakin ol sakin ol bak bana burdayız,beni duyabiliyor musun?”
Oysa ki Sara’nın tek istediği sonsuza dek uyumaktı.Buradan çıkıp gitmek annesine sarılmak, kardeşine sarılmaktı.Yalvaran gözlerle baktı kendisiyle konuşan hemşireye.
“Lutfen beni uyutun,nolur ben dayanamıyorum Allah için bnei uyutun ben yapamıyorum.Nolur biri bir şeyler yapsın ben dayanamıyorum lütfen ben yapamıyorum nolurrr ya nolurr uyutun uyanmak istemiyorum nolurrrr”
Hemşirenin gözleri dolmuştu o bile bu acıya kayıtsız kalamamıştı Sara’yı yatıştırarak konuştu onunla,daha fazla kendine zarar vermemesi için de sakinleştirici yaptı.Yavas yavaş tüm algıları kapandı Sara’nın tüm bedeni boşluğa düşermis gibi oldu bir anda kuş gibi hafif hissetti kendini.Oylece donup kaldı yine herkes ağlamaklı ne olacak şimdi der gibi bakıyorlardı bir birlerine bu zamansız kayıp çok ağır olmuştu.Ama hayat böyleydi işte biz planlar yaparken onun bizim için ne planalr yaptığından habersiz yaşıyorduk.Yarina çıkacağımızın garantisi yokken erteliyoruz her şeyi.
Sara’yı sakinleştirdikten sonra gitmişti sağlık görevlileri.Öğtetmenleri uyanınca ne olacak diye sormuşlardı.Hemşire başka bir şey yapamayacaklarını sürekli aşırı dozun vücuduna uyuşturucu madde etkisi yaratarak zarar vereceğini söylemişti.Sara’nın bu acıyı kabullenmesi ve alışması dışında başka bir seçeneği yoktu.Herkes çaresizdi kimse ne yapacağını bilemiyordu.Oylece orada çaresiz, içi boş bir çuval gibi yatan bedene baktılar.Şu an bir şey yoktu ama Sara uyacaktı.Öğretmenlerin aklına Sara’nın babası gelmişti en iyisi onu aramaktı ya da daha yakın bir akrabasını.Sara’nın cenazeye de katılması gerekirdi yoksa bu acıyı kabullenişi onun çok zor olacaktı.Sara uyurken babası aranmış telefona,halası çıkmıştı.Aile yas içinde olduğundan Sara’yı arayamamışlardı bu ani ölüm herkesi şoke etmişti.Sara’nın halası yarın oraya geleceğini bildirmiş ve yeğenini alacağını söylemişti.Saat gece yarısına geliyordu herkes büyük bir yaş içine girmişti kimsenin uyku uyuyacak halı kalmamıştı.Öğretmenleri hala Sara’nın başındaydılar.Herkes o uyandığında ne olacak diye bekliyordu.Sara hem bu ağır kaybın yorgunluğu hem de sakinleştiricinin etkisiyle uyuya kalmıştı.Uyurken ne de sakin ve huzurlu görünüyor insan,keşke hep öyle diye düşünüyor.Sabah güneşinin yüzüne vuran ışığı ile açtı gözlerini Sara’.Başı ağrıyordu,sanki birisi ağır bir cisim ile vurmuştu kafasına,bedenini taşiyamiyordu.Kalkti yatağında doğruldu odasında tekti,dün gece olanları düşünmdü yön kocaman bir yurmu gelip kondu yüreğine, nefes alamadı.Cani çok açıyordu koşa koşa anneisne gidip sarılmak ve ağlamak istiyordu.Bu acı başka türlü geçmeyecekti.Az sonra koridordan tanıdık sesler duyulmaya başlamıştı bu ses ama bu ses halasına aitti.Hayir olamaz buraya onu almaya ve götürmeye gelmişlerdi ama yapamazdı Sara’nın bu kadar gücü yoktu o bu kadarını kaldırazdi.Oldugu yerde doğruldu dolabının yanına gidip çömeldi saklanmak istiyordu onu bualamamalarini ve götürmemelerini istiyordu.Dolabin kenarian oturup başını ellerinin arasına aldı.Az sonra öğretmeni girdi içeriye Sara’yı yatağında görmeyince çok korkmuştu bir an.Sonra dolabın yanında çömelmiş başını dizlerine dayamış olan halı perişan kızı gördü.İco yanmıştı o haline.Hemen koşup yanına çömeldi.Saçlarıni okşadı.Şefkatle baktı yüzüne.
“Noldu kuzum,iyi misin?”
Sara yalvaran gözler ile baktı öğretmenine.Yaşlar usul usul süzüldü gözlerinden.Sesinin duyulması dan korkar gibi kısık bir sesle konuştu.
“Nolur lütfen beni vermeyin, gidemem.Lutden beni görmesinler,gitmek istemiyorum yapamam ne olur!”
