'Mutluluk!neredesin? ne olur çık artık ortaya. Peki ya sen umut? neden hep senin gelmeni çok bekleyenlere değil de, Umut mu? ben de ondan çok var diyenlere gittin? sahi, o çok ile bu çok arasında nasıl bir fark vardı ki? 'Umut! neredesin? ne olur çık artık ortaya... 'Bir suçlunun verdiği o kan dondurucu ilk ifadesi gibi hissediyordum kendimi. evet biliyorum suçluyum. İlk ifademde de söylediğim gibi, umutsuz, mutsuz, ve yapayalnızım... 'Umut! neredesin? ne olur çık artık ortaya... 'Herkes biraz zamandır kendine, herkes biraz içindeki o geçmeyen zamanın sızısı... 'Sayfaları hayatla yıpranmış, her yeri zamanla tozlanmış eski bir kitap olmak istedim bu gece. Parçalara ayrılmış bir kağıt olmak, bir sokak lambası yalnızlığının altına öylece bırakılmak istedim. Sonra hep birileri tarafından toplanmak, toparlanıp gitmek istedim bu gece... 'Umut! neredesin? ne olur çık artık ortaya. Çocukken oynanılan o saklambaç oyunlarına benzemiyor bu hayat. Bak ben büyüdüm. Üstelik, saklanbaç oynayamayacak kadar da çok yorgun, çok kırgın, çok üzgün, çok umutsuz, ve çok yapayalnızım. 'Umut! neredesin? Ne olur çık artık ortaya...
//Mehmet Bakır.