Tripoliçe'nin karanlık günlerinde babamdan aldığım bu zamansız mektup, günden güne kötüye giden bu Türk kasabasında belki de tek olumlu hadise olmalıydı. Mektubu, zeytin ağaçlarını selamlayıp vedalaşır gibi ayrılan güneşin son saatlerinde okumaya başladım
İstanbul 22 Haziran 1821
Sevgili oğlum,
Bu mektubu sana olan büyük özlemimiz dolayısıyla kaleme alıyoruz. Uzunca bir süre geçmişti senden bir haber almayalı. Son mektubunun annen ve kardeşinle birlikte okuduk. Heyecan sevinç ve çokça özlem duyuyoruz sana .
Söyleyeceğim o değil. Önceki gün[...]kılığı ve konuşması ile serkeş bir yeniçeri eve geldi ve şuradan buradan konuşurken Zaptiye Çavuşu Şehsuvar Beyi sordu.
-Biz böyle birini hiç duymadığımız gibi tanımadığınızı söyledik ?
-Tripoliçeden ? dedi hırıltılı bir sesle
-Benim oğlum görev yapıyor orada dedim
-Bir kelam edip bir buralara gelmez mi dedi.
Oğlumun Tripoliçe'den ne gün döneceğini bilinmez ki diye devam ettim
Belki seni tanır oğlum bir derdi olmalı diye düşündüm. Yeniçerinin sorularına vermiş olduğum cevaplar onda adeta amansız bir kedere sürüklüyor, derin bir kuyuya düşüşte çaresizce yardım bekleyen bir insanı andırıyordu. Tam bu esnada yine adi şanı bilinmeyen üç insan ismini de sıraladı yeniçeri:
-Sinan Çavuş, Serhenk Kalender ve Dizdar Kemal Efendi ?
Bunlar da kim! Allah'ım dedim.
Biricik Oğlum, henüz gençsin ve dikkatli olmalısın. Korkarım Tripoliçe de senin de bilmediğin ya da bildiğin başka hadiseler de oluyor. Bizler ihtiyarladık. Tek sevincimiz sen ve kardeşinin sağlığı. Bizler eski kafalı insanlar değiliz. Yeniçeri Ocağı’nın lağvedilmesiyle ilgili hadiseyi duymuş olmalısın. Biz de bu tanzim ve plan dahilinde yapılmasını arzuluyoruz. Zira Devleti Âliyye’nin düşmanı pek çoktur. Ayni zamanda haini de...
Yarın sende dünyayı anlar ve baban için taşıdığın bu fikrin ne kadar haklı olduğunu takdir eder ve hak verirsin.
Bunları söylemekten maksadım senin Tripoliçe de görevini tamamlayana kadar son derece dikkatli olman ve tedbirli hareket etmendir.
Belki de tüm balkan memleketleri bir gün Osmanlılardan ayrılacakları zamanın hayaliyle yaşıyorlar. Oysa Devleti Aliye'nin şefkatli kolları altında mutlu bir yaşam sürüyorlar. Bunu her fırsatta unutuyorlar .
Balkanlardaki haydutluk faaliyetleri İstanbul’a muntazam ulaşıyor. İsyancı güruhun üzerine kılıcıyla adalet ve huzur tesis ediyor.
Annen ve kardeşinin büyük özlem dolu selamıyla gözlerinden öperim.
Baban
...
Mektubu divanı üzerine sessizce bıraktım ve gözlerimden sicim gibi yaşlar dökülmeye başladı. Mektubun içeriğinde babamın da belirttiği adamları henüz bulamamıştım onlar benim ailemi bulmuş olmasının şaşkınlığıyla havlayan huysuz köpeklerin geceye olan öfkesi ortasında dolunayın zeytin ağaçlarına yansıyan parlaklığıyla Tripoliçe'nin akıbetini düşünüyorum.