Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
XI. 1822 yılı Nisan ayında Yunanistandan Marsilyaya dönen - Sözümoki
01 Mart 2024, Cuma 11:23 · 60 Okunma

XI.

1822 yılı Nisan ayında Yunanistan'dan Marsilya'ya dönen birçok Fransız subaylar, Grekleri şöyle gösteriyorlardı:

"Alçak, korkak ve iyilik bilmez bir soy!"

Korinth kırımına şahit olan Prusyalı bir subay, oraya gitmeye hazırlanan yeni gönüllülere şöyle sesleniyordu:

"Orada yalnız sefalet, ölüm ve nankörlükle karşılaşacaksınız. Size Almanya ve İsviçre'de söylenenlere inanmayınız; yaşlı bir askerin söylediklerine İnanınız''.

Bu kasabaya Tripoliçe ismin verilme sebebi, Yunan dilinde kuş kafesi anlamına gelmesindendir. Hala Rumlar kuşlara pulya derler. Küçültme ile poliçse derler.1460 yılında Venedik elinden alınan bu kasabanın fatihi Kasım Paşadır. Hala Mora paşasının voyvodalığıdır ve 150 akçe payesiyle kazadır. Nahiyesi 22 adet köydür. Kethüdayeri, serdarı ve ayanı vardır. Kalesi şehrin batı tarafında bir top menzili uzak mesafede bir yalçın kaya üzerinde bir kargir şeddadi yapı, bir küçük hoş kaledir. İlk önce Fatih'e anahtarlarını teslim etmişler. Sonra kafirler yine istila edip ikinci fetihte Süleyman Han Veziri Kasım Paşa'ya vere ile kaleyi verdiler ve anahtarlarını teslim ettiler. Ancak o ilk yıllarda kasabanın içinde insan yaşamıyordu. Çünkü kasabanın fethi sırasında yoğun kuşatma sonucunda mamur denilebilecek hiçbir şey kalmamıştı. Sonrasında ise şehir, bir geniş ova içinde bin haneli bağlı ve bahçeli, mamur bakımlı, kargir yapılı ve baştan başa kiremit örtülü geniş hanelerden oluştu ve Evvela 26 mahallesi vardır. Devamında 11 mahalle daha kuruldu.

Adalarda, Rumeli ve Anadolu sahillerinde isyanın genişlemesine ve isyancıların doğrudan Müslüman ahaliyi hedef almalarına paralel olarak merkezde de sesler yükselecektir. Sultanın ilk andaki fevri talebi karşılık bulmayacak; fakat Meclis-i Meşveret toplanıp takip edilmesi gereken siyaset tartışılacaktır. İsyanın resmen ilan edilmesinden takriben bir ay sonra, 26 Nisan 1821’de Meclis-i Meşveret üyeleri Şeyhulislam’ın konağında bir araya gelerek alınabilecek tedbirleri konuşmuşlardır. Gelen raporlar incelendikten sonra Meclisin çoğunluğu meselenin bir iç savaş olduğuna karar vererek isyancılara karşı askerî bir harekatın yapılmasına kanaat getirmişlerdir. Bunun üzerine, fetva emini Üryanizâde Ahmed Esad Efendi meclise çağrılıp kendisinden Osmanlı vatandaşı olan Rumlara karşı savaş ilanı için fetva talep edilmiştir. Osmanlı İslam hukukuna göre zimmî reaya üzerinde kuvvet kullanılamazdı. Ancak isyan edenler de zımmî hukukun kendilerine yüklediği görevleri terk edip isyana kalkmışlardı. Buna rağmen onlara karşı alınacak askerî tedbirin hukuki bir dayanağı olması gerekiyordu. Meclise çağrılan fetva eminine özgün metinden sadeleştirdiğimiz aşağıdaki açıklama yapıldıktan sonra hukuki cevabı beklenen soru sorulmuştur: Her tarafta isyana girişen Rum taifesi –maazallah- İslam milletini ayaklar altına alıp ellerinden gelirse tamamıyla ortadan kaldırmak üzere birleşip ittifak ettikleri anlaşılmış ve ihanetleri ortaya çıkmıştır. Saltanatın bunca nimetlerinden faydalanmış olan zimmî reayanın buna cesaretleri, reaya kanununa ve bütün hükümlerine aykırıdır. Bu tür isyancıların harp halinde olunan kafirler (harbî) hükmünde olup haklarında “harp hali” muamelesi icra edilmesi gerektiği açıktır. İslam beldelerinden birinde oturan zimmîler idaremize itaatten tamamıyla çıkıp muharebeye girişseler ve pek çok Müslümanı katlederek savaştıkları anlaşılsa, o taife hakkında savaş hukuku carî olup (harbî), onlar ile savaşıp malları ganimet, kadın ve çocuklarının köle olarak alınması şer’an caiz olur mu?

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Onu yapana kadar saplantı haline getirdiğin bir durum oldu mu? Olduysa neydi?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.