Libya konusunda ki çözüm arayışları 2. Berlin Konferansında ele alındı. Türkiye ile Libya arasındaki deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat, birilerini rahatsız etmişti. Birleşmiş Milletler ve Almanya ortaklığı ile gerçekleşen 2. Berlin Konferansına Libya Başbakanı ve Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu da katılmıştır. Konferansta, Libya'daki siyasi sürecin yanı sıra ülkedeki güvenlik sorunları ele alındı. Konferansın, Libya'daki çatışmaları çözmek amacıyla gerçekleşmesi ve sonrasında sonuç bildirgesinde ise tüm yabancı güçler ve paralı askerler gecikmeksizin Libya'dan çekilmelidir maddesinin yer alması söylemlerin ve davranışların tutarlı olmadığını göstermektedir. Ancak Türk askeri Libya'da bir anlaşmaya bağlı durmaktadır. Ve bu anlaşma, Libya'daki meşru hükümetin isteğiyle Türk askerinin bulunmasını içermektedir. Türkiye'nin oradaki varlığı eğitim, lojistik, güvenlik amaçlarıyla olduğu için yabancı güç olarak algılanması kabul edilemez bir ifadedir.
Türkiye'nin Libya'da düzenli bir ordu kurulmasını sağlaması ve darbeci Hafter'e karşı Libya meşru hükümetinin güvenliğini sağlaması sonucu Doğu Akdeniz'de Türkiye - Libya ittifakı ortaya çıkmıştır. Kuşkusuz ki bugün Libya'da Hafter yönetimde değilse ve reel anlamda bir huzur ve barış varsa bu Türkiye'nin sayesindedir. Gerçekleşen zirve ve konferansların yapılabilmesine zemin hazırlayan ve Libya'da barış ve istikrarı sağlayarak 2. Berlin Konferansının gerçekleşip Libya'daki sorunların müzakere edilebilmesi Türkiye sayesinde olmuştur. Ve bugün, Türkiye'nin Libya'da bulunmasını istemeyenler, geçmişte Libya'yı sömürge olarak yönetenlerdir. Libya'da tek bir ulusal meşru hükümet vardır ve tüm dünyanın bunu muhatap alması gerekmektedir. Bugün gerek ülke içerisinde gerek dışarıda bazı kesimlerin, Türkiye niçin Libya'da, ne işi var Libya'da sorularını sorması Libya meselesinin iyi okunamadığını ve diplomasinin gerekliliklerini tam anlamıyla kavrayamadıklarını göstermektedir. Türkiye, Hafter'e karşı Libya hükümetini destekledi ve sonrasında Doğu Akdeniz'de güçlü bir ittifak oluşturuldu. Libya'da ekonomik, eğitim, askeri ve siyasal bağlantılarımız bulunmaktadır. Libya'nın olası bir ikiye bölünmesi durumunda barış ve istikrar sağlayamayacak ve Arap Baharı sürecindeki ülkeler gibi bir iç savaş yaşanacaktır. Bu durum ise bölgesel bir sorun haline dönüşecektir.
Bölgedeki kaostan beslenen ana aktörler Yunanistan ve Fransa, Türk askerinin Libya'dan çekilmesini ve imzalanan anlaşmanın ortadan kalkmasını istemekte ve sonucunda Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi yalnızlaştırma politikası gütmektedir. Kurulan masada, Türkiye'nin içinde olmadığı bir denklem kurulmaya çalışılmıştır. Türkiye, Libya'da çok uzun süre mesai harcamış ve mücadele etmiştir. Türkiye'yi oyun dışına itebilmek bu anlamda mümkün değildir. Ortada imzalanan bir uluslararası anlaşma vardır ve Türkiye - Libya arasında Doğu Akdeniz'de bir ittifak vardır. 2. Berlin Konferansı sonrası Türk askeri Libya'dan çekilse dahi, imzalanan anlaşma ve bölgesel ittifak devam edecektir. Bilinmelidir ki, yakın tarihte Trablusgarp ile hakikatli bir mazimiz vardır.