Nefret dahi edemiyorum senden artık. Dünya ne garipmiş , insanlar ne garipmiş meğersem. Bunları hak edecek olan tekrardan ben miydim ? Bu zulüm , bu acı , bu ayrılık yetmedi mi artık. Ama evet doğru , bu bir yakarış yazısı olmayacaktı. Mutluymuşsun , daha bizim ayrılığımızın acısı dinmeden kendini atmışsın başka kollara. O kadar zor ki sevdiğini başka diyarlarda kaybetmek , o kadar zor ki kötü insanların elinde görmek , kullanıldığını düşünmek , özellikle de sen yanında olamıyorken. Senden nasıl nefret edeyim ben ? Söyle nasıl nefret etmemi istersin senden ? Bu attığın kazık en büyüğü idi. Ben dıştan her ne kadar acı çektirmek için zırhlarımı kuşanmış gibi görünsem de bu en acı dolu olanıydı. Tebrik ederim , başardın sonunda. İlk defa bu kadar çok yakmayı başardın canımı ! Umarım fazlasıyla mutlu olmuşsundur şimdi. Şimdi tamamen ayrılık vakti , tamamen kaybolma ve senin için kalan , sakladığım o son nefeside salma vakti. Hiç bir şeyi hak etmeyen sen , bundan sonra en kötüsünden başkasına layık olmayacaksın. Ve Tanrının o huzur verici kolları arasında , onun sesi , onun inancı her daim benimle. İnandığım şeyler uğruna ben sağlam adımlar ile yoluma devam ederken , eminim bu yaptıkların yanına kalmayacak. Küçük bir tebessüm ediyorum bu sefer , belki birazda ağlıyorum ama , biliyorum ki;
Hepsi geçecek. Senin yaşadığın o sahte mutluluğun bir o kadar da gerçeği beni bulacak.
Şimdi bak hadi kendi yoluna. Yalan insanlarla , yalan düşüncelerle. Tatmin et mutluluk diye adlandırdığın o sahte hissi. Benden bu kadar. Kalbimden bu kadar. Her şey buraya kadar.