insanın hayatına sıçar.
bir salaklık ettin başladın, belki hayatın çok boştu belki çok sıkılıyordun zaman geçireyim biraz dedin, devamı geldi. baktın ki alıştın, baktın ki yapamıyorsun onsuz, biraz kırsan onu için paramparça, sesi dağılsa o telefonun ucunda aklın uçuyor, yanımda olsan keşke dediğinde en afilli küfürlerini sıralıyorsun çaresizliğe. ki hep diyor, hep diyorsun çünkü aşk bu dokunmak ister. sarılmak ister, insan sarılmayı özlüyor, bazen insan sarılabilmeyi çok özlüyor. bazen insan o kadar çok özlüyor ki onunla ilgili her şeyi sanırsın dünya kanatlarına sığmış sen uçmaya çalışan bir küçük kelebek, öyle ağır sancısı, öyle eziyor seni. yapamıyorsun, elin, kolun, için kırık. mesafeler büyük, hadi deyip gidilemiyor, işin gücün var sorumluluklar var, kavuşmalar hep uzak, kavuşmalar hep hatırlanınca üzen cinsten.
geçiyor bir şekilde zaman yine, sen ona belli etmiyorsun güya içinin acısını o sana, çünkü üzeceksin, üzüleceksin. sorgulanmaya da gelmiyor bazen bu tür şeyler. zamanı geliyor o sana gelmiş sen ona gitmişsin, 3-5 bir zaman var beraber geçecek. o kadar kısa ki yıl olsa gün gibi. zaman beklenti oluşturuyor birde. onu yapalım, bunu yapalım, şunu da yapalım derken sığmıyorsun zamana, zaman sıkıyor boğazını. ama çok seviyorsun be bazen. o kadar seviyorsun ki bazen sanırsın dünya bir olmuş alkış tutuyor gözleri değince, öyle coşkulu sevgisi derinde. yine o vakit geliyor mecbur gidecek birisi. kim kimden gider belli değil, biriniz ağlak biriniz güçlü duruyor güya. farkeder mi?
sonra hoop başa dönüyor süreç.
diyelim ayrıldın, normal bir ayrılık olmuyor bu da. hepsinden çok dokunuyor adama, çünkü onlayken her şey iki kat değerliydi. zorluyor, darlıyor insanı, insanı boğuyor.
velhasılı kelam güzel kardeşim zordur bunu yürütmek, cesaret ister.