Bir zamanlar,
umutların kaybolduğunda,
gökyüzü de kararmıştı.
Her şey durmuş gibi,
her adım bir kayıptı,
sanki zaman bir rüya gibi silinmişti.
Ama derinlerde,
bir kıvılcım yanıyordu,
görünmeyen, hissedilmeyen bir ışık.
Umutsuzluğun içinde,
hiç fark etmediğin bir güç vardı.
Çünkü bilirdin,
karanlık ne kadar derin olursa olsun,
yıldızlar hep var olur.
Bir gün,
o güç seni sarmaya başladığında,
yavaşça, sessizce,
gözlerini açtın.
Ve fark ettin ki,
umut, kaybolan değil,
bulunan bir şeydi.
Geleceğin sesi
yavaşça kulaklarına çaldı,
sana yeni yollar gösterdi.
İçindeki cesaret,
her kaybedilen umutla birlikte büyüdü.
Ve artık,
bir adım bile olsa,
her adım seni ileriye taşıdı.
Çünkü geçmişin karanlıkları,
geleceğin ışığını göremeyenler için bir engeldi.
Ama sen,
ışığa doğru yol alırken,
umutsuzluk hiç bilmediğin bir yer oldu.