Türkiye'de Yükseköğretim Kurumlarında Cinsiyet Eşitsizliği Var Mı?

Türkiye'de genel olarak her kurum da olduğu gibi yükseköğretimde de cinsiyet eşitsizliği vardır. Ülkemiz, #ataerkil bir toplum yapısına sahip olduğu için #kadın #erkek arasında devamlı olarak eşitsizlikler meydana geliyor.

Türkiye’de 2017 itibariyle 186 #üniversite bulunmaktadır. 111 devlet üniversitesinde toplam 3 tane kadın #rektör vardır. Bir elin parmak sayısını bile geçmediği aşikardır. Kadınlar, diğer kurumlarda olduğu gibi yükseköğretim gibi önemli bir kurumda da geri planda kalıyor.

Meslekler cinsiyetleştirilmiş, bir yapıya itiliyor. Örneğin, #sosyoloji bölümünü kadınların tercihi olurken çoğu mühendislik bölümü de tam tersi bir şekilde de erkekler tercih ediyor. Kadınlar, #mühendis olamaz mı? Yahut erkekler, #sosyolog olamaz mı? Tabi ki, olabilir ama meslekleri bu şekilde cinsiyet ayrımına sokmak toplumsal büyük bir ayrılığa sürükler. Kadın rektörlerimiz daha çok sayıda olması gerekirken sadece 3 tane kadın rektörle sınırlı kalmıştır. Kadınlar, gerek siyasette gerek bilim de her türlü meslek grubunda ön plan da olabilir. Bu durumun çözülmesi için ilk olarak ailede başlayan #eğitim ve daha sonra okullar da verilen eğitimlerle çözüme kavuşabilir aile de verilen eğitim kız çocuklarını ve erkek çocuklarını ayırmadan temel bir eğitimden geçirmelidir. Daha sonra okullar da bu tarz dersler konularak teşvik edilebilir. Çok gelişmiş ülkelerde örneğin, Kanada bu tarz problemler yoktur. Çoktan aşılmış ve daha çok bilime ve farklı konulara yönelmeler olmuştur. Tabi, tam tersi olanlar ülkeler de vardır. Ancak bizim iyi olanı örnek alıp kendi toplum yapımıza uygun bir şekilde uygulamamız daha iyi olur.

Türkiye, ataerkil bir yapı da olduğu için kadınlar bu ve daha fazla sorunlarla karşılamaktadır. Ancak bazı yapılarımızı abartmadan yaşarsak daha iyi ve sorunlar azalmış bir seviye de yaşam ortamı oluşabilir.