Damlalarım gözlerimden uzak,
Gönlüme yakın bir yoldan gelmiş.
Bakışlarım kirpiklerimden uzak,
Kaşlarıma yakın bir yoldan gelmiş.
Tek tek süzülen gönül merhemim uzak,
Buğulanmalar neden gelmiş?
Tebessüm insanlardan uzak,
Hangi karanlık sürgünden gelmiş.
Bedenim ruhumdan uzak,
Apansız bir mâveradan gelmiş.
Ey bu kalbime destan olan kalbim!
Bu ruh sana hangi yoldan gelmiş?
Ucu bucağı olmayan acım uzak,
Ben bilemem hangi sözden gelmiş.
Duymalar duyanlardan uzak,
Ben bilemem çığ olup da mı gelmiş?
Ey bu içimi kavuran ateş!
Soğuk uzak.
Yangınlar hâr olup da mı gelmiş?
Yedi kat semayı delmiş, uzak.
Sen bilirsin...
Özlem hasreti için gelmiş.
Sorsalar bu gezgine,
Deseler hangi dengin seninle?
Hissetse ve dile gelse ikrarında bu seyise.
Koşturuyor yılkıları,
Vuruyor rüzgar eşliğinde.
Ağlayanlar haykırıyor Üstâd'ım
İçinden sürgün ediliyor her seferinde.
Ey hancı!
Gördün mü hangi deli sürdü bu fırtınayı?
Şimdi bu ruh eşliğinde,
Hangi fırtına durdurur ki bu vicdanı?
Bir yağmur yağsa gölgeme, uzak.
Güneşe haber salın bu yağmurlar ve de gelmiş baharlar, uzak.
Nâmeler bestelese bu yapraklar, uzak.
Körüklenerek sallansın bu ağaçlar.
Her bir serpilişte masallar getirsin bu ağıtlar.
Her bir serpilişte kıssalar anlatsın bu ağıtlar.