VİRÜSÜN ÖĞRETTİKLERİ
Çin’de başlayan ve kısa sürede tüm dünyaya yayılan bir virüsün etkisindeyiz uzun zamandır. Bazı uzmanlar virüsün Çin'deki hayvan pazarından, bazıları ise Amerika'nın başının altından çıktığını söylüyor ve bir çoğumuz da tüm insanlığa Yüce Yaradan'ın verdiği bir ders olarak nitelendiriyoruz.
Deprem olur; “Allah bizi uyardı” deriz, salgın çıkar; “Allah bize kendini hatırlattı” deriz. Deriz de bunları dedikten sonra kendimize bir çeki düzen verir miyiz, iç muhasebe yapar mıyız, hatalarımızı ölçüp tartıp eksiltme çabasına girer miyiz...
Deprem olduğunda; “dışarı çıkın” denirken şimdi de; “evde kalın” deniyor. Deprem zamanı dışarda yaşamak zorunda kalan kimsesizlerin halini anlamaya çalışıyorduk şimdi ise evin içinde yaşamak zorunda olan insanların halini anlayacağız belki de...
Gezmeyi tozmayı her şeyden daha önemli görürken; “ay ben bir gün evde kalsam ikinci gün kendimi dışarı atarım” naraları havalarda uçuşurken bunun tam tersini yapıyoruz şimdi de...
“Evlerinizde oturun!” (Ahzâb 33) âyetinin öneminin daha bir farkına varmaya başladık; evde durmanın ‘can sıkıntısı’ vereceğini değil, bir nimet olduğunu idrak etmeye başladık belki de...
İbadetlerimiz daha bir düzene girdi; kaza namazlarımızı daha düzenli kılıyor, (mübarek 3 ayların da içerisinde bulunmamız hasebiyle) kaza oruçlarımızı tutuyoruz; Kur'an-ı Kerim ve kitap okumaya daha fazla zaman ayırabiliyor, daha çok tefekkür ediyoruz; bir yerlere not ettiğimiz fakat hiç deneyemediğimiz tarifleri ortaya çıkararak yeni yeni lezzetler tadıyoruz; ‘Vaktimiz olmadığı’ için bir türlü yapamadığımız egzersizlerimizi, kişisel bakımlarımızı yapabiliyoruz belki de...
Eşimizle dostumuzla görüşememenin, kucaklaşıp göz göze sohbet edememenin, onlara karşı hasret ve özlem duymanın getirisi olarak ne kadar da bizim için kıymetli olduklarını idrak edebiliyoruz belki de...
Ve en önemlileri; sağlığın, zamanın ne kadar değerli olduğunu, insan ve kul olarak yaratılmış olduğumuzu şimdi daha iyi anlayabiliyoruz belki de...