Uzun bir aradan sonra yine geldin aklıma.
Yorgunum.
Üzgünüm ama iyileşiyorum yavaş yavaş. Yeni insanlar tanıyorum. Yerine koyamıyorum. Kolay kolay kimseye güvenemiyorum. Ağlıyorum. Gelmiyorsun.
Sence de uzun sürmedi mi ? Yoksa bana mı bir asır gibi geliyor.
Biliyor musun ? Son kez gözlerime baktığından beri heryerde seni arar oldum. Geçtiğimiz sokak varya, bir daha giremedim o sokağa. Önünden bile geçemiyorum. Taşındım ordan. Kuytu köşede bir ev buldum. Aynı benim gibi kırık dökük her yeri. Penceresi çatlak hava giriyor içeri, aynı göğsümdeki boşluktan sızan yalnızlık gibi.
Kapımın önünde beyaz bir kedi var. Çok sadık biliyor musun ? Senin gibi değil. Evde perdeleri çekmiyorum. Korkuyorum karanlıkta kalmaktan.
Bazen başımı alıp çıkıyorum evden, kulaklığı takıyorum. Arkamda beyaz kedi. Yürüyorum denize doğru. Her bir adımda vazgeçtiklerimi düşünüyorum o kadar çok şeyden vazgeçtim ki. Senden nasıl vazgeçemedim çözemedim.
Zor zamanımda yanımda olduğun için mi ? Hayır tabiki.
Sen sadece fırsatçısın. Şimdi başkası için atan kalbine sormak istiyorum son kez.
Beni hiç mi sevmedin ?
Gözlerime hiç ben seni mutlu ederim diyerek baktın mı ?
Kalbimde ki yangını görüp söndürmeyi denedin mi ?
Bu saatten sonra gerek kalmadı ki, yandım kül oldum ben.
Küllerimden de doğamam mecalim kalmadı.
Açtığın derin yaralar sızlarken terk ediyorum ruhumu. Elimden tutsaydın beraber giderdik.
Ama sen senin için defalarca ölüp dirilecek birini kaybettin.
Kaybettiklerime armağan olsun....