Ali Derviş Ağa'nın vefatının ardından nice olaylara şahit olmuştum. En sonu dün gece Ali Derviş Ağa'nın mezarına Rum hainlerin verdiği zararı görünce, bu gözü dönmüş eşkıyaların , kasabadaki masum halka her türlü kötülüğü yapacağı anlayışı hasıl oldu. Kasabasının önüne köprüyü tamirden sonra bu kez de kasabanın ileri gelenlerinden haraç alma olayları görüldü. Gecenin ilerleyen saatlerinde atlarla Müslüman kasabalıya saldıran barbar rumlar, ahalinin altın ve değerli eşyalarını alıyor hemen ardından da bulabildiği binek hayvanları da asırdan çalıyorlardı. En acı olaylardan biri de yaşlı Macide teyzenin tek yoldaşı olan alaca ineğini çalmaları oldu. Yaşlı kadıncağız günlerce gözü gibi sevdiği biricik ineği için gözyaşı döktü lakin üzerinden günler geçmesine rağmen bir haber alınamadı. Tripoliçe'de yağma olaylarının iyice arttığı bu günlerde kasabanın gençleri ellerinde tüfeklerle nöbete başladılar. Ellerindeki bu silahlar, Rum eşkıyalarına karşı kasabanın adeta sigortası gibiydi. Kale içi, hamam, cami ,medrese ve zaptiye müdürlüğü ve hanlarda güvenlik önlemleri arttırılma yoluna gidildi. Tüm bu tedbirlerle birlikte kasabada ortaya çıkabilecek barbar rumlarin taşkınlıkları önlenmesi amaçlıyorlardı.
Şu tepeleri boylu boyunca saran ve adeta zeytin denizini andıran bu güzel kasabada barış ve huzur içinde yaşamak için tüm tedbirlerin alınmış olduğu görülüyordu.
Tepenin eteklerini saran defne, kocayemiş, alıç ve yavşanların renk cümbüşü ise gelişmeden habersiz bir bahar tazeliğini andırıyordu.