Hayatın bir anlamı olduğuna inanıyorlar mı gerçekten? Dünyanın bilim sayesinde yaşanır bir yer hâline geldiğini söylerken onu aslında tatsızlaştırdıklarının farkında değiller mi? Herkes bir kurgu peşinde bilgisiz bir karakter oluşturuyorlar kendilerine, bu yüzden temeli sağlam olmayan karakterleri kuruyorlar ve onaylanmayı bekliyorlar. Bazıları ise daha asil zannettikleri reddedilmekle meşgul. Boğuluyorlar, teknoloji, yetersiz eğitim, kültür zayıflık, ahlaki bozunum... Tüm bunlarla yok oluyorlar. Kendilerine mutluluk diliyorlar, farklı olmayı istiyorlar. Ancak bilgileri olmadığı için çok da farklı bir şeye sahip değiller. Birisi A diyorsa diğeri B demekten öteye geçmiyor. Neden diye sorsan aslında sebebi farklı olmaktır. Düzen bozuluyor, insan artık görüldüğü kadar. Çünkü kendi kendisinden de hep kaçıyor. Bir yandan da kendisine muhtaç kalıyor. Çünkü dünya onu yalnız kalmaya ve düşünmeye zorluyor. Fakat bilgisiz bir düşüncenin erdemli ya da usa dayanır bir tarafı genelde yoktur. Bu yüzden doğruyu bilmediği gibi yanlışa inanır insanlar. Genel olarak da bundan memnundurlar. Artık huzur ve sükunet hayal dünyasına sığıyor. Ya da ruhlar alemine. Ben de kendime böyle bir dünya kurdum, sırf dünya yaşanmaz bir yer olduğu için. Daha önce ruhumu öldürüp benliğimi üç kardeşe teslim etmeliyim derken kastettiğim şey buydu. Ben bir yönetici olup akıl, duygu ya da insanüstü arasında bir seçim yapmak zorunda değildim. Üçünü de zihnimde yaşatabilirim. Ama ben yaşayamam. Tam olarak da bunu gerçekleştirmek üzereyim aslında. Madem karaktersizlik ve ikiyüzlülük gibi bir özelliğim var. Ki karakter ve tek yüz de insanların putlaştığı tabularıdır. O zaman üç yüz ve ilkesiz bir erdemler bütünü oluşturduğumda zihnimde ben olmayacağım. Artık üç kişi tarafından yaşanan bir dünya oluşturmuş olacağım. Kimseye ifade edemediğim kişi de ölmüş olacak. Kompleks, melankolik, saldırgan, zayıf, narsist bir felsefi anlayış, asketik bir dünya görüşüne sahip olsa da ana hatlarıyla... Onu yaşatamazdım zaten bir ömür. İnsanlardan düşmüş bir hâli var. Bu bir milat vs. değil. Artık bu tür ifadelere bir isim, bir tarih, bir doğum veya ölüm gibi bakmak mantıklı gelmiyor. Çünkü kelimelere düştüğünde çok anlamı kalmıyor en kıymetli sözlerin bile. Zihinde özgür bir şekilde ifadesini bulurken dünyada dile indirgenip zincirlemek anlamsız. Bu kardeşlere ise birisi eşlik ediyor. Bu bir çocuk, o asla konuşmaz, hiçbir şeye de karışmaz. Sadece tüm olup biteni izler, yaşananları seyreder ve müzik dinler, resim çizer. Sessizdir ve sevimli şeylerle ilgilenir. Her zaman iyi olduğu için de onu çok sever diğerleri.