O akşam Eleni hanım,Ettore, Iasonas, Achilleas, Nikias, Nefeli,Calliope ve Phaedra'dan oluşan sekiz kişilik isyancı grubu Ali Derviş Ağa'nın bütün emlaklarının Osman Devleti'ne kalmasına öylesine şaşırmışlar ki uzunca bir süre sessizce beklediler. Küçük bir çaya komşu durumunda olan eski bir değirmenin şahitliğini ve kasabanın uzağında bulunan ve Iasonas'ın arazisinin içinde bulunan bu değirmeni bundan sonra toplantı yeri yapmışlardı.
Defterdar Emini Dilaver Efendi ve diğer memurların yoğun çabaları sonucu üç gün içinde tapu tahrir senetleri ile koca arazi ve tüm emlaklar Osmanlı Devleti'nin tapulu malı olmuştu. Bu durum Tripoliçe ve diğer bölgelerde Osmanlı Devleti’nin hakimiyeti açısından örnek bir durum teşkil etmişti. Bu olay kısa süre sonra başkent İstanbul'da büyük bir heyecan ve memnuniyet yaratmış ve olumsuz iklimi bir nebze olsun azalmıştı.
Müslüman mahallesinde aratan ve önü alınmaz bir durum yaratan bozgunculuk hareketi de bir süreliğine sona etmişse benziyordu.
Osmanlı bayrağının dalgalandığı ve hakim bir tepede bulunan kaleye, her yıl olduğu gibi bu yıl da yörenin en iyi zeytinlerinden sıkılmış iyi kalitedeki zeytinyağlıları taşınıyordu. Taşlı yollardan kaleye ulaşan bu yolun kapıya bakan kısmında at arabasından indirdikleri koca küpleri askerler kapıya kadar büyük bir titizlikle taşıyorlar ve bu taşınan zeytinyağlılarını Kale komutanı Dizdar Hasan Paşa'nın gözetiminde yerlerine konulmaktaydı. Kaleye gelen tüm yiyeceklerin ve askeri teçhizatın kontrolü bizzat komutan tadından yapılıyordu.