Dayanamadı ogretmenit sarıldı Sara’ya ikisi orada hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.Bu kadar yük bu kıza çok ağırdı.Çocukluğundan beri tüm bu yaşadıklarını zar zor kaldirabilmişken şimdide bu acı.Allahim bu acı nasıl geçecekti.Ama Allah bilirdi bizim için en iyisini.Başımıza gelen her felakette mutlaka bir de hayır vardı.Ama işte insanoğlu ağlamasada olmuyordu.Yürek dayanamıyordu bir yerden sonra.Sara çocukluğundan bu yana içinde biriktirdigi her şeyi bu acı ile haykırarak haykırarak içinde atacaktı belki de ama onun için çok zor olacaktı.O gün zar zor da olsa Sara halası ile konuşmuştu.Gunlerce ağlamaktan harap olmuştu öyle ki göz pınarları kurumuştu.Sonun da eve gitmeyi kabul etmişti zaten başka şansı yoktu onları uğurlaması gerekirdi yoksa mezarına gitmek daha da ağır olurdu onun için.Tum herkes hayran kalmıştı yön Sara’nın bu güçlü duruşuna sanki hayat ona başka seçenek bırakmamıştı sanki inadına sen güçlü olacaksın olmak zorundasın der gibiydi.Sara ve halası o gün döndüler evlerine.Yol boyu ağlamıştı Sara’ için için.Hala’sının elinden bir şey gelmiyordu içi yaniyordu.Sara arabadan inipte evi görünce çözülmüştü dizlerinin bağı içinde bir şeyler kopup gitmişti.Herkes toplanmıştı evlerinin önünde tanıdık bütün yüzler on ana bakıyordu.O gözlerdeki yaşlar,yüzlerde ki hüzünler acı,evin soğukluğu acı bir tokat gibi çarptı adete Sara’nin yüzüne.Sürünerek gitti sara eve ağlaya ağlaya.Hani bir çocuk dışarda oyun oynarken yere düşerde aglayarak eve annesin giderdi ya iste oyle için için ağlayarak gitti Sara eve.Biliyodu ne annes ne kardeşi vardı artık.İceri girdi evin soğukluğu çarptı yüzüne,içi buzhibi oldu.Başkaları vardı artık evlerinde bu ev yabancıydı ona.Annesinin odasına attı kendini gidip elbiselerini çıkardı sonra kardeşinin dolabını açtı aldı kokladı.Hala onların kokusu vardı her yerde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.Yine tek başınaydi yine acıları ile tek başına mücadele etmek zorundaydı.Yine tek başına yenmek zorundaydı yine tek başına kendini tedavi etmek zorundaydı.Ağlaya ağlaya uyumuştu o gün annesin ve kardeşinin elbiseleri ile.Sonra halası geldi uyandırdı onu canaze arabası gelecekti kapıya.İste veda vakti gelmişti.Nasil veda edecekti şimdi içi yanıyordu bunu nasıl kaldıracaktı bu yürek.Bir ruh gibi kalktı yerinden kapının eşiğine çıktı.Keske az sonra kardeşi annesinin elinden koşarak gelip sarilsaydi ona ablaa diye haykırarak annesi sarilsaydi ona kizimm diye Sara’daydi onları sımsıkı eve gitslerdi sonra annesi yemek yapsa beraber sofra kurup yemek yeselerdi ev sıcacık olsaydı.Ona gelecek hayallerinden bahsetseydi, kardeşini ve onu nasıl mutlu edeceğinden.Gülselerdi hep,sadece mutluluk gzo yaşları suzuleseydi yanaklarından.Bu hayaller arasında girdi cenaze arabası mahalleye ağır ağır geldi yanaştı kapının önüne.Sara’nın canı yatıyordu orada.Herkes ağladı cenazelerin başında ağıtlar yakıldı,uzkatan bakakaldi Sara’ ayakları varmıyordu gitmeye.Sonra herkes durup ona baktı ne yapacağını merak ediyorlardı,Sara kendisine bakan acı dolu gözler içinde ağır ağır yanaştı cenaze arabasına.Sarıldı, öptü kokladı.Kafasini kaldırıp arkasına baktı o an göz göze geldi onunla.Babası ona ve annesin acıların en büyüğünü yaşatan adam ile.Çocuklugunun katiliydi o.Çok kızgındı ona neft doluydu,babası yalvaran gözlerle bakıyordu Sara’ya sanki ‘pişmanım affet’ der gibiydi.Ama onca yaşattıkalrindan sonra neye yarardi ki hele ki annesi ve kardeşi olmadıktan sonra.Tekrar çevirdi kafasını onu görmek bile istemiyordu az sonra yavaş yavaş hareket etmeye başladı cenaze arabası işte gidiyorlardı.Ellerinden tutmak istedi onalrın,gitmelrine müsade etmek istemiyordu.Kardesini alıp parka götürmek istiyordu.Cenaze arabası gittikçe oda gitti peşinden canından can gidiyordu.Araba gittikçe gitti peşinden.Araba uzaklaşıyordu ve herkesin yüreğinde yankılanan o haykırış duyuldu son kez.
