Uyandırılmış bir aitlik duygusuyum.
Üstüme tırmanmış kelimelerin ordusu.
Geçmeyecek bir olmazlığın tortusu.
Bir mucizenin ortasına düşsem keşke.
Başımda gövdem de döküntülü bu yalnızlıklar.
Yer yarılmış, bir tek içine ben düşmüşüm.
Yen kırılmış, içinden bir tek sen düşmüşsün.
Şimdi kanım, bocalamış bir ülkenin öyküsü.
Sen sanmışım aynalar pazarını,
Eteğinde çiçekler, boynunda bir koku.
Uyanmış bir göğ kadar ilmekli bu doku.
Sen sanmışım bir kıvılcım göğsünü.
Acımızın sarrafı , zamanın öcü mü?
Sana benzemiyor bu kırık pencere.
Yansıması dahil mi omzumdaki cendere.
Dinmiyor , dinerse biraz yutkunur.
Sen sanmışım benim olmayan kuytuyu.
Derin bulanıklar saklamış duyguyu.
Sen sanmışım uzlaşamadığım uykuyu.
Uyusam bir , uyansam bin.
Mührüne inanmış adımlar bil.
Vurulmaya hazırlanmış topal atlar var içimde.
Koşsam bir , dursam bin.
Ah şu yakarışlar.
Kimisi inanışlar.
Bazı varışlar.
Hayal kursam bir, kurmasam bin.
Bazen uyumsuzluğun uyumu.
Güzele yetişmek belki,
Daha nazik bir deniz yutkunmak,
Yalnız sana bakarken..
Kısacık bir an.
Özlemenin tam karşısı, en fiyakalı duruşu.
Baksam bir, bakmasam bin.