VE SONRA "DUR" DERSİN KENDİNE
Ve sonra dur dersin kalbine...
Çünkü; aylarca
ağlamışsındır. Çünkü; canın çok yanmıştır. Artık dayanamazsın acıya, bir belirsizliğin içinde kaybolmaya. "Bırak gitsin" dersin "Bırak gitsin" ve bırakırsın kendini zamanın kollarına.
Zaman geçer ama kalp dinlemez uyarını.
Kimse bilmiyor. Hala resmine sarılıp hıçkıra hıçkıra ağladığımı. Bilmiyorlar adını duyunca kalbimin nasıl hızla attığını. Üzüldüğümü görenler "Unut" diyor. "Gitti" diyorlar "Giden gitti." Ama bilmiyorlar ki kolay kapanmaz derinse yara. Bilmiyorlar ki unutulmaz ilk aşk kolayca. Nolur söyle onlara. Unut demesinler bana.
İşte o zaman o beklenen
mesaj gelir. Tam alışmaya başlamışken yokluğuna. 'nasılsın' diye sorar.
Herşeyi affedip 'Şimdi çok iyiyim, bu mesajla iyileştim' demek istersin ama ağrıyan yanların izin vermez buna. Şimdi mi aklına geldi nasıl
olduğum? Ben acı çekerken "Gitme" diye haykırdığım dönemde sen mutluydun. O zaman aklına gelmedim
şimdi mi geldim? dersin kendini tutamayıp. Saydırırsın acı dolu cümlelerini mesajlarında ama 'Uzatma' der yine. 'Hep
abarttın böyle. Herşeyi büyüttün. İnsan biraz kafa dinleyemez mi?' der vurdumduymaz bir tavırla.
Tanıdığım insan. Sen o kadar sıcaktın ki ısıtırdın içimi sözlerinle. Dokunuşun unuttururdu dünyanın büyüklüğünü, küçücük yüreğine sokulurdum. İnanmıştım sana. Varlığın ateşti üşüyen kalbime. Sen beni buz tutmak üzereyken bulup ısıtan insandın. Ve sen şimdi yokluğunun ayazında titretiğim. Kaç gece üşüdü kalbim bir bilsen. Bir zamanlar hiç bana sormadan beni yüreğine alan insan. Sözlerin buz tutmuş şimdi. Artık yüreğimi üşütüyorsun.
Affetmek istersin yine de herşeye rağmen. Ağladığın geceleri, onsuz geçen günleri, içine sapladığın acıları, her aklına gelişinde çektiğin offf'ları bir kenara bırakıp affetmek.
Ama yapamazsın. Olmaz.
Ölümün kıyısında bıraktın beni. Günlerce yaşama kulaç açtım, çırpındım içimdeki acı dalgasında. Öylece kalakaldım. Yaşamalı mıyım? Ölmeli miyim? bilemedim. Oysaki seni kalbime alırken hiç tereddüt etmemiştim. Yaşamamın sınırını senin çizeceğini nerden bilebilirdim. Birgün ellerimi bırakıp beni ellerinle yaşarken ölüme iteceğini nerden bilebilirdim. Ben seni gülerek sevmiştim, bu kadar ağlatacağını bilemezdim.
Bunca acıyı nasıl atabilirsin kenara.? Kendinden utanırsın. O sana bile bile acı çektirmişken sen nasıl kapıyı yeniden açar 'Gel yeniden gir hayatıma' dersin. Gözlerin sana gönül koymaz mı? Onca yaş akıtmışken onun yokluğunda. Her gece gözyaşı denizinde çırpınan yastığın batmaz mı kafana? Çektiğin of'larla oksijen yerine acı soluyan ciğerlerin yine aynı acıyı solumaz mı? Her sözüne inandığı insanın sözleriyle çeliştiğini anlayan beynin durmaz mı? Seni acıyla bıraktığı zaman, şikayetçi olmaz mı senden? Acınla sığındığın köşeler kabuk eder mi seni bir daha sığındığında? Ya annen, hergün acı çektiğini anlayıp acınla acılanan annen sütünü helal eder mi sana? Geçmiş acıyla geçmişken, gelecek seni mutlu eder mi? Yeniden dönersen kalbinin katiline.
Bir hava yolu seyehatiydi bana gelişin. Ve kalbime girşin. Ve bir karayolundaki trafik canavarı kadar acımasızdı, beni tepe taklak ederek yolda bırakıp gidişin. Şimdi ister denizden yüzerek gel, ister bir vagonda beni düşünerek. Hangi yolu denersen dene. Faydasız direnişin. Artık solunum cihazına bağlı çalışıyor kalbim. Ufacık bir umuda tutundum sensiz bir geleceğe dair. Ben öldüm say. Kaza süsü verdiğin bu aşk cinayeti senin bendeki bitişin. Madem ölüme bırakıp gittin. Neden bu peşimden gelişin?
Bazı aşklar acıyla iyileşir.
Ve bir daha mesaj gelmez. Yine susar telefonlar. Tam iyileşmişken yine kanar yaran. Kabuklanan yarayı kaldırıp yine susar o. Yine başlar ağlama nöbetleri. Aç susuz günler. Bu kez ayrılık daha da hissettirir kendini. Yine yaşarsın aşkın ruh halini.