“Anneeeeeeee...Gitmeeeeee!”
Yıkıldı olduğu yere Sara.Baska da bir şey dokulmemisti dilinden yıkıldığı yerde oturup saatlerce ağlamıştı.Gözleri giden arabanın arkasında takılı kalmıştı.Ne kosabilmisti arkalarından ne de başka bir şey söyleyebilmisti dizlerinin bağı çözülmüş dili lal olmuştu.Sara’nın canından canı,cananı gitmişti.

Elinde ki kalemi usulca bıraktı Sara gözlerinden süzülen yaşları sildi derin bir nefes aldı.O günü hala acı içinde hatırlıyordu.Son kez kalemi aldı eline uzun zamandır uzerin de çalıştığı romanına son kelimesini yazdı büyük harfler ile “SON”. Roman için bir sondu ama Sara için bir başlangıçtı.Hayat bizim hep son dediğimiz noktadan başlıyor aslında,acı bir kayıp hayatımızı yerinden söküp tekrar ekiyordu.Aradan tam altı yıl geçmişti.Aylar saatler saniyeler Sara’nın içinde ki boşluk hiç bir zaman dolmamısti.O günden sonra çok zor zamanlar atlatmıştı psikolojisi iyice çökmüş intihara kadar gelmişti.Arkadaslari öğretmenleri destek olmuştu her anında ve en sonunda Sara’ yıkıla yıkıla iyileşmişti en çokta yazarak iyileşmişti.Yazmak Sara için bir tedavi yöntemiydi adete .Yazmasa içindeki acıları travmaları atamazdı.Bu acıya katlanamazdı.Cenazeden sonra evde kalamamış üniveristesine geri dönmüştü bu şehirde kalmak onu daha da öldürecekti çünkü.Orada her türlü soruna rağmen öğretmenleri arkadaşları destek olmuştu.Babası’nın görüşme ve barışma tekliflerini her seferinde reddetmişti.Onu kendi içinde affedemiyordu ve etmeyecekti de.Yaklaşık bir yıllık süreçten sonra okula yeniden başlamıştı aynı zaman da tedavi görüyordu psikolog görüşmeleri sık sık devam konuştukça ve yazdıkça tedavi oluyordu.Bir gün yazamayacak olsa patlayacak gibi olurdu.Sonunda okulunu başarı ile bitirmişti ardından tekrar sınavlara hazırlanmıştı hiç durmadan çalışıyordu öğretmenleri ve arkadaşları onu hayranlıkla izliyordu.Bunca acıya rağmen o hala ayakta durabiliyordu.Soranlara da ‘Allah kİmseye kaldırabileceğinden daha ağır yük vermemiş.Bu dünyada nasip olmadı ama elbet öbür dünyada kavuşacağız bu benim fani dünyada ki imtihanım’ diyordu.Nihayet tüm sınavları başarı ile geçmişti o hayalini hep kurduğu öğretmenlik mesleğine ilk adımlarını atmıştı.Genc yaşına rağmen öğrencilerine hep yılların annesiymis gibi yakalasir şefkat gösterirdi.Ne zaman küçük bir çocuk görse sever,göz kulak olurdu.Cesaret edemesede kitap yazmayı çok istiyordu ve biliyordu bunu başaracaktı.Pencerenin kenarına gitti bugün mezarlığa ziyaret günüydü.Annesi ve kardeşi onu bekliyordu.Derin bir nefes alıp gökyüzüne baktı ne annesini ne kardeşini ne de yaşadıklarını unutmamıştı hepsi içinde yaşıyordu.O hala küçük bir kız çocuğuydu.Yalnız,Allah’a sığınan.


Hepimiz travmaların çocuğuyuz aslında.Hepimizin farkında olmadığı için de yaşadığı travmaları vardır.Belki de bizim aman geçip gitti dediğimiz şeyler.Ya da isyan edip ah vah edip uğruna hayatımızdan vagzectigimiz şeyler.Oysa hiç bir zaman umudunu yitirmemeli insan ne olursa olsun başına ne gelirse gelsin sabretmeli.Bu dünya imtihan dünyası kimse başına gelecek güzellikleride kötülükleri de bilmez.Bizim iyi dediğimiz kötü, kötü dediğimiz iyi olabilir.Bize düşen görev başımıza gelen şerden hayır beklemek.Yaşanan felaketin gözle görünen sonuçlarına değil asıl görünmeyen sonuçlarına odaklanmaktır.Biz çokça bizim için sakatlanan mujdeleride iyilikleri de bilmeyiz.Bu dünya imtihan dünyası sen sabrettiğin kadar yaşar,sabrettiğin kadar sevilirsin.Hic bir acı kalıcı değildir hepsi gelir geçer.Yeterki insan yaşadığı acılarda ki hayrı görebilsin.????

Havin MOHUL

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Eşini aldatan insanlar neden bu kadar yaygınlaştı?